Çocuğunuzda dikkat eksikliği var mı?

Abone ol

Çocuğunuz okula ilgisiz mi? Ödev yapmayı sevmiyor mu? Kurallardan hoşlanmıyor mu? Öyleyse bu yazıyı okumanızda fayda var...

Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu (DEHB) zamane çocuklarında teşhisine en sık rastlanan hastalıklardan biri.... İşte dikkat eksikliği ile ilgili bilmeniz gerekenler...

- Dikkat eksikliği özellikle eğitim hayatının başlamasıyla daha belirgin hale gelir. Okul öncesi dönemde her şeyden çabuk sıkılan ve bıkan bu çocuklar, oyun­caklardan dahi sıkılıp kısa bir süre sonra oyuncaklarını parçalamayı tercih ederler.

- Okulun başlamasıyla birlikte öğrenmeye karşı ilgisizdirler. Ödev yapmayı sevmez­ler; anne, baba ve öğretmen zoruyla ödev yaparlar. Ödevlerini yapmakta hayli zor­lanırlar.

- Masanın başına oturamazlar; otursalar dahi çeşitli bahaneler uydurarak (tuvalete gitme, su içme gibi) sık sık masa başından kalkarlar. Anne ve babalarını ders çalışırken sürekli yanlarında isterler.

- Üstlendikleri bir görevi bitirmekte zorla­nırlar, bir işi bitirmeden hemen diğerine geçerler.

- Kendileriyle konuşulduğunda sanki konuşulanı dinlemiyormuş gibi görünürler. Bir görevi ancak birkaç defa söy­lendikten sonra yerine getirirler.

- Sınıfta dersi takip etmedikleri gözlenir. Dışarıdan gelen uyanlar nedeniyle he­men dikkatleri dağılır. Ders dışı işlerle ilgilenirler; kalem, defter ve oyuncak gibi malzemelerle uğraşırler, dersi takip edemezler.

- Derste sıkıldıklarından, sınıfın dik­katini ve huzurunu bozacak davranışlar sergileyebilirler.

- Bu öğrenme zorluklarına, sınavlarda dikkatsizce yapılan hatalar eklenir. Sabırsızlıkları nedeniyle soruları hızlıca okuma, tam okumama ve yanlış okuma gibi sorunlara sık sık rastlanır. Bu nedenle çok iyi bildikleri bir soruyu dahi yanlış cevaplayabilirler. Test sınavlarında çeldiricilere kolaylıkla kanarlar.

- Özellikle ilkokul yıllarında, sınav kâğıdını arkadaşlarından önce vermeyi marifet sayarlar. Sonuçta düzeylerinden daha az not alırlar.

DAĞINIKTIR, KURALLARDAN HOŞLANMAZ

Dikkat eksikliği okul öncesi dönemde fark edilmeyebilir. Ancak bu çocukların bir kısmı ders dışı işlerde de çabuk sıkılma belirtileri gösterirler. Zekâ düzeyi iyi olan ve öğrenme güçlüğü olmayan çocuklar ilkokulun 3. ve 4. sınıflarına kadar derslerde sorun yaşamayabilirler. Çalışmadıkları ve dersi iyi takip etmedikleri hal­de, notları kötü olmayabilir. Derslerin ağıriaşmasıyla birlikte başarıda ciddi düşüş­ler yaşanmaya başlanır. Ev içinde günlük yapmaları gereken işler konusunda so­rumluluk almak istemezler. Genellikle dağınıktırlar ve kurallardan hoşlanmazlar.

MOTORA BAĞLIYMIŞ GİBİ HAREKET EDER

Hiperaktivite konusu da oldukça önemlidir. Aslında her çocuğun hareketli ol­ması beklenir. Çocuk koşar, düşer ve gürültü çıkararak oynar. Bunların hepsi doğal karşılanabilir. Ancak DEHB vakasında, çocuğun hareketliliği aşırıdır ve yaşıtlarıyla kı­yaslandığında farklılık hemen anlaşılır. Genellikle bu çocuklar bir motor tarafından sürülüyormuş gibi sürekli hareket halindedirler. Bitmek tükenmek bilmeyen bir enerjileri vardır. Yükseklere tırmanır, koltuk tepelerinde gezer, ev içinde koşuştu­rur ve “dur” sözünden anlamazlar. Sakin bir şekilde oynamayı beceremezler, belir­li bir süreliğine de olsa sakin bir şekilde oturamazlar. Oturduklarında ise elleri ayakları kıpır kıpırdır. Çok konuşurlar, iki kişi konuşurken sık sık lafa girerler. Ma­sanın başında oturamazlar, dolayısıyla derslerini uygun mekânlarda çalışamazlar. Dikkat eksikliği bozukluğu klinik açıdan teşhis edilemeyebilir.

DİKKAT EKSKLİĞİNİ NASIL ANLARSINIZ?

Şu belirtilere bakıp çocuğu­nuzda dikkat eksikliği olup olmadığına karar verebilirsiniz:

■ Çocuğunuz önemli bir işin bitirilmesi için gerekli olan araç ve gereçleri nere­ye koyduğunu hatırlamıyor mu?
■ Oturduğu yerde sabırsızlanıp duruyor mu? m Sırasını beklemiyor mu?
■ Sorulan bir sorunun cevabını tam olarak veremiyor ve konuyla alakasız cevap­lar veriyor mu?
■ Bir işi bitirmeden diğerine başlıyor mu?
■ Sakince oturamıyor mu?
■ Sizi sürekli rahatsız ediyor ve siz bir iş yaparken işinizi bölüyor mu?

