Cip değil tiyatro istiyorum
Abone ol"Altın Portakal" ödüllü Lale Mansur, "Mesleğimi cip almak için değil, sadece tiyatro için yapıyorum" dedi.
Altın Portakal ödüllü tiyatro sanatçısı Lale Mansur'un son oyunu
"Olağanüstü Mucizeler" bir kadınla bir erkeğin arasındaki büyülü
aşkı ışık oyunlarıyla anlatıyor. İşte size son oyunu, özel hayatı,
ev hanımlığı yönüyle Lale Mansur'dan özel bir röportaj. - "Olağan
Mucizeler" oyununuz beklediğiniz ilgiyi görüyor mu? Seyircinin
"Olağan Mucizeler"e inanılmaz bir ilgisi var. Onlardan aldığımız bu
pozitif elektrik beni ve sahnedeki partnerim Kubilay Tunçer'i çok
mutlu ediyor. Oyunu Samsun, Antalya, Mersin, Çorum, Konya'daki
tiyatroseverlere sunacağız. "Olağan Mucizeler" den bahseder
misiniz? Oyun bir sihirbaz ve aşığı arasında geçiyor. O sihirbaz
daha sonra sevgilisini asistanı yapıyor. Onların arasındaki aşki
ilüzyonla ilgili bir oyun. Benim çok gurur duyduğum bir çalışma.
İllüzyon ilk defa dünyada bu şekilde bir tiyatro oyununun içinde
hem metafon hem de teknik olarak kullanıyor. -Açık Tiyatro ve
"Olağan Mucizeler"in hikayesi nasıl başladı? Perdeyi geçen sene 17
Nisan'da açtık. Nisan sonu deli bir zamanlamaydı. Tam İstanbul
Festivali bitiyor, tiyatro festivali başlıyor. Bütün tiyatrolar
kapılarını kapıtıp gitmişler ve biz öyle açıyoruz. Neyse yine de
iyiydi. Arkasından Edinburgh'a gittik. Çok şanslıydık, beğenildik.
-Sizce tiyatrolar krizde mi? Tiyatronun bittiğine kesinlikle
inanmıyorum. Biz "Olağan Mucizeler" de en iyisini yapmaya çalıştık.
Oyunu izleyip teşekkür eden çok oluyor. Uydurma şeyler yapmıyoruz.
-1992 yılında Altın Portakal Festivali'nde en iyi kadın oyuncu
ödülünü almanız nasıl oldu? 1992 yılında "Düş Gezginleri"yle Altın
Portakal'ı aldım. Zuhal Olcay gibi Devlet Konservatuarından
oyuncular arasından ben seçildim. Bu büyük bir başarıydı. -Türk
Sinemasının gidişatını beğeniyor musunuz? Çok değişik filmler
yapılıyor. Bir yanda "Eşkiya" gibi büyük bir prodüksiyon, bir yanda
"Masumiyet" gibi çok küçük bir bütçeyle çekilmiş bir şey. Bir yerde
küçük bütçelerle yapılan diğer tarafta yüksek bütçelerle çekilen
büyük prodüksiyonlar var. Bence bunlar bir çeşni. Bu ekonomik kriz
içinde kadarı bile mucize. -Formunuzu neye borçlusunuz? Yediklerime
dikkat ediyorum. Sebze, meyve, tavuk, balık yiyorum. Öğünlerimi
atlamamaya özen gösteriyorum. Saat 18:00'dan sonra yemiyorum. Yemek
ayırt eder misiniz? Asla! Çin, Fransız, İtalyan, tatlı, tuzlu hepsi
ilgi alanıma giriyor. Meksika mutfağı olağanüstü güzel. İçkilerin
hiç birini ayırt etmem. -Cildinizin bu kadar parlak ve pürüzsüz
olmasını nasıl sağlıyorsunuz? Ben çok su içiyorum. Fazla makyajdan
hoşlanmıyorum. Bir nemlendirici bitti. Onun dışında birşey
yapmıyorum. -Kilolarla aranınız nasıl? Şu anda 59 kiloyum Boyum
1:70. 3 kilo fazlalığım var. Küçük tabakta az miktarda ve yavaş
yemek yiyorum. Bu arada harika mantı yaparım. -Bu yoğunlukta eşini
Cem Mansur'la nasıl görüşüyorsunuz? Biz iki çatı altında yaşıyoruz.
