Çocuğa falaka kadına işkence
Abone olHerbiri mahkum! Suçları ne olursa olsun herkesin eşit şartlarda cezalarını çekmesi gerek. Hazırlanan bir rapor ise ürpetti!
Türkiye, cezaevlerinde suçlarını çekerken; ölüme
uğurlanan, sakat kalan yüzlerce mahkumun hikayeleriyle dolu! Kimisi
askeri cezaevlerinde kimisi sivil cezaevlerinde çekiyor
cezalarını. Evet, herbiri birer suçlu belki de hayatlarının
tamamını konuldukları o hücrelerde tamamlayacaklar ya da bir
kısmını.
İşkence iddialarının sahiplerinin çoğu yasa dışı bir
örgüte üye olmak suçundan yatıyor, bir kısmı ise kendi deyimleriyle
kader kurbanı! Örneğin Ahmet... Terör suçlusu ve bir mehmetçiği
şehit etmiş, şimdi cezaevinde yatıyor hem de yaşamının tümünü
orada geçirmek şartıyla. Acı çektirdiği muhatabın
ellerine verseniz bir saniye bile yaşamaya hakkı yok belki de...
Ama o tutuklu ve şu anda cezasını çekiyor.
İ.?...21 yaşında, izinli geldiği memleketinde sevdiğiyle
tartışınca, kafası bozuluyor; birliğine 15 gün geç gidiyor.
Ardından tekrar firar ediyor ve yakalanıyor. Şimdi Diyarbakır
Askeri Cezaevi'nde... Ailesine anlattıklarını duyunca korkuyor, yok
canım diyorsunuz! Bir görüşmede abisi şahit oluyor İ.?'nin
yaşadıklarına. Saçları kazıtılmış, kafasını sürekli
yerde! Neden diye soruyor, verdiği cevap ise
korkutucu!
-Vatan'a karşı suç işledim, cezam boyunca kafamı kaldıramam,
YASAK!
Uyuşturucu kullanan asker!
A.?...23 yaşında, sokaklarda büyümüş, uyuşturucu mübtelası;
Şanlıurfa'da asker. Askere gelene kadar hiçbir tedavi görmemiş;
vücudunda sigara yanığı, jilet izleri var. Rehabite olmak için çok
çaba sarfetmiş; ancak kendi deyimiyle kurtulamamış bir türlü bu
illetten.
Birgün çarşı izninde tekrardan kullanıyor, giriş yaptığından görevli asker tarafından farkediliyor ve ceza alıyor, dayak diyor! İddiasına göre tedavi edilmesi için hiçbir çaba sarfedilmiyor. Gizli gizli bali çekip, birliğinde vücudunu kesiyor. Gönderildiği askeri hastanede tedavi görüyor; ancak bu da yeterli olmuyor. Kendisi gibi yüzlerce asker var. Onlar kullanıyor; bazen göz yumuluyor bazen de ceza alıyorlar! Askerlikleri uzadıkça uzuyor...
Bunlar Türkiye'de bugüne kadar kimsenin konuşmaya bile cesaret
edemediği şeyler. Madalyonun sivil tarafı ise anlatılanlardan çok
farklı deği! Birçok kişiye göre anlatılanlar çok uç, hatta
taraflı! Ancak yaşanılan bir gerçekte var önümüzde o da
Kuddusi Okkır... Birgün herkesin yolunun; cezaevinden geçmeyeceği
garantisinin bulunmadığı düşünülürse, bu çağrıya herkes kulak
vermeli, dikkate almalı.
İşte İHD İstanbul Şubesi Cezaevi Komisyonu, 2008’in ilk altı ayında
uygulandığı öne sürülen hak ihlalleri;
1- Tekirdağ 1 Nolu F Tipi
- Aralık 2007’de tutuklu ve hükümlülerin aranması usulü keyfi
değiştirildi. Ayakkabı aramasından kaynaklı sorunlar yüzünden görüş
ve telefon hakkı kaldırıldı
- ‘Sohbet hakkı’, haftada dokuz saatten altıya, dokuz tutukludan
yediye indirildi
- Sohbet alanına kamera konuldu. Kamerayı peçeteyle kapatan Barış
Akkuş ve Erdener Demirel’e ikişer gün hücre cezası verildi.
Alandaki pencereler kaynaklanıp camlar boyatıldı. Siyasi tutuklular
artık sohbete çıkmıyor.
