Çocukluklarından beri süren dava!

Abone ol

Türkiye’deki en büyük sorunlardan biri adaletin gecikmesi. Özellikle çocuk mahkemelerinde biriken dosyalar nedeniyle davaların neticelenmesi on yılı buluyor.

Cezası az olduğu için çocuk suçları büyük bir hızla artarken Türkiye’de çocuk mahkemesi sayısı sadece 16. İstanbul’da her mahkemede 10 bine yakın dosya var. Yeni açılan davalar için bir yıl sonraya duruşma günü veriliyor. Çocukken davası başlayan sanıklar, iş ve çocuk sahibi oluyor; ancak çocuk mahkemesinde yargılanmaları devam ediyor. Bu sanıklardan biri, 15 yaşında gasp suçu işlediği iddiasıyla hakkında dava açılan K.Y. 30 yaşında, evli, çocuk sahibi ve bir işi olan K.Y., yıllar sonra verilecek kararın mağduru olabilir. Çocuk davalarına bakan avukat Seda Akço, çocuk mahkemelerinde 15 yıldır yargılaması süren pek çok dava olduğunu söylüyor. Akço, “15 yıl önce işlenen bir suç var. Bugün verilen bir karar, sanığın kendisi, ailesi ve toplumun zararına olur. Çocuk bu sürede yetişkin oluyor, askerliğini yapıyor, evleniyor ve iş sahibi oluyor. 30 yaşında ceza alan bir kişi 8-10 yıl hapis yattıktan sonra cezaevinden çıktığında bir daha iş bulamaz.” diye konuşuyor. İstanbul Üniversitesi öğretim üyesi Doç. Dr. Aydın Gülan da çocuk mahkemelerindeki bu aksaklığın Türkiye’nin yıllardır çocuk adalet sistemini oluşturamamasından kaynaklandığını ifade ediyor. Çocuk Mahkemeleri Hakkında Kanunu’nun 1979 yılında kabul edilmesinin ardından ilk mahkeme 1989 yılında İstanbul’da kuruldu. 2004’e kadar iki mahkeme görev yaparken, bu sayı ilçelere de mahkeme açma kararıyla geçen yıl 7’ye çıktı. İstanbul dışında, İzmir ve Ankara’da üç, Diyarbakır, Kocaeli ve Trabzon’da birer mahkeme kuruldu. Diğer şehirlerde suç işleyen çocuklara ise suçun niteliğine göre sulh, asliye veya ceza mahkemeleri bakıyor. Avukat Seda Akço, Adalet Bakanlığı'nın yaklaşık 16 yıl önce faaliyete başlayan çocuk mahkemeleri hakkında siyasi irade göstermediğinden yakınıyor. Akço, geçen yıl kurulan aile mahkemelerini hatırlatarak, “Bir yıl içinde 114 aile mahkemesi kuruldu. Bakanlık orada siyasi irade kullanarak gerekeni yaptı. Çocuk Mahkemeleri Kanunu 1979'da çıkmasına rağmen bugüne kadar sadece 16 mahkeme kuruldu.” diyor. Akço, Meclis alt komisyonuna getirilen yeni Çocuk Koruma Tasarısı'nda, bütün illere çocuk mahkemesi kurulması yönündeki maddenin uygulanmasının gerektiğini belirtiyor. Çocuk suçlarının en fazla işlendiği İstanbul'da 2003 yılına kadar 2 mahkeme görev yaptı. 2253 sayılı Çocuk Mahkemeleri Hakkında Kanun'da sadece büyükşehir belediyesi olan illerde çocuk mahkemesi kurulması öngörülüyordu. Ayrıca, bu kanunda 11-15 yaş arası çocukların çocuk mahkemesinde, 15-18 yaş arasındakilerin ise genel mahkemelerde yargılanacağı öngörülüyordu. Avrupa Birliği sürecinde 7. Uyum Paketi'yle bu engel kaldırıldı. 