Çin'in Afrika planı 1 milyon sınırına dayandılar
Abone olÇin, ucuz hammaddenin kolay bulunduğu, üretimden çok tüketime dayalı sistemin var olduğu Afrika kıtasındaki varlığını hızla arttırıyor
Dünya ekonomisinin etkin küresel güçlerinden biri olan
Çin, ucuz hammaddenin kolayca bulunduğu, üretimden çok tüketime
dayalı sistemin hüküm sürdüğü Afrika kıtasındaki varlığını her
geçen gün biraz daha arttırıyor.
Çin-Afrika ticaret ve yatırım ilişkilerinin kökeni ise ilk temasların gerçekleştiği 1950'li yıllara dayanıyor. Afrika ülkelerinde yaşayan Çin vatandaşlarının sayısı ise bazı kaynaklara göre 1 milyon sınırına dayanmış durumda.
Geçtiğimiz günlerde Güney Afrika'nın başkenti Johannesburg'da
gerçekleştirilen Çin-Afrika İşbirliği Forumu, gözleri yeniden
Çin'in Afrika politikalarına çevirdi.
Sahip olduğu ucuz iş gücü sayesinde dünyadaki üretim ve tüketim
dengesini değiştiren Çin, son yıllarda yatırımda benimsediği "dışa
açılım politikasını" Afrika kıtasında etkin bir şekilde hayata
geçiriyor.
Çin, ucuz işgücü, hammadde bolluğu, hali hazırda ortaya
çıkarılmamış ve işletilememiş kaynakların çokluğu ve büyük bir
pazara sahip olması dolayısıyla Afrika'ya hem yatırım yapıyor hem
de destek veriyor.
Bazı uzmanlara göre Çin, özellikle Afrika ülkelerinden petrol gibi
enerji ve hammadde ihtiyacını karşılamanın yanı sıra kara kıtanın
pazarlarında ürünlerini satmak ve Afrika'nın Birleşmiş Milletler
Güvenlik Konseyi'ndeki gücünden yararlanmak istiyor.
Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi (TASAM) Afrika Enstitüsü
Başkan Yardımcısı Murat Bilhan, AA muhabirine yaptığı açıklamada
Çin'in Afrika'daki varlığının ve hakimiyetinin son yıllarda
önlenemez bir hızla arttığını söyledi.
Afrika'nın inşa sürecinde olduğunu belirten Bilhan, Türk iş
adamları için bölgede yatırım fırsatları bulunduğunu ifade etti.
Bilhan kıtada, inşaat, alt ve üst yapı gibi alanlarda hızla
gelişmeler yaşandığına dikkat çekerek, Çin'in bu fırsatları çok
erken fark ettiğini vurguladı.
FRANSA ESKİ SÖMÜRGESİNDEN VAZGEÇMİYOR
Öte yandan Çin her fırsatta Afrika'ya yatırımlarını
"kazan-kazan" anlayışıyla yaptığının altını çizse de kara kıtadaki
ekonomik hakimiyetinin daha da güçlenmesi, Batılı ülkeleri de yeni
politikalar belirlemeye sevk ediyor.
Çin'in, Afrika'nın petrol gibi yeraltı kaynaklarına gösterdiği
ilgi, kıta ülkelerine yaptığı yardımlar, verdiği krediler, başta
ABD ve Fransa olmak üzere diğer Batılı ülkelerin planlarını da
etkiliyor.
Örneğin Fransa Başbakanı Manuel Valls, birkaç ay önce, bölgenin
"büyük ağabeyi" konumundaki Senegal'in Devlet Başkanı Macky Sall
ile Paris'te bir araya geldi.
Taraflar görüşmede, Senegal'de "2016 Çin-Afrika-Fransa Zirvesi"
düzenlenmesi kararı aldı.
NEDEN SENEGAL?
Fransa'nın bu adımı, yıllarca sömürdüğü kara kıtadaki gücünü
kaybetmeye razı olmayacağının göstergesi ancak aynı zamanda
Senegal'in Batı Afrika'daki etkinliğini de gözler önüne seriyor.
Bölgenin oyun kurucularından Fransa, Batı Afrika'daki gücünü
kaybetmemek için Çin ve Senegal ile aynı safta yer almaya
çalışıyor.
Afrika'daki nadir huzurlu ülkelerden biri olması, Senegal'e hem
Batı'da hem de bulunduğu coğrafyada farklı bir görev atfedilmesine
sebep oluyor.
Çok sayıda uluslararası toplantıya evsahipliği yapan Senegal,
başkent Dakar'daki uluslararası limanıyla da Afrika'daki ticaret
trafiğinde öne çıkıyor.
BATI AFRİKA'NIN BÜYÜK AĞABEYİ ROLÜ
Senegal son bir yılda bölgede yaşanan siyasi gelişmelerdeki
tutumuyla Afrika kıtasında ne denli etkin bir aktör olduğunu da
gösterdi.
