Çocuklu aileler için en uygun konut projesi
Abone olÇocuklu aileler için en uygun konut projesi...
Çocuklu aileler, ev alırken
tercihlerini kesinlikle doğayla iç içe olan satılık konut
seçeneklerinden yana kullanmalılar.
Büyüme çağında çocukların doğayla temas hâlinde olmasının,
fiziksel, zihinsel ve psikolojik gelişimlerinde sayısız faydası
bulunur.
İnsanların hayatlarında çok önemli dönüm noktaları bulunur.
Bunlardan en önemlisi de, kuşkusuz, yeni bir aile kurmaktır:
Evlenmek ve çocuk sahibi olmak… Çocuk sahibi olduktan sonra bütün
yaşam şekliniz değişir. Artık hiçbir şey eskisi gibi olmaz.
Hayatınızın merkezinde artık çocuğunuz vardır ve bütün
“düzeniniz”, çocuğunuza (ya da çocuklarınıza) göre
şekillenir. Amacınız, tabii ki, çocuğunuza elinizden gelenin en
iyisini sunmaktır.
Öncelikle, onu, huzur ve sevgi dolu bir yuvada büyütmek istersiniz.
İyi bir çevrede güven içerisinde yaşaması için çabalarsınız. Rahat
bir ev, mutlu olabileceği bir sosyal ortam arayışına girersiniz.
Çoğu zaman da bunları, bebeğiniz gelmeden önce size pek yeterli,
pek keyifli gelen evinizde gerçekleştiremeyeceğinizi fark eder ve
ailenizin yeni üyesi size katılınca yeni bir eve taşınma kararı
alırsınız.
Ve ev arayışınız başlar…
Gazeteleri, internet sitelerini tararsınız: Anadolu Yakası satılık
daire… Avrupa yakası satılık daire… Bir ona bakarsınız, bir buna…
Resimlerini inceler, notlar alırsınız. Planlar yapar, bütçeler
denkleştirmeye çalışırsınız. Peki, çocuğunuz için nasıl bir ev
seçmelisiniz?
Onca satılık konut arasında onun için en iyisi hangisi
olur?
Her şeyden önce, çocuğunuzu kesinlikle doğayla iç içe büyütmenizde
büyük yarar var. Muhtemelen, zaten sizin hayalinizdeki de böyle bir
ev bulmak… Çok da haklısınız. Bilimsel araştırmalar, doğal
alanların çocuklarda zihinsel aktivitenin güçlenmesine katkı
sağladığını ve düşünsel faaliyetleri artırdığını; genç bireylerin
öz güvenlerini güçlendirdiğini göstermiştir.
Doğal ortamın, çocukların zihinsel ve fiziksel gelişiminde birçok
yönden faydası olduğu araştırmalarla kanıtlanmıştır:
Bir kere, doğayla iç içe yaşayan çocuk; doğrudan gözlemleyebilme
imkânı bulacağı tomurcuklanma, çiçeklenme ve çimlenmeyle birlikte
gelen mevsimsel renk değişikliklerini merak edecek ve bunları
dikkatle izleyecektir. Böylece bir yandan doğayı tanırken bir
yandan da sebep-sonuç ilişkisini, yaşam döngüsünü kendi gözleriyle
görerek, bizzat kendisi içerisinde yaşayarak öğrenebilecektir.
Çeşit çeşit bitkileri, renk renk çiçekleri, türlü türlü yaprakları
keşfedip doğadaki çeşitliliği kavrayacak; hayata da bu kavrayışla
bakabilecektir. Çocuk, doğada, birçok duyusunu aynı anda kullanarak
tanıyacaktır dünyayı: Bitkilerin renklerini görecek, çiçeklerin
kokularını alacak, onlara dokunacak; ayağının altında toprağı, çimi
hissedecek ve vızıldayan arıların, yaprakları hışırdatan rüzgarın
sesini duyabilecektir… Hem de televizyon ya da bilgisayar
ekranından değil; gerçekten yaşayarak!
