Hani bir kaç gün önce, hani yalvara yalvara, hani korku
bedenlerini sarmışken, hani Azrail’le kavga ederlerken yenildiler
ya…
Hani göz göre göre, bilmeden arkalarından buz gibi açıklamalar
yapılacağını, buzlara tutunarak, buz gibi ölüme buzlarla direnerek,
donarak öldüler ya…
Yazık oldu!
Çok yazık oldu!
Onları, iki kişilik deniz bisikletine beş kişi bindirip, buz
tutmuş göle gönderen firmanın sorumlulari kadar acımasızdı
siyasiler de…
“Neden helikopter gönderilmedi?” sorusuna bakanın cevabı ilginç:
“ Bu koşullarda kullanabileceğimiz helikopter yok!”
Kelimeler suskun…
Kalem kırık...
Aslında bile bile gitmiş işçiler ölüme …
Hani gitmeseler…
Ya akşam eve ekmek götüremezlerse!
Göz göre göre demişken, Çaycuma’daki acı olaya
gidelim…
Benzer çünkü…
Beş yaya ve içinde ön dört kişi bulunan minibüs köprünün
çökmesiyle azgın sulara kapıldı... Hala aranıyorlar...
Belediye Başkanı “ Bu köprünün çökeceğini biliyordum” dedi…
Ne diyelim?
Hani söz biter bazen, hani bir şey diyecek olsam dilim kendini
kapatır ağzıma…
Susar…
Klavyem de konuşamaz böyle durumlarda…
Bir şey diyemiyorum çünkü Belediye Başkanının babası da o azgın
sularda!
İhmale bakar mısınız!
“ Bu köprü çökse ne olur derdim” dedi Belediye Başkanı…
Ne olacak, senin baban ölür, ötekinin evladı ölür, bir
diğeri anasını yitirir bir başkası nişanlasını kaybeder,
kardeşler ölür …
Ne olacak ki başka?
Ne olacaksa o olacak bir kocaman ihmal sonrasında…
Yine acı…
Yine keder…
Yine gözyaşı…
Ne bekliyorduk ki başka?
twitter.com/nsrnylmz