Dün İngiltere'ye gitti. Çok sık görüştüğümüz zamanlar da oldu. O da
keyifli, bu da keyifli. Birbirimizi bunaltmıyoruz. -Aşkı bir ömür
boyu devam ettirebilmek için evlilik şart mı? Evli olsakda olmasak
da beraber yaşarız. Bir kere evlenmiş bulunduk. Ama şimdi
boşansakta başka birşey anlaşılır. -Alışverişle aranız nasıl? Ben
bir şeyi sevince alırım ve uzun süre giyerim. Çok değişik yerlerden
alışveriş yapıyorum. Bir ara antika dükkanlarındaki şeylere merak
sarmıştım.Sade kıyafetler hoşuma gidiyor. Çok şatafatlı, gürültülü
şeylerden hoşlanmıyorum. Kumaş, özgünlürk ve farkıl çizgiyi
yakalamak çok önemli. Dokunununca kumaşın yumuşaklığını hissetmem
lazım. -Tiyatro ile sinema arasındaki ince çizgiyi bize
belirleyebilir misiniz? Tiyatro gönül işi. Oyuncu için başka bir
şey düşünemiyorum. Sonuçta sinemada da "Ayı"yı oynatıyorlar. Ayı'da
aaa ne güzel oynamışım diyebiliyor. Ekranda rezil oluyorlar Neden
ekranlarda sizi göremiyoruz? Paparazzilerden çok uzaktayım. Bunun
hem avantaji hem de dezavantajı var. Sadece sanatımla ilgili iyi
bir şey yaptığımda ortaya çıkıyorum. Zırt pırt ortalıklarda
gezinmek hiç hoşuma gitmiyor. Bazen televolelere gözüm takılıyor,
insanlar en yakın arkadaşlarına (o da belki) açabileceği mahrem
şeylerini ekran karşısında rahatlıkla konuşuyorlar. Bana ateş
basıyor. Kendi kendilerini ekranda rezil ediyorlar. Noel Cover diye
bir yazarın şu sözüne hayranım: "Televizyon seyretmek için değil,
çıkıp görünmek içindir" diyor "Ve ortalama beyinler için yapılan
bir şeydir" diye ekliyor. Bu çok doğru. TEK KİŞİLİK OYUN CAZİP
GELMİYOR -Olağan Mucizeler'i kaç kere oynadınız? 100 defa ama hiç
sıkılmadım, büyük bir zevkle oynuyorum.Tiyatro bir oyuncu için
müthiş bir keyifli iş. Titizlikle seçtiğimi oyunları oynuyorum -Tek
kişilik bir oyunda oynamak ister misiniz? Tek kişilik oyun zorlama
birşey, Ferhan Şensoy'un "Ferhangi Şeyler" çok hoştu. Nadiren
sahnede tek kişi oynanması gerekir. Bana tek kişilik bir oyun cazip
gelmiyor. Üstelik izleyici içinde bu zor. Seyirciyi süreklemek zor.
-Kubilay Tunçer'in hayatınızdaki yerini öğrenebilir miyiz? Kubilay
benim ortağım. Dünya bakışımız çok yakın. Ne yapmak istediğimizi
çok iyi biliyoruz. Kısacası biz para kazanıp cip almak istemiyoruz.
Sadece tiyatro yapmak istiyoruz. Villamız falan olsaydı, bu uğurda
çoktan satmıştık. İyi ki yokmuş. Kesin gittiydi. Kaynak :
Tercüman