Cizre olayları Paris ve Sultanahmet saldırılarının ortak noktası
Abone olCizre olaylarının ardından yaşanan Paris ve Sultanahmet saldırılarının ortak noktası neydi ve arkasında kim vardı? İşte bu soruların cevabı...
İNTERNETHABER.COM- Tüm dünyayı ayağa
kaldıran Paris merkezli Charlie Hebdo saldırısının ardından,
İstanbul'un Sultanahmet semtinde yaşanan canlı bomba saldırısı ve
bir ayı aşkın bir süredir devam eden Cizre olayları, akıllarda 'Bu
saldırılar ortak mı ve saldırıların arkasında kim(ler) var'
sorusunu düşürüyor.
Paris, İstanbul, Cizre saldırılarına ilişkin aynı sorular
soruluyor: Saldırının arkasında kim vardı? Amaç neydi?
Niye yapıldı? Niye şimdi yapılıyor? Radikal yazarı;
akademisyen Fuat Keyman bugünkü yazısında bu sorulara yanıt
aradı.
Keyman, bu üç olayı analiz ettiği yazısında öncelikle olayların
gerçekleşme sırasına dikkat çekti. Yazar, Türkiye’nin isminin
özellikle Paris saldırısına ilişkin yapılan tartışmalarda olumsuz
olarak, daha fazla geçmeye başladığının altını çizdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, “Müslüman dünya üzerine büyük bir oyun
oynanıyor...Bu oyun, Türkiye üzerinden ve üzerine oynanıyor...DAİŞ
(IŞİD) bu oyunun bir parçası, bir aygıtı...İstanbul’da, Sultan
Ahmet Karakolu’na ve Dolmabahçe Sarayı’na yapılan saldırılarla,
Charlie Hebdo’ya yapılan saldırı ilişkili” sözlerinin çok önemli ve
endişe verici olduğunu vurgulayan Keyman, Cizre olaylarını ise
şöyle değerlendirdi:
"CİZRE'NİN ÜZERİDNEKİ KARA BULUTLAR..."
25 Aralık’tan bugüne: Cizre’nin üzerine 1990’ların kara bulutları
çöküyor. Her gün, Cizre halkı, silah sesleriyle, plakası olmayan
arabalarla, kavgalarla, ölen çocuklarla korku içinde.
ÖCALAN ARTIK DİNLENMİYOR MU?
Bir ayı aşkın süredir Cizre, kaynıyor, ölenlerin sayısı artıyor,
yaşları 12 ile 19 arasında altı çocuk öldürülüyor. Olaylar kontrol
altına alınamıyor. Kara bulutlar, korku, endişe, Cizre ‘ye çökmüş
gibi.
Hepimiz merak ediyoruz; Cizre’de ne oluyor? Çocukları kim
öldürüyor? Ne yapılmak isteniyor?
HDP heyeti Cizre’ye gidiyor, etkili bir isim olan Hatip Dicle,
olayların bitmesi için, Abdullah Öcalan’dan mesaj getiriyor. Aynı
gün, Cizre’de, bir çocuk daha öldürülüyor.
Öcalan artık dinlenmiyor mu? PKK içinden başka bir örgüt mü çıkıyor? Hrant Dink’in katliyle ilgili tutuklanan kişi, nasıl Cizre’ye emniyetin başına gönderiliyor?
Terör, provokasyon, bu tür soruları sever, bu tür sorulardan
beslenir.
İşte o yazıdan çarpıcı satırlar:
(...)
İstanbul, Türkiye, Suriye, IŞİD ekseninde yapılan tartışmaların
merkezine oturtuluyor. Cizre, Çözüm Süreci ve bu sürecin
bölgesel boyutu, Suriye ve Irak ile ilişkili. Kara bulutların,
sisin kararttığı ortamda kimler var, bilmiyoruz. Ama, şunu
biliyoruz: Türkiye’yi, Paris-İstanbul-Cizre hattında güçlü kılacak
olan, Çözüm Sürecini başarıya ulaştırmaktır;
başarı için gerekli siyasal, yasal, ekonomik, toplumsal ve idari
adımları atmaktır; ve, sürecin başından beri toplumun genelinde
yapılan, “Herkes için haklar, özgürlükler, ve demokrasi” çağrısını
yaşama geçirmektir. Bu bağlamda da, başta AK Parti hükümeti olmak
üzere, muhalefet partilerine, ve de, sivil topluma büyük sorumluluk
düşmektedir.
Türkiye, seçim sürecine girdi. HDP, % 10 anti-demokratik seçim
barajına rağmen, seçimlere, bağımsız adaylar yoluyla değil, siyasi
parti olarak girecek. Daha önceki yazılarımda vurguladığım gibi,
HDP, 7 Haziran 2015 seçimlerinin “kilit partisi”
olacak.
HDP’nin, barajı geçmesinin de, baraj altında kalmasının da,
milletvekili sayılarının ve meclis aritmetiğinin çok ötesinde,
kritik siyasi sonuçları olacaktır. HDP, nicel değil,
nitel boyutta, alacağı sonuç ne olursa olsun, seçimlerin kilit
partisi olmuştur.
Cizre, gerek Çözüm Süreci’nin, gerekse de, seçimlerin,
çok rahat ilerlemeyeceğinin göstergesi.
Paris-İstanbul-Cizre hattı, 2015’in, Türkiye için zor
yıl olacağını gösteriyor.
Türkiye, bu risklere doğru ve etkin yanıtı, “çözüm süreci ile
herkes için demokrasi ilişkisini güçlendirerek” verebilir.