Yine aynı araştırmaların ortaya koyduğu bir başka gerçek de suyla
oynama imkânı bulan çocukların dikkatlerini belli bir konuda daha
uzun süre tutabiliyor olmalarıdır. Hem, özellikle İstanbul gibi
betonlaşmanın yaygın olduğu büyük kentlerde suyla oynamak,
çocukları rahatlatması açısından da faydalıdır. Bu sayede,
çocukların saldırganlık dürtüleri de ciddi oranda azalmaktadır.
Doğanın içinde, çocuklar ön plana konularak, onlar için özel ve
güvenli oyun alanlarının, parkların oluşturulduğu bir ortamda ev
almanız, çevreyi değiştirebilme ve biçimlendirebilmenin doğal bir
gereksinim olduğu çocuklarda faydalıdır. Böylece el becerileri
artacak, muhakeme yetenekleri de gelişecektir.
Doğal ortam, neredeyse hepsi de koleksiyon yapmaya meraklı
çocuklara; taş, yaprak, çiçek, kozalak, vs. gibi objelerin
koleksiyonunu yapma; bunları birbirlerine göstererek sosyalleşme
olanağı da sunar.
Ayrıca, ağaçlara tırmanan, çimlerde koşan, hoplayan, zıplayan ve
nihayetinde, fiziksel aktiviteye dayalı birçok oyun oynama fırsatı
bulan 3-6 yaş arası çocukların küçük ve büyük kas gelişimleri de bu
hareketlerden olumlu etkilenir.
Doğanın renklerini, seslerini, kokularını, farklı dokularını ve
çeşitliliğini tanıyan çocukların ince zevkleri gelişir; estetik ve
sanatsal bilinçlerinin temelleri atılır. Aslında, çocuklarınız
için saydığımız doğanın bütün olumlu etkileri, siz yetişkinler için
de geçerlidir. Alacağınız evin doğayla iç içe olması, ailenizin
bütün bireyleri için olumlu olacaktır.
Hayal edin bir an:
İstanbul’da yaşıyorsunuz ama kentin tam ortasında olmanıza rağmen
doğanın da göbeğindesiniz aynı zamanda… Her sabah uyandığınızda
pencereyi açınca önünüzde uzanan yemyeşil kırlardan, alabildiğine
ferah bahçelerden gelen temiz havayı, çiçeklerin rayihasını içinize
çekiyorsunuz. Çocuklarınız, evinizin hemen önündeki avluda
gönüllerince eğleniyorlar… Ve bütün bunları, tamamen zevkinize
göre; isterseniz modern çizgilerle tasarlanmış, siyah ve beyazın
kontrastından doğan bir estetikle mükemmelleştirilmiş, ferah yüksek
duvarlı dairelerde; isterseniz meşe detaylar ve tuğla duvarların
sıcaklığıyla sizi saracak “country” tarzı
dairelerde; isterseniz de minimalist anlayışın hakim olduğu,
sadelikten beslenen İskandinav tarzı dairelerde yaşadığınızı hayal
edin…
Spor salonları hayal edin… Hobi odaları hayal edin… Buralarda
kendinizi; basketbol, pilates, fitness, artık hangisiyse en
sevdiğiniz spor, onu yaparken hayal edin… Yogayla düşüncelerinizden
arınıp rahatlarken hayal edin… Ya da, belki, resim atölyesinde,
müzik provasında, ahşap boyama setinizin başında en sevdiğiniz
hobinize vakit ayırırken hayal edin kendinizi…
Gördüğünüz gibi…
Hayali bile ne kadar mutlu etti! Belki de hayali bırakıp ciddi
ciddi düşünmelisiniz artık, “hayalinizdeki” yaşama
ilk adımı atmayı…
İstanbul Anadolu yakasında, yeşilin hâlâ kıskançlıkla korunduğu
Sancaktepe’de bekliyor “hayaliniz”
sizi… Biraz önce zihninizde canlandırdığınız bütün o anları ve
daha fazlasını yaşayabileceğiniz ev… Sizin hayaliniz… Sancaktepe’de
site içinde satılık daire olmuş bekliyor sizi.