Cinsel kimlik ve değişim

Ülkemiz öylesine büyük bir transformasyon yaşıyor ki, gündemi bir gün takip etmemek sınıfta kalmak gibi diyebilirim. Aslında görünen şu ki; dünya her yaşanılan değişimden nasibini alacaktır.

Ayla ÖZYURT aylaozyurt@internethaber.com

Cinsel kimlik ve değişim

Ülkemiz öylesine büyük bir transformasyon yaşıyor ki, gündemi bir gün takip etmemek sınıfta kalmak gibi diyebilirim. Aslında görünen şu ki; dünya her yaşanılan değişimden nasibini alacaktır.

Her konuda ''ilelebet'' demek doğaya aykırıdır.

Yaşadığımız süreç içerisinde nelere tanık olacağımız, yaşanılan zamanla da paralel ilerliyor. Bugün ülkemizde ve dünyada bu değişimlere birebir tanık oluyorsak, bu olması gerektiğindendir, asla tesadüf değildir.

Ama aslolan geçmişte ve günümüzde, yaşadıklarımızı o günün şartlarına göre değerlendirebilmektir. Bunu başardığımızda bize kapılar tek tek açılır...

Gençliğe hitabe tartışılıyor. Diyanet tartışılıyor, Atatürk mütemadiyen masaya yatırılıyor, ''dini bir nesil yetiştirmek'' tartışılıyor vs. vs. yarın/öbür gün, İstiklal marşı devreye girecek ve böyle devam edecek...

Bu değişim rüzgarlarına şöyle karşıdan baktığımda, aslında çok da panik olmamak gerektiğini ve yeni dünya düzeninde , geçmişten günümüze artık ezber bozmanın zamanı geldiğini görüyorum. İnanın bu değişimler bir başka ''x'' parti iktidarda olsa da yaşanacaktı.

Tüm bu gelişmelerin ardında yatan gerçek, insanın özgürleşmesi belki de !

Sakın, yasak kelimesini günah keçisi kıvamına getirip, ''hey, bağımsızlığımız kısıtlanıyor, düşüncelerimize pranga vuruluyor '' triplerine hiç girmeyelim...

Tam aksine!

Asıl özgürlük, kişinin davranışlarında/düşüncelerinde hür olması değil mi ?

Gençliğe hitabeden örnek verecek olursak; ''varlığım Türk varlığına emanet olsun'' diyen/demesi gereken kişinin, samimiyetine ne kadar güvenebilirsiniz ? Bunu söylemek istemiyorsa ve zorlanıyorsa...

Sözün özü; herkesin birbirine saygı gösterdiği, etnik toplumların savaşa ve teröre değil, kültürel bir bağa dönüştüğü bir dünya bizim beklentimiz.

Sanırım bu bağlamda; global insan olabilmek, global düşünebilmek en büyük başarı.

Ben tam global insan olmanın/global düşünmenin öğretildiği ders kitapları olsun diye düşünürken, Habertürk' ten Balçiçek İlter' in ''okullarda cinsellik dersi lazım'' yazısına değineceğim az biraz.

Balçiçek; ''benim bir önerim var; okullarda cinsel eğitim zorunlu olsun diyor.''

Diğer taraftan, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, evlilik öncesi eğitim projesi başlatıyor. Ha bu arada, bakanlık gelin-kaynana sorununa da çözüm önerecek(!)

Balçiçek'in önerisi, aslında ülkemiz için tam da kilit noktası. Cinsellik ve kendini tanıma birçok sorunu ortadan kaldıracaktır. Avrupa' da okullarda cinsellik dersi var ve çocuklar çok ufak yaşlarda anne/babaya gerek kalmadan bu eğitimi alıyorlar. Alıyorlar ve kendi bedenlerini, biyolojik yapılarını öğreniyorlar. Bunun neticesinde, çok ufak yaşlardan itibaren, kadına cinsel bir meta olarak değil, karşıt bir cins olarak bakıyorlar. Evlerde cinsellik rahatça konuşuluyor ve bu ayıp ya da günah olarak kanıksanmıyor. İşte çocuklar bu eğitimi çok ufak yaşlarda aldıklarında, ilerde kadın/erkek arasında ülkemizde yaşanan şiddet/cinayet/istismar olayları da en aza indirgenecektir görüşündeyim.

Gelelim yine Aile Bakanlığının projesine; evlilik öncesi belediyelere başvuran gençlere bir form ile evlilik öncesi eğitim almak isteyip/istemedikleri sorulacak. İsteyenlere iletişim, sağlık ve evlilikte sorun çözme gibi konularda bir günlük ders verilecek. Boşanma nedenleri belirlenerek örneğin, kaynana/gelin sorununun nasıl çözülebileceği anlatılacak. Ayrıca, aile bütçesi kaynak yönetimi, akrabaların evlilik ilişkisine etkileri ele alınacak. Bu eğitimler gençlerin hayatlarında farkındalık yaratacak. Uygulama Nisan ayında başlayacak.

Aile bakanlığının bu çözüme yönelik projelerini ve hayata geçirmelerini takdir ediyorum. Ama, günlük çözüm önerilerinden ziyade, kökten çözüme odaklanmalarını daha doğru buluyorum.

Nedir bu kökten çözüm ?

İşte!

Balçiçeğin önerisi kökten çözümün başlangıç noktası olabilir. Okullarda verilecek cinsel eğitim, aslında en büyük proje olmalıdır. Ha ! Bu dersleri kim verecektir, bu da yetkililerin çözümü dahilinde olsun ama böyle evlilik öncesi verilecek, bir günlük dersler, yok gelin/kaynana sorunu, yok aile bütçesi... Lütfen yapmayın ! Günümüzde evlilikler öylesine hızlı bir değişimin içerisine girmiştir ki, bu tür tek günlük dersler vs. kimler bundan yararlanacaktır tasavvur edemiyorum.

Artık kadının ve erkeğin birbirine hükmettiği, iki tarafında ''işine geliyorsa'' diye çekip gittiği, boşanmaların kolaylaştığı, egoizmin her iki tarafı da esir aldığı bir çağda yaşıyoruz.

Siz hala gelin/kaynana sorunundan bahsediyorsunuz.

Bugün günümüzde, değişen kadın/erkek modelleri tartışılıyor, modern zamanın cinsiyetleri yok ettiği tartışılıyor, değişen zamanda kadın ve erkeğin bu role ayak uydurması gerekliliği tartışılıyor.

Aile bakanlığının bu modern zamanın yaptığı deformasyonları görmeden, ilişkileri çok gerilerden izlediğini düşünüyorum.