-Hücreye su depolamak için tutulan pet şişelere el konulurken su
satılmadı. Tutuklular aylarca kirli su içti. Sıcak su haftada bir
gün, yarım saat; soğuk su günde bir saat veriliyor.
-Erdener Demirel’in ziyaretine gelen Alman konsolosunun getirdiği
iki kitap ve bir Almanca dergi güvenlik gerekçesiyle verilmedi.
-Beş kişiye gelen Azadi isimli Kürtçe dergi ‘sakıncalı’ diye
verilmedi.
Hasan Şahingöz, Hasan Polat, Ziya Ulusoy, Çetin Poyraz, Nihat
Konak, Turaç Solak, Doğan Güner ve Turgut Kaya’ya gelen Agos
gazetesinin Ermenice sayfalarına el konuldu.
-Yazar Sibel Özbudun’un Hikmet Kale’ye yolladığı ‘Zapatista
Deneyimi’ ve ‘Meksika’da Değişim’ isimli kitabın İngilizce yedi
sayfası ‘kurumu tehlikeye sokan’ nitelikte bulundu.
-Ali Gün Alkaya’nın 1 Mayıs’ta göndermek istediği altı kutlama
kartı, ‘örgüt faaliyeti amacını güttüğü’ iddiasıyla gönderilmedi.
Ahmet Doğan’ın da altı kartına el konuldu.
-Türkçe dışında dilde konuşulması yasak.
-Salih Sevilen adlı tutuklu revire kaldırıldı. Revir doktoru “Bir
şey yok” deyip ağrı kesici verip geri gönderdi. Sevilen hücresinde
fenalaşınca tutukluların eylemi üzerine hastaneye götürüldü, ancak
kurtarılamadı.
-Yaşar Eriş ile Sinan Gülüm hücrenin zili bozuk diye gardiyanları
çağırmak için kapıya vurunca ‘kapıyı dövdükleri’ gerekçesiyle üçer
gün hücre cezası aldı.
2 - Tekirdağ 2 No’lu F Tipi
- Sohbet genelgesi ve susuzluk burada da var,
-Tutuklular ilk kabul esnasında dövülüyor, çırılçıplak soyulup
aranıyor.
Tutuklu Ağa Sağlık, sağlık sorunları yüzünden 50 kiloya düştü.
Tedavisi yapılmıyor.
3 - Bolu F Tipi Cezaevi
- Kandıra’dan Bolu’ya sevk edilen Deniz Güzel ve Muzaffer Akengin,
şiddet gördü.
-Sevkli Nedim Yılmaz ve Muhammed İnal kabulde gardiyanlarca
çırılçıplak soyularak aranmaya direnince dövüldüler.
-İleri derecede epilepsi olan Nesim Özkan’ın tedavisi, ailesi 2 bin
YTL’lik yol parasını veremediği için yapılmıyor.
-Kürtçe’ye izin yok
-Yemeklerden yabancı cisimler çıkıyor.
4 - Edirne F Tipi Cezaevi
-Mektuplar ya hiç gönderilmiyor ya da tamamen karalanıp
gönderiliyor.
Sohbet hakkı uygulanmıyor
5- Kandıra F Tipi Cezaevi
-Sohbet hakkı uygulanmıyor.
- Kürtçe Azadiye Welat yasak.
6 - Gebze M Tipi
-Sekiz kadın tutuklu Bakırköy Hapishanesi’ne kabulde çırılçıplak
soyularak arandı.
-Füsun Erdoğan’ın Tekirdağ 2 Nolu F Tipi’ndeki eşini aramasına izin
verilmiyor.
7 - Maltepe Çocuk Cezaevi
-Bayrampaşa Cezaevi’nden Maltepe’ye sevk edilen, 16-17 yaşlarındaki
Barış Yiğit, Halim Arpa, Harun Akbaş, Musa Yalçın, Maltepe’de
gardiyan ve askerlerce dövüldü, küfürlü hakaretlere maruz
bırakıldı. Çocuklar, özel eşyalarına el konularak tek kişilik
hücrelere konuldu. Çocuk tutuklular buna tepki olarak 20 gün açlık
grevi yapınca hücre cezası kalktı.
-Maltepe’ye götürülen çocuk tutuklulara gardiyanlarca askeri
disiplin uygulandı.