Çok şükür geçti mi?
Abone olBiri 'Güle güle Cumhurbaşkanım' diyor diğeri 'Çok şükür geçti'
Cumhurbaşkanı Sezer'in son günü bugün..7 yıllık karnesi
çıkarılıyor. Onu destekleyen de var sert eleştiren de..
Köşe yazarları da bugün genelde Sezer'i yazdı.. Sizlere iki farklı
Sezer portresi çıkardık.
İki farklı dünya penceresinden Sezer nasıl görünüyor? İşte bu
konuda iki uç nokta örneği var. Biri Bekir Coşkun diğeri Emre
Aköz..
Bekir Coşkun Güle güle Cumhurbaşkanım sözleriyle veda ediyor..
Gül'ü cumhurbaşkanı olarak tanımadığını bir kez daha dolaylı yoldan
dile getiriyor.
Bakın onun gözüyle Sezer nasıl birisi:
"Yüreğinde yurtseverlik olan herkes "teşekkür" ediyorsa...
Eller sallanıyorsa arkasından...
Fısıltılar onun gidişinin ülkemiz için bir güven kaybı olduğunu
durmadan tekrarlıyorsa...
Çocuklar onu seviyorsa...
Trafik polisi; kendisine ve kırmızı ışığına saygı gösteren bu
devlet adamına son selamını verirken burnunu çekiyorsa...
Bu ülkenin tüm zenginliklerine sahip çıkmış adamsa o...
Bir misal; diyelim ki o manevi yolun iki yanındaki ağaçlar,
ağaçlardaki kuşlar dahi (2-B yasasının durdurulmasından dolayı)
huzurlarını ona borçlularsa...
Yüzü ak...
Anlı açık...
Vicdanı rahat...
Başı dikse gidenin...
O benim Cumhurbaşkanımdı..."
Gelelim ikinci Sezer portresine.. Çok şükür geçti sözleri Sezer
sevenlerini çıldırtacak bir başlık.. Bu tarafın Sezer'e olan
bakışını bu başlık özetliyor.
Sabah yazarı Emre Aköz, bu başlığı Sezer'in görevi bırakmasıyla
birlikte ferahlaması açısından kullandığını ifade ediyor. Aköz'ün
Sezer'e bakışı şöyle:
"Var mı böyle bir şey? Yok! Mümkün değil. O halde ortaya attığınız
"kamusal alan" kavramı, " ne sihirdir, ne keramet; el çabukluğu
marifet " bir uydurmaca oluverir. Saçmadır. Tutarsızdır. Art niyet
göstergesidir.
O kavramı ortaya attığı gün Sezer'e notumu verdim. Kamusal alan, "
siyaset bilimine " ait bir kavram olduğuna göre, Sezer o dersten
sınıfta kaldı. ( Entelektüel dürüstlük zafiyeti de cabası.)
Yine entelektüel açıdan ikinci en büyük gafı " Her yurttaşın kabul
etmesi gereken " bir " devlet ideolojisi "nden söz etmesi oldu.
İnanın o cümleyi ilk duyduğumda tüylerim diken diken olmuştu. Öyle
bir ideoloji, ancak otoriter ve totaliter rejimlere uygundur.
Demokrasilerde " herkesin kabul etmesi gereken bir devlet
ideolojisi " olamaz. Böyle bir talepte dahi bulunulamaz.
Bitmedi! Sezer en vahim tanımı, 367 tartışmaları sırasında, "
Anayasa Mahkemesi'nin iktidar karşısında ' denge rolü ' oynaması
gerekir " diyerek yaptı."