SEBEBİ YETERSİZ BESLENME VE TELEVİZYON

Dikkat eksikliği bozukluğunun yetersiz beslenme ile ilişkili olduğu düşünül­mektedir. Hastalığın diğer nedenlerinin; çocukların çok küçük yaşlardan itibaren televizyon izlemeye başlaması, bazı kı-eşlerde hiçbir aktivite yapılmadan sessizce oturulması, uyku saatlerinin düzensiz olması, uyku süresinin yetersiz olması ve ye­tersiz egzersiz olduğu düşünülmektedir. Tüm bu olumsuzlukları alışkanlık haline getiren büyüklerin bile dikkat eksikliği bozukluğu yaşayabileceğini göz ardı etme­memiz gerekir. Dikkat eksikliği yaşayan çocukların çoğunun erkek olduğu söylen­mektedir. Bunun nedeni, erkek çocuklarının daha hareketli, bağımsız ve yaramaz olması gerektiğine inanan insanların kız çocuklarını pasifleştirmeye çalışmasıdır.

EVDE NELER YAPABİLİRSİNİZ?

- Çocuğunuzun yapacağı işleri günlük düzene oturtun. Her gün ne yapması ge­rektiğini bilen çocuklar daha sakin olur. Neyin ne zaman ve hangi sıra ile ya­pılması gerektiğinin bilinmesi de çocuk için oldukça önemlidir. Çocuğunuzun kendisini rahatsız hissetmesine neden olabilecek olan telaşlı davranışlardan kaçının. Örneğin, çocuğunuz yemeğini yerken acele etmesine neden olmayın.
- Çocuğunuzla konuşurken, ona karşı açık olun. Çocuğunuzdan kapasitesinin üstünde şeyler beklemeyin.

-Çocuğunuzun yaşam alanında bulunan toksik maddelerin sayısı fazla ise, dik­kat eksikliği ve hiperaktivite sorunu yaşayabilirsiniz. Çocuğunuzun odasını mümkün olduğu kadar temiz tutun ve toksik maddelerden arındırın. Çocuğu­nuzun vücudunda aşırı miktarda toksik madde olduğundan şüpheleniyorsa­nız, saç analizi testi yaptırabilirsiniz. Vücuttaki aşırı asit miktarını gidermek için hazırlanan “antasit” ilaçları, öksürük şuruplarını, parfüm, boğaz pastilleri ve doğal maddeler içermeyen diş macunlarını kullanmayınız.

- Çocuğunuzun büyük heyecanlar yaşamasına engel olun. Çocuğunuzun oyun vakitlerinin sakin geçmesini sağlayın. Bunun için mümkün oldukça en fazla iki ya da üç oyun arkadaşı ile oynamasına müsaade edebilirsiniz. Çocuğunu­zun oyun esnasında aşırı derecede heyecanlandığını ya da üzüldüğünü hisse­derseniz, ortamı hemen değiştirmeye çalışın.

- Bazı araştırmalar, hiperaktivite problemi olan çocukların aile ilgisi ve şefkati ile iyileşebileceğini savunmaktadır. Birebir aile ilgisi ile beslenen çocuklar kendilerini daha rahatlamış hisseder. Çocuğunuza sorunlu olduğunu hisset­tirmeyin. Tedaviyi yapıcı bir şekilde sürdürün, çocuğunuzun kendisine olan güveninin artmasını sağlayın ve onu karamsarlığa itmeyin. Çocuğunuz hipe-raktif ise onu çok fazla sıkmayın. Unutmayın hiperaktif çocuklar isteyerek yaramazlık yapmazlar, kontrollerini istemeden kaybederler. Çocuğunuz heye­canlı ise yatışmasını sağlayın. Onu panik haline sokacak ve heyecanını artıra­cak şeylerden kaçının. Çocuğunuz oyun oynarken heyecanlanırsa, hemen oyuna ara vermesini sağlayın.

- Çocuklar doğal olarak büyük bir fiziksel enerjiye sahiptir ve bu enerjileri sınıf ortamında harcayamazlar. Sınıfta sessizce oturması ve öğretmenini dinleme­si beklenen çocuklarda enerji patlaması yaşanabilir. Bu nedenle öğretmenler­le konuşarak daha fazla mola ve fiziksel hareket içeren egzersizler yapılmasını isteyebilirsiniz. Örneğin okul bahçesinde koşup oynayarak enerji sarf eden bir çocuk, evde daha sakin davranacaktır.

- Çocuğunuzun küçük yaşlarda hiperak-tivite belirtileri gösterdiğini fark ederseniz, okul yaşını deneyimli bir uzman yardımıyla tespit edebilirsiniz. Bazı çocuklar ruhsal açıdan, bir ders süresi bo­yunca kapalı sınıf ortamında oturmaya müsait değildir. Bu nedenle çocuğu­nuzu çok küçük yaşlarda okula göndermeniz uygun olmayabilir.

- Kranyal osteopati, akupunktur, çiçek esansları, herbalizm, refleksoloji ve home-opati dallarına başvurabilirisiniz. Çocuğunuza aşı vurdurduysanız, aşının yan etkilerini gidermek amacıyla homeopati terapisine başvurmanız da uygundur.

Günün Önemli Haberleri