Senegal Devlet Başkanı Sall, Burkina Faso'da Devlet Başkanlığı
Muhafız Alayı'nın ekim ayında gerçekleştirdiği askeri darbenin
ardından arabuluculuk görevi üstlenerek uluslararası siyaset
sahnesinde gündeme geldi.
Sall, Gine Bissau'da da Devlet Başkanı ile Başbakan arasındaki
siyasi krizin darbeyle sonuçlanmaması için yoğun mesai harcadı.
Ayrıca Senegal, Batı Afrika Ülkeleri Ekonomik Topluluğu (CEDEAO)
Başkanlığının yanı sıra Uluslararası Fransızca Konuşan Ülkeler
Topluluğu (Frankofon), İslam İşbirliği Teşkilatı ve Afrika Birliği
ile Birleşmiş Milletler geçici üyeliğiyle de dikkat çekiyor.
ÇİN HEDEFİNE YAVAŞ YAVAŞ İLERLİYOR
Çin-Afrika ticaret ve yatırım ilişkilerinin kökeni ise ilk
temasların gerçekleştiği 1950'li yıllara dayanıyor. 1970-1975
yılları arasında inşa edilen Tanzanya-Zambiya demiryoluna Çin'in
katkı vermesiyle yakınlaşan ilişkiler, 2006 yılında 48 Afrika
ülkesinin siyasi liderlerinin katılımı ile düzenlenen Çin-Afrika
Forumu ile daha görünür hale geldi.
Çin İhracat-İthalat Bankası (Çin Eximbank) 2006 yılında,
yatırımcılara Afrika kıtasına yapacakları yatırımlar için
milyarlarca dolar kredi verdi. Afrika çıkarmasına tüm hızıyla devam
eden Çin, Mayıs 2007'de Şangay Afrika Gelişme Bankası'nın yıllık
toplantısına ev sahipliği yaparak burada da yeni borç ve yatırım
anlaşmaları imzaladı.
Afrika'daki Çin yatırımlarının ilerleyişi, Güney Afrika'daki lider
bankalardan birisinin hisselerinin yüzde 20'sinin satın alınmasıyla
sürdü.
Sudan ve Angola'dan petrol, Zambiya'dan bakır, Gabon'dan mangan,
Kongo'dan kereste ithal eden Çin, yatırımlarının yanı sıra birçok
ülkeyle karşılıklı vergi muafiyeti anlaşması da imzaladı.
AFRİKA'DAKİ ÇİNLİ SAYISI 1 MİLYONA YAKLAŞTI
Afrika ülkelerinde yaşayan Çin vatandaşlarının sayısı ise bazı
kaynaklara göre 1 milyon sınırına dayanmış durumda.
Bugün neredeyse 48 Afrika ülkesinde Çinli iş adamları, ticaret,
imalat, kaynak geliştirme, ulaştırma, tarım ve tarımsal ürün işleme
gibi pek çok pazarda bulunuyor. Afrika'yı ekonomik açıdan yakın
takibe alan Çin, siyasette de bu ilgiyi Afrika'dan esirgemiyor.
Afrika'yla ilişkilerini 2006'dan bu yana giderek arttıran Çin
yönetimi, kıtaya yönelik üst düzey ziyaretlerini sıklaştırdı.
Johannesburg'daki zirve ve Senegal'de yapılması planlanan zirve,
Çin'in Afrika'daki stratejisini yıllar içinde adım adım uygulamaya
koyduğu görüşünü desteklemesi yanı sıra Pekin'in bu nüfuzunu
gelecekte daha da etkin hale getirmeyi planladığının da
habercisidir.
AFRİKA İNSANININ YAŞAM MÜCADELESİ GÜÇLEŞİYOR
Öte yandan Çin'in Afrika'daki nüfusunun artması sadece büyük
güçleri değil, Afrikalı küçük esnafı bile tedirgin ediyor.
Çinlilerin işlettiği madenlerde düşük ücretlerle çalıştırılan
siyahi işçilerin varlığı da basında sık sık gündeme geliyor.
Pazar açısından değerlendirildiğinde ise Çin'in kalitesiz hammadde
ve düşük işgücü kullanarak ürünleri ucuza mal etmesi ve düşük
fiyatlarla satışa sunması, Afrika'daki pazar rekabetini olumsuz
etkiliyor.
Bu "haksız rekabet", sanayileşmenin olmadığı, mütevazi
tezgahlarında veya atölyelerinde ürettikleri el emeği ürünleri
satarak hayatta kalmaya çalışan Afrikalıları tedirgin ediyor.
Batılıların kullandığı ve ikinci el eşyaların satıldığı pazarlarda
artık daha çok Çin malları göze çarparken, Afrika ülkelerindeki Çin
mahallelerinin sayısı da her geçen gün artıyor.