Çocuğuma Dinimi Sevdiriyorum
Abone olÇocuğuna Allah sevgisini yerleştirmek isteyen her anne ve baba okumalı.
Yeryüzünün hem en kolay hem de en zor şeyidir çocuklara bir
şeyler öğretmek. Kolaydır; çünkü çocuk öğrenmeye
programlanmış olarak gelir dünyaya.
Zor hem de çok zordur bir şeyler öğretmek çocuğa; çünkü onlar bizim anlattıklarımıza göre değil bizden gördüklerine göre gerçekleştirirler öğrenme süreçlerini. İşte bu aşamada üzerimize düşen görevleri yerine getiremezsek canımızdan çok sevdiğimiz yavrumuza iyi ve sağlam bir temel atamamış oluruz.
Her konuda olduğu gibi çocuğumuzun dininin öğrenmesi konusunda da çok titiz davranmak zorundayız. Ancak kimi tecrübeler göstermiştir ki çocukların dini severek ve isteyerek öğrenmelerini sağlamak için özel bir çaba, metot ve sabır gerekmektedir. İşte bu gerçekten yola çıkan Nurten Alkan’da çocuklarına dini terbiyeyi ve bilgiyi sevdirmede izlediği yolu ve tecrübeleri diğer anne ve babalarla paylaşmaya karar vermiş.
Alkan, Nesil Yayınları’ndan çıkan “” adlı kitabında, çocuklarla
kurulacak iletişimde dikkat edilmesi gereken noktalara işaret
ederken, doğdukları andan itibaren öğrenmeye başlayan çocukların
algı düzeylerine göre nasıl bir yöntemle bilgi aşılanması
gerektiğinin de ipuçlarını veriyor. Amacının, yavrusunu Yüce
Yaratıcının rızasına göre yetiştirmek isteyen tüm anne ve babalara
küçükte olsa bir katkı sağlamak olduğunu ifade eden Alkan kitapta,
kendi çocuklarıyla birlikte yetişmelerinde emeği geçmiş yüzlerce
çocuktan elde ettiği tecrübe ve birikimin tümünü paylaştığını
söylüyor.
İşte kitaptan birkaç bölüm;
Birçok anne, daha bebeği doğmadan onun beslenmesi ile ilgili
bilgi edinmeye başlar. Hangi aylarda, bebeğine hangi gıdaları
vermesinin uygun olacağını anlatan kitapları okur ve yavrusunun
fizikî gelişimine zarar verecek her türlü yanlıştan korunmak için
bilgilenir.
Çocuğun vücuduna girecek besinlerin zamanı ve miktarı ile ilgili gösterdiğimiz hassasiyeti ne yazık ki birçoğumuz onun Allah’la ilgili bilgilenme süreci için göstermiyoruz. Bir kısım anneler küçük yaşlarda bu konuda verilecek bilgilerin, çocuğun ilerideki dini yaşamına müdahale olacağını düşünerek hiçbir bilgilendirme yapmazken, bazıları da bir şeylerin eksik kalmasından korkarak çocuğun anlayabileceğinin üzerinde bilgi veriyor.
Mevlâna; “Anlatabildiğiniz karşıdakinin anladığı
kadardır.” der.
Erken anlatırsanız anlamaz. Geç kalırsanız önemsemez.
Bağırsak gelişimi tamamlanmamış üç aylık bir bebeğe kızarmış
patates yedirmeye çalışmak ne kadar yanlışsa, soyut düşünceye
geçememiş sekiz yaşındaki bir çocuğun bizim inandığımız gibi bir
Allah’a inanmasını beklemek de o kadar yanlıştır. Diş gelişimi
tamamlanmış beş yaşındaki çocuğa; “Nasıl olsa okula
başlayınca ısırarak yiyecek, şimdi elmayı rendeleyeyim öyle yesin.”
demek kadar;
“Okula başlayınca din dersinde her şeyi öğrenir, şimdi kafasını
karıştırmayalım.” demek de yanlıştır.
Önemli olan çocuğun ihtiyacı olan bilgiyi doğru öğrenme
basamaklarında verebilmektir. Prof. Dr. Mualla Selçuk, “Çocuğun
Eğitiminde Dinî Motifler” isimli eserinde, çocukluk çağında dinî
konulara ilginin yoğun olduğunu, ancak bu ilginin sağlıklı bir
yönlendirme olmazsa, zamanla azaldığını, gittikçe daha az öğrenme
isteği duyulduğunu ve nihayet inkâr edici bir duruma dahi
dönebildiğini örneklerle anlatır.