15-18 yaşındaki çocukların da çocuk mahkemesinde yargılanması kuralı getirildi. Bununla birlikte, çocuk mahkemelerinin iş yükü artacağı için, ilçelerde 5 yeni mahkeme kuruldu. İstanbul Çocuk Mahkemesi, ağır iş yükünden kurtulmak için, elindeki davaları suçun işlendiği ilçedeki mahkemelere gönderdi. Beyoğlu, Bakırköy, Üsküdar ve Kartal'daki ilçe mahkemeleri, suçun işlendiği zaman İstanbul mahkemelerinin görevli olduğunu belirterek yaklaşık 5 bin dosyayı geri gönderdi. Görev uyuşmazlığı olması üzerine 5 bin davayla ilgili 14 pilot dosya Yargıtay'a gitti. Yargıtay'dan “Suçun işlendiği tarihte Üsküdar Çocuk Mahkemesi diye bir mahkeme olmadığından İstanbul Mahkemesi davalara bakmalı” içtihadı çıktı. 2004'te faaliyete geçenlerle birlikte sayısı 3'e yükselen İstanbul mahkemelerinde 8 ila 10 arasında bin dosya birikmiş durumda. Şubat 2004'te dört ilçede kurulan mahkemelerin her birinde dava sayısı 7 binlere ulaştı. İstanbul'da işlenen gasp, kapkaç, hırsızlık gibi suçlar için her gün yeni davalar açılıyor. Dava sayısı çok olduğu için, duruşma günü vermekte zorluklar yaşanıyor. İstanbul Barosu'nun CMUK merkezinde görevli avukat Ahmet Emre Karagöz, dava açıldıktan sonra duruşma tarihi ve saati yazılması gereken tensip tutanağına (duruşmaya hazırlık tutanağı) bile çok dava olması nedeniyle bu bilgilerin yazılamadığını vurguladı. Karagöz, mahkeme kaleminin ilerleyen zamanda boş kalan gün olursa, yeni davalar için tarih verildiğini belirtiyor. Karagöz, bir yıl önce kurulan Üsküdar Çocuk Mahkemesi'nde şimdiden 7 ay, İstanbul çocuk mahkemelerinde bir yıl sonraya duruşma günü verildiğini söylüyor. Uzun süren davaların hem zamanaşımına uğradığını hem de yargılamayı aksattığını kaydeden Karagöz, “Mahkeme sayısının yetersiz olması büyük handikap. İş yükü çok fazla.” şeklinde konuşuyor. Avukat Seda Akço, zamanaşımı sürelerinin çok uzun olması nedeniyle davaların biriktiğini söylüyor. Mahkemelerin önünde binlerce dosya biriktiğini belirten Akço, “10 bine varan dosyası olan mahkeme, bugün önüne gelen bir davaya bakamıyor. Bir yıl sonrasına gün veriyor. Yılda bir kere dosyaya bakıyor ve bu kısır kısırdöngüye dönüşüyor. Bu, hem sanığa hem de mahkemeye zarar veriyor. Aslında çocuk davalarının 6 ayda bitmesi gerekir.” diyor. Akço, yargılamanın esas etkisinin çocuğun işlediği suça anında tepki vermek olduğunu ve bunun geciktiği hallerde gerçek bir etkiden söz edilemeyeceğini vurguluyor. İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğretim görevlisi Doç. Dr. Aydın Gülan, çocuk adalet sisteminin kurulamamasından yakınıyor. Çocuk mahkemelerinin ceza hukukuna değil, çocuk hukukuna bağlı olması gerektiğini ifade eden Gülan, tasarıyı ceza hukukçularına hazırlatmakla baştan mantık hatasına düşüldüğüne dikkat çekiyor. Suçlu çocukların, aynı zamanda işlediği suçun mağduru olduğuna da dikkat çeken Gülan, sadece cezalandırma yöntemine gitmenin çocuğu daha vahşi suçları işlemeye ittiğini kaydediyor. ZAMAN

Günün Önemli Haberleri