Clinton ve Trump... Egemen Bağış yazdı
Abone olEski Avrupa Birliği Bakanı Egemen Bağış, 8 Kasım Salı günü yapılacak olan ABD Başkanlık Seçimleri'ni ve adayların vaadlerine ilişkin beklentileri İnternethaber'e özel bir yazıyla değerlendirdi.
Eski Avrupa Birliği Bakanı Egemen Bağış, ABD Başkanlık seçimi
sonuçlarına ilişkin İnternethaber'e özel bir değerlendirme yazısı
kaleme aldı.
Seçimin kampanya sürecini ve olası seçim sonuçlarının ABD siyaseti üzerine etkilerini analiz eden Egemen Bağış, Hillary Clinton'ın başkan seçilmesi durumunda kendisini uzun yıllardır destekleyen FETÖ'ye ayrıcalık sağlayıp sağlamayacağı sorusuna da yanıt verdi.
Bağış yazısında "FETÖ sempatizanlarının siyasi hayatı boyunca Clinton'ın seçim kampanyalarına maddi destek vermiş olmaları çok da endişe vermemeli çünkü ülkesinin kültüründe bu tür ilişkiler bizdeki gibi mezara kadar değil, seçime kadar geçerlidir" yorumuda bulundu.
Egemen Bağış'ın yazısının detayları şöyle:
"Kasım ayının ilk Salı günü ABD'de seçim günüdür. Süresi
dolan, vefat yada istifa eden siyasilerin yerleri olağanüstü bir
durum olmadıkça o gün doldurulur.
2012'de ikinci dört yıllık dönemi için seçilen Obama'nın
yerine yeni Başkan'ı da Amerikalılar bu Kasım başı sandığa giderek
seçecekler. Ekibi devir işlerine hemen başlasa bile yeni Başkan
yılbaşında yemin ederek göreve başlayacak.
ABD seçmeni Demokrat ve Cumhuriyetçi partilerin yorucu ve
yıpratıcı önseçim süreçlerinden başarı ile sıyrılıp öne çıkan iki
aday arasında tercih yapacak. Derin devletlerin en derinlerinden
birini yönetmek çok da kolay olmadığı için hangisi seçilirse
seçilsin özellikle dış politikada ABD Dışişleri ile Savunma
Bakanlıkları ve Merkezi Istihbarat Örgütü'nün kurumsallaşmış
yapılarının yönlendirmesi ile hareket edecektir.
İyi bir hukukçu olan Hillary Clinton, Başkan Clinton'ın sadece
eşi olarak değil 8 yıl boyunca en stratejik yardımcılarından biri
olarak Beyaz Saray tecrübesi kazanmasının ardından önce New York
Senatörü, sonrasında da Obama yönetiminin ilk dört senesi etkin bir
dışişleri bakanı olarak iyi yetişmiş adeta pişmiş bir siyasetçi.
İlk kadın başkan seçilmesi halinde koltuğunu
dolduracaktır.
FETÖ-CLINTON İLİŞKİSİ
FETÖ sempatizanlarının siyasi hayatı boyunca Clinton'ın
seçim kampanyalarına maddi destek vermiş olmaları çok da endişe
vermemeli çünkü ülkesinin kültüründe bu tür ilişkiler bizdeki gibi
mezara kadar değil, seçime kadar geçerlidir.
ABD'nin ulusal çıkarlarını her şeyin üstünde tutmaya yemin
ederek göreve başlayacak olan yeni Başkan, NATO'nun ikinci büyük
askeri gücü olan stratejik bir ülkeyi istihbarat servisinin taşeron
olarak kullandığı bir çete için gözden çıkarmaz,
çıkaramaz.
Popüler ve hırçın tavırları ile tanınan Donald Trump ise ticari
zekası ile siyasi popülizmi harmanlayarak başkanlık iddiasını ilk
başlarda fazla kimsenin ihtimal dahi vermediği noktalara getirdi.
Amerikan halkının ve özellikle de Cumhuriyetçi Parti tabanının
korku ve endişelerini kendini zirveye taşıtabilecek kadar istismar
edebildi. Hepimizi kızdıracan bazı söylemleri seçilmesi halinde
hayata geçirebilecek, hatta uygulanabilecek politikalar
değil. Atalarımızın dediği gibi "taç giyen başa akıl
gelir." Donald Trump tarafından yönetilen ABD ne
milyonlarca müslüman vatandaşını sınırdışı edebilir ne de komşusu
Meksika ile sınırına yeni bir Çin Seddi örebilir. Trump'ın bu ve
benzer söylemlerinin hedeflerine ulaştığını parti delegelerinin
desteğini alarak adaylığı garantilemesine yorabiliriz.
İtalya'da medya patronluğundan siyasete atılan ve milleti ile
enteresan bir diyalog köprüsü kuran Silvio
Berlusconi'yi anımsatan Trump'ın başkan seçilmesi halinde
devleti şirket yönetircesine ele alacağı ve küresel muhataplarına
daha açık sözlü yaklaşacağı aşikar. Hollywood film yıldızlığı
sonrası geldiği Başkanlık makamında beklentilerin aksine komünizmi
çökerterek tarihin en başarılı devlet adamları listesine giren
Reagan gibi Trump da sürpriz yapabilir.
Sonuç olarak Trump ve Clinton arasındaki
tercihi biz değil Amerikalılar yapacak. Bize düşen her iki kampı da
iyi izleyip alternatiflere hazırlıklı olmaktır.