Bebekler için dini öğrenme, Allah kelimesini ilk duymaya başladıkları andan itibaren başlar. Bilim adamları anne karnındaki bebeğin dış dünyadaki seslerden etkilendiğini, elini karnına koyarak yavrusuna güzel sözler söyleyen bir annenin yavrusunun gelişiminin diğerlerinden daha sağlıklı olduğunu söylüyor. Demek ki bebek söylenenleri duyuyor. Kelimeleri anlamlandırmasa da, bu ancak doğumdan sonraki iki yılın sonuna doğru gerçekleşecek, annesinin ses tonundan olumlu ve olumsuz etkileniyor.
ÇOCUĞUN DİNÎ KİMLİĞİNİN ŞEKİLLENMESİ
Allah kelimesini, var olduğu ve doğduğu günden itibaren
anneciğinin yumuşacık, sevgi dolu sesinden;
“İyi ki Allah seni bize verdi.”
“Seni yaratan Allah’a kurban olayım.” gibi cümlelerin içinde ya da
annesinin kızgın bir yüz ifadesi ve öfkeli bir ses tonu ile
söylediği;
“Allah cezanı versin!”
“Allah kahretmesin senin gibi çocuğu!” gibi cümleler içinde duymaya
başlayan çocuğun dinî kimliği şekillenmeye başlar. Bir buçuk iki
yaşından itibaren büyük-küçük, iyi-kötü gibi kavramları
anlamlandırmaya başlayan çocuk, etrafında konuşulanlardan Allah’ın
büyük, hem de çok büyük bir şey olduğunu kavrar. Bir yandan
Allah’ın babası kadar mı yoksa bahçedeki ağaç kadar mı büyük
olduğunu anlamaya çalışırken, bir yandan da annesinin sesi ile
özdeşleştirerek iyi mi yoksa kötü mü olduğunu anlamaya çalışır.
Büyük ve annesinin sevgi dolu sesi gibi iyi bir şey çocukta güven,
sevgi, merhamet gibi güzel duyguların oluşmasını sağlarken, büyük
ve annesinin kızgınlıkla bağırışı kadar öfkeli bir şey onda korku,
kızgınlık, umursamama gibi duygulara neden olur. Yıllar geçtikçe
biri Rahman ve Rahim olan Allah’a inanıp onu severken; diğeri
yalnızca Celâl ve Kahhar sıfatlarının sahibi olana inanır ve ondan
korkar.
Sevgi yeryüzündeki en güçlü duygudur. Seven insan, sevdiğinin
sevgisini kaybetmemek için tüm arzu ve isteklerini onunkilere göre
ayarlar. Küçük çocuklar yaptıkları bir yaramazlık sonunda
annelerinin onlara küsmesinden, annelerinden yiyecekleri dayaktan
daha çok korkarlar.
Yüce Yaratıcı’yla ilişkilerimizin temelinde sevgi varsa onun
sevgisini kaybetmek korkusu bizi kötülüklerden alıkoyar.
Bu sevgiyi onların minicik kalplerinde yeşertmek için yaşının
özelliklerini iyi bilmek gerekir. Dostluğundan gurur duyduğum
eğitimci Ramazan Varol, “Çocuklarımıza Neyi, Ne Zaman ve Nasıl
Öğretelim?” adlı eserinde 0-1 yaş arasındaki dönemin önemini şöyle
tanımlar:
“Bu çağda çocuk acıktığı zaman doyurulmuşsa, bu dünyanın yaşamaya
değer, açlığın çabucak giderildiği bir yer olduğunu
öğrenmiştir.
Sık sık kucağa alınıp okşanmışsa, ana kucağının sıcaklığını duyarak
ve bedensel temas yoluyla, sevgiyi öğrenmiştir.
Her ağlayışında sizi yanında bulduysa, gerekli olduğunda annesinin
onun yardımına koşacağını öğrenmiştir.”
Bu güzel duyguları deneyimleyerek büyüyen bir çocuğa, ilerleyen
yıllarda, rızkı veren Rahman ve Rahim bir Allah’ı anlatmak çok
kolay olacaktır.
Beyin hücreleri arasındaki bağlantıların en hızlı geliştiği bu
devrede bebeğe sesi güzel birinin okuduğu Kur’an-ı Kerim kaseti
dinletmek ileride Kur’an-ı Kerim’i okumasını kolaylaştırır.
Kimi eğlenceli hikâyeler ve hatırların da yer aldığı bu
eğlenceli kitap, yazarının da ifade ettiği gibi “Yavrusunu Yüce
Yaratıcının rızasına uygun olarak yetiştirmek ve yüreklerine Allah
sevgisini yerleştirmek isteyen her anne ve babanın” elinin altında
bulunmalı.
(Kürşad Erkal)