Başbakan yaklaşık 2 ay aradan sonra bir canlı yayındaydı. Dikkat
çeken çok önemli noktalar vardı. Sınır ötesi operasyon
konusunda 22 Temmuz seçimleri öncesindeki fikirleri tamamen
değişmiş göründü.
Satırbaşları söyleydi;
*"Hep sabır sabır bu da bir yere
kadar... ABD-Irak-Türkiye mekanizmasından da bir şey
çıkmadı. Şimdi biz bir yerde başımızın çaresine bakmak
zorundayız...Netice almak noktasında silahlı kuvvetlerimiz de
gereğini yapacaktır..." (22 Temmuz öncesi : ''İçerideki
5 bin teröristle mücadele bitti mi ki dışarıdaki 500 ile
uğraşalım'' )
*"Genelkurmay'ın sınır ötesi için faydalı bulduğu
durumlar var. Biz yetkiyi ele alarak gerektiği anda eyleme
geçme imkanı elde etmiş bulunuyoruz. (22 Temmuz
öncesi : "Bütün mesele bu işlerin hepsini
bizim masada oturarak konuşarak çözme yolunu
aramaktır.")
*"Gerek askerimiz gerekse polisimiz elinden gelen gayreti ortaya
koymuş, yapılması gerekeni yapmıştır. Seyirci kalmışlardır
dersek onlara saygısızlık yapmış oluruz. Hiç bir komutan
askerinin ölmesini istemez. (Sınır içinde verilen mücadele sizi
tatmin ediyor mu sorusuna verdiği yanıt...)
Yaklaşık 2 saat süren canlı yayında Başbakan
çok rahattı.
Olmaması için de hiç bir neden yoktu...
Çünkü söyleşi daha çok "al gülüm-ver gülüm"
havasındaydı...
Taha Akyol, Gürkan Zengin, Ferhat Boratav ve Yavuz Oğhan,
Erdoğan'ı terletmeye hiç niyetlenmediler...
Özellikle Taha Akyol, Erdoğan'ı rahat ettirmek için elinden
geleni yaptı. Yeni Anayasa konuşulurken, Erdoğan'ın eksik
bıraktığı cümleleri tamamladı, hatırlayamadığı her an
yardımına koştu...
Hani soru soran değil de danışmanı ya da açıklarını
kapatmaya çalışan yardımcısı gibiydi...
Öyle bir can
siparene hali vardı...
Bir not da Erdoğan'ın görünümüne ilişkin...
Başbakanın gözlerinin altındaki torbalar çok
dikkat çekti.
Yoğun ve gerilimli günlerin yüzüne yansımasıydı... Ayrıca
artık başbakanımız gözlük kullanmaya
başlamış...
2 ay aradan sonra gerçekleşen bu söyleşiyle ilgili son
söze gelince...
Sanırım Doğan grubu ile AK Parti arasında sulh
sağlanmış...
CNN Türk ekranında esen hava
öyleydi...
Malezya sendromunu yaratan Hürriyet'in bir
haftadır bu konunun yanından geçmemesinin nedeni
de bu olsa gerek...
Ne dersiniz...