Çirkin yazı, yanlış yöne sürüklüyor
Abone olPakize Suda, köşesini yazma çabasını anlattı. Suda yazılarını ilk önce elle yazıyor. Fakat Suda'nın yazısı çok çirkin olduğu için bazen büyük hatalar yapılabiliyor.
Pakize Suda, "Köşemi heyecanla açıyorum"
başlıklı yazısında köşesinde yaptığı hataları anlattı.
EKSİK olmasınlar, bazı okurlarım ‘Her seferinde merak ve heyecanla
açıyoruz sizin sayfayı’ diyorlar.
İnanmayacaksınız ben de merak ve heyecanla açıyorum. Ama benimkinin
nedeni başka. Benimki ‘Acaba yazının neresi kazaya kurban gitti?!’
merakı. Bütün kelimelerin doğru ve yerli yerinde olduğunu gördüğüm
ender günlerde şerefine parti veresim geliyor.
Aslında en belirgin huyumdur... ‘Hatalarımın müsebbibi olarak
birilerini tayin etmek ve sütten çıkmış ak kaşık olduğumu kendime
ve etrafa bir kez daha göstermek.’ Fakat yazı hususunda
yapamıyorum. Zira bu devirde hálá elle yazıyorum ve de üstüne
üstlük el yazım hiç de okunaklı değil. Kendim bile zor çözüyorum
zaman zaman. Bu durumda arkadaşlarım ne yapsın.
İşte en son cumartesi günü ‘Hiçbir erkeğin arkasını dönüp uyuduğuna
inanmıyorum’ cümlesinde (‘Aslında ‘Aşk’ Yazmamak Lazım’ başlıklı
yazı) ‘erkeğin’ sözcüğü ‘şeyin’ olarak çıktı. Hani harf sayısı uysa
razıyım... Anlayın el yazımın berbatlığını.
Ve ‘bir sözcük’ deyip geçmeyin. Yazının tamamını etkileyebiliyor.
Nitekim ‘erkek’ yerine ‘şey’ dedikten sonra söylediklerimin bir
anlamı kalmamış.
***
Şu daima birilerine suçu yükleme huyuma biraz daha değinmek
istiyorum. Beni daha yakından tanıyasınız diye...
Geçtiğimiz yaz bir davete katılacağım... Özene bezene giyindim
kuşandım kuaföre geldim. Fön çektirip oradan gideceğim davete...
Tepeden tırnağa beyazlara bürünmüşüm...
Başımda iki kişi, birinin elinde fırça, ötekinde makine,
çalışıyorlar. Sen de otur sakin sakin aynadan kendine bak, değil
mi? Ama hayır. Hem sigara içilecek, hem gazete dergi
karıştırılacak, hem çalan cep telefonuna bakmak için çantanın içi
deşilecek, hem de çay içilecek. Ve bunlar tek elle yapılacak. Zira,
elimin biri manikürcünün elinde. Tırnak da törpületiyorum yani bu
arada.
E, bu hengame arasında çayın üstüme dökülmesi normal değil midir?
Şimdi düşününce öyle tabii ama o anda asla benim bir suçum yok.
Kimin var peki?
Üç koltuk ötede oturmuş saçını yaptırmakta olan hanımefendinin!
Zira kuaföre girdiğimde tepeden tırnağa kadar süzmüştü beni. İşte
bu kadar basit!
Bilmem anlatabildim mi...
YAZI:Pakize SUDA