Cizre'de aranan provokatör bulundu
Abone olYazar Kurtuluş Tayiz, Cizre'deki olayların arkasında yabancı güçler olduğu iddiasını dile getiren PKK ve HDP'ye tepki gösterdi.
Akşam gazetesi yazarı Kurtuluş Tayiz, Cizre'deki
olaylarda asıl failin "karanlık" bir el değil, PKK ve HDP'ye bağlı
gençlik çeteleri olduğunu yazdı.
Günlerdir silahların susmadığı Cizre'de yaşananların arkasında dış güçlerin parmağı mı var? HDP'nin provokasyon iddiası doğru mu?
Çözüm sürecini konu alan yazılarıyla bilinen Kurtuluş Tayiz'e göre PKK'nın Güneydoğu'yu tek tipleştirme yaklaşımı sona erene kadar, bu tür şiddet olayları kaçınılmaz olarak yaşanacak.
8-8 Ekim olaylarında benzer sahnelerin yaşandığına dikkat çeken yazar, "İthal provokatöre ne hacet" başlıklı bugünkü yazısında Cizre üzerinden PKK'nın bölgede neyi amaçladığını anlatıyor:
PKK'NIN DÜŞMAN SIRALAMASI
"PKK ve HDP, bölgedeki muhafazakâr Kürtleri uzun bir süredir
hedefe koymuş durumda. Hüda-Par ve Hizbullah'a yakın Kürtler,
"öncelikli düşman" kategorisinde; bu çevreye karşı her türlü
şiddeti ve arındırma yöntemini meşru sayıyorlar. AK Parti'ye yakın
muhafazakârlar ise düşman sıralamasında Hüda-Par'dan sonra geliyor.
6-8 Ekim olayları sırasında öncelikli hedef Hüda-Par binaları
oldu, ikinci hedef ise AK Parti binaları. Üçüncü bir hedef ise
diğer Kürt partileri. Bu partiler PKK korkusundan seslerini
çıkaramadığı için şimdilik kısmen güvende. Ama siyasete
soyundukları gün PKK'nın hedefi olmaktan
kaçamayacaklardır.
İşin doğrusu şu ki; Kürt hareketinin (PKK'lı ve HDP'li aktörler)
Güneydoğu'da başka siyasi bir güce, yapıya, kimliğe yaşam hakkı
tanıması mümkün değil; kamuoyu baskısı ve mevcut siyasal sistemin
sağladığı koruma olmasa PKK, kendine muhalif gördüğü parti ve
vatandaşları çoktan bölgeden temizlemiş olurdu. Kürt hareketinin bu
anti-demokratik ve otoriter karakteri, Güneydoğu'da siyasi alanın
çoğulculaşmasına maalesef müsaade etmiyor.
PKK KENDİ MAKBUL VATANDAŞINI YARATMA
PEŞİNDE
Kürt siyasetinin toplum ve birey tasavvuru, vatandaş tanımı eski
devletten bile daha geri durumda; resmi örgüt ideolojisini tüm
Güneydoğu'ya benimsetmeye çalışıyorlar; benimsemeyenleri ise parça
parça -güçleri yeterse- bölgeden sürmeye niyetliler. PKK,
Güneydoğu'da kendi "makbul vatandaşını" yaratma peşinde; bir yandan
demokratik çözüm sürecini işletiyor, diğer yandan da Kürt siyasal
alanını hızla arındırmaya çalışıyor. Türkiye büyük barışını
sağladığında elbette bu tek tipçi, otoriter siyasi anlayışın sonu
gelecektir; ancak böyle diye PKK'nın bölgede geliştirdiği şiddete
göz yumulamaz; devlet olmanın ilk şartı vatandaşın can güvenliğini
ve siyasal özgürlüğünü sağlamaktır."