Çin'de gelir dağılımı ABD'den bozuk

Abone ol

Zenginle fakir arasındaki fark, Çin'in hızlı büyümesinin çoğu zaman gözlerden sakladığı bir zaafa işaret ediyor.

Çin ekonomisinin son otuz yılda sergilediği yüksek büyüme oranları, artan refahın daha mutlu, daha müreffeh ve daha adilane bir toplum yaratacağı yönünde, pek de sorgulanmayan varsayımlarla karşılandı.

Tabi ki bu varsayımlar, bu süreçte bazılarının diğerlerinden daha hızlı zenginleşeceği yönünde örtük bir kabulü de beraberinde getiriyordu.

Ancak zaman içinde büyümenin meyvelerini tüm toplum kesimlerinin toplayacağı düşünülüyordu.

Yükselen orta sınıf, yüksek düzeylerde tasarruf ve düşük bireysel borçlanma düzeyi Çin'in yeni refahının göz kamaştırıcı kanıtları olarak sunulageldi.

Ancak bu başlıkların gerisinde, ekonomik büyümenin bazı kişiler için muazzam servetler yaratırken, zenginle fakir arasındaki farkı daha da büyüttüğüne ilişkin yadsınamaz kanıtlar var.

Zenginle fakir arasındaki bu fark, Çin'in hızlı büyümesinin çoğu zaman gözlerden sakladığı bir zaafa işaret ediyor.

Ancak bu ne Çin'e özgü bir şey ne de Çin liderliğine...

