Çocuklarımızı onların seçimlerine göre mi kendi seçimlerinize
göre mi yönetiyoruz? Pedagoga götürmekte olduğumuz çocuğumuz mu
rahatsız yoksa çocuğun yanında olan, onlara bakım sağlayan
yetişkinlerin mi psikoloğa ihtiyacı var?
Eşimizden alamadığımız sevgiyi saygıyı ve beklentilerimizi
çocuğumuzdan mı talep ediyoruz?
Peki ya o küçücük elleri, incecik parmakları bu kadar büyük
taşlar altına sokmak, çocuklara yüklediğimiz yetersizlik duygusu
değil de nedir?
Kendimizde gerçekleştiremediğimiz kariyer planlamalarımıza
çocuklarımızı bir nevi ortak edip, kendi hayallerimizi
gerçekleştirip çocuklarımızın hayallerini çalmamız bizleri adeta
bir kısır döngünün içine sokar.
Şuna benzer doktor olmak isteyen çocuğun anne babası tarafından
ticarete yönlendirilmesi ya da zorunlu iş insanı olan kişinin kendi
oğlunu doktor olma hayaline ortak etmesi….
Ve daha acısı ve daha kötüsü ticari kaygılar gözetilerek meslek
üzerinden hesap kitap yapılması, o mesleklere sahip olacak
bireylerin hangi yemini ederlerse etsinler önceliklerinin kar elde
etme kaygısı ile şekillenmeleri….
Hakimlik, doktorluk, polislik, öğretmenlik, mühendislik gibi
kutsal benzeri mesleklerin yozlaşması, bireysel ve toplumsal aynı
zamanda ahlaki olan çok büyük sorunlara yol açar. Yaptığımız
araştırmalar ve aldığımız sonuçlar da 30 yıl gibi kısa bir dönem
içerisinde ne yazık ki böylesine bir yozlaşma içerisinde savrulup
gittiğimizi bizlere gösteriyor.
Öncelerde bir öğretmenin veya bir yetişkinin ilkokul çağındaki
bir çocuğa sorduğu “oğlum ne olmak istiyorsun?” “kızım ne olmak
istiyorsun?” sorusuna verilen cevaplar, çocuğun gözleminde eksik
hissettiği veya rol model aldığı mesleklerdi.
Bunlardan bir tanesini söylerdi. Neden sorusuna verdiği cevaplar
kutsal bir amaca hizmet ederdi. Örneğin doktor olup hasta olan anne
babaya ya da çevrede yardıma ihtiyaç duyan insanlara, polis olup
korunmaya ihtiyacı olan kişilere yardım etmek gibi...
Şimdilerde ise sorulan sorulara verilen cevapların maalesef
büyük bir kısmı maddi kaygılarla verilen cevaplar olmakta. Bu
durumda otomatik olarak kişilerin birbirlerini insan görmek yerine
müşteri olarak görmesine sebep olmaktadır.
Bu öğreti zirveye doğru fırlattığımız masum bir kar topunun çığ
olarak üzerimize gelip ilk bizleri yani anne babayı altına almasına
sebep olan yegane şeylerden yalnızca bir tanesi.
Çocuğun para kazanma ve büyüme hırsı anne babayı önceliğine alıp
onları birer maddi kaynak olarak görmesine neden olmakta ve şayet
ortada karlı bir alışveriş yoksa ilk vazgeçeceği kaynağı
ebeveynleri olarak görmesine sebep olmaktadır.