Çırılçıplak soyup eşyamızı aldılar!
Abone olİsrail askerlerinin yaptığı kanlı baskına şahit olan Sabah gazetesi muhabiri dönüş uçağında yaşadıkları felaketi şöyle özetledi;
İsrail Donanması'nın saldırısına uğrayan ve tutuklanan
368 Türk vatandaşı, dün Türkiye'ye gönderilmek üzere serbest
bırakıldı.
THY tarafından yollanan 3 uçakta saatlerce işlemlerin bitmesini
bekleyen vatandaşlarımız, bu süre zarfında ailelerine haber
verebilmek için çırpındı.
Gelişmeleri Sabah Gazetesi adına izlerken saldırıya uğrayan
gemideki diğer yolcularla birlikte tutuklanan muhabir Mediha Olgun
da operasyonun üzerinden 72 saat geçtikten sonra, diğer
tutuklularla birlikte Türkiye'ye gönderilmek üzere serbest
kaldı.
Olgun, yola çıkmak üzere uçağın içinde beklerken, THY
hosteslerinden birinin telefonundan gazetesine ulaşarak
yaşadıklarını anlattı. Sabah muhabirinin anlattıkları
felaketi gözler önüne serdi;
OYUNCAKLARI KIRDILAR
Olgun, gemideki sıcak saatleri şöyle anlattı: "Önce gemiyi didik
didik arayıp, çatışma sırasında kamaralara saklanan kadınlar dahil
herkesi otomatik silah tehdidiyle dışarı çıkardılar. O anda
üzerimizde giysi olarak ne varsa, fazladan sırtımıza hiçbirşey
almamıza izin vermeden hepimizi güvertede topladılar. Daha hava
aydınlanmamıştı ve korkunç bir soğuk vardı. Hepimiz güvertede
beklerken, saatlerce bütün gemiyi didik didik aradılar. Çantaların,
valizlerin tamamen ters çevrilip yerlere boşaltılarak arandığını,
tüm eşyaların çiğnendiğini gördük. Gazzeli çocuklara götürülen
oyuncak bebekleri, topları keserek içlerini boşalttılar. Tüm olan
biteni güverteden izliyorduk."
GÜVERTEDE TOPLADILAR
5 saate yakın süren bu aramanın ardından geminin hareket ettiğini
aktaran Mediha Olgun, "Bir yandan da üzerimizde askeri
helikopterler alçak uçuş yapıyordu. Helikopterlerin rüzgârıyla
yerlerimizde zor duruyorduk. Bu sırada soğuk içimize işledi. Bunu
özellikle yaptıklarının farkındaydık" dedi. Aşdod Limanı'na
ulaştıktan sonra teker teker gemiden indirildiklerini anlatan
Mediha Olgun, limanda nasıl arandıklarını ve elektronik eşyalarının
başına gelenleri şu ifadelerle aktardı: "Öncelikle
telefonlarımıza, fotoğraf makinelerimize ve dizüstü
bilgisayarlarımıza el koydular. Ardından teker teker kabinlere alıp
çırılçıplak soydular. Çoraplarımıza kadar aldılar, ayakkabılarımızı
kesip tabanlarını aradılar. Yedeklediğimiz bütün görüntü ve
materyalleri böylece buldular. Hepsine el koydular."
EŞYALARI GERİ VERMEDİLER
Arama faslının en az 10 defa daha farklı yer ve zamanlarda
tekrarlandığını söyleyen Olgun, her noktada teker teker
fotoğraflarının çekildiğini, farklı farklı kişi ve yetkili
tarafından ifadelerinin alındığını ve fişlendiklerini bildirdi. Her
aramada üzerlerindeki kimlik ve paraların eksildiğini söyleyen
Olgun, İsrailliler'in sigaralarını içtiğini, cüzdan ve paralarını
da iade edeceklerini söyleyerek aldıklarını aktardı. Muhabirimiz,
sadece pasaportunu kurtararak uçağa binmeyi başarabildiğini,
İsrailliler'in tüm elektronik ve kişisel eşyalarına el koyduklarını
ve geri vermediklerini ifade etti.
CEZAEVİNDE İKİ GECE
İsraillilerin limanda kendilerine 'sınır dışı edilmek
istiyorum' diye kağıt imzalatmaya çalıştıklarını da kaydeden
muhabirimiz, buna rağmen imza atan ya da atmayanlara bakılmaksızın
herkesin Per Şeva Cezaevi'ne gönderildiğini anlattı. İsrail ordusu
tarafından götürüldükleri hemen her yerde tutuklu başına en az 50
kişilik asker ve görevlinin düştüğünü, neredeyse tüm İsrail
donanmasının kendilerini gözettiğini de vurgulayan Olgun, "Per Şeva
cezaevinde o şartlar altında 2 gece geçirdik. Yemek ve su sıkıntısı
had safhadaydı. Ancak en kısa zamanda ülkeme döneceğimi, oğluma
yakın zamanda kavuşacağımı hissediyordum" diye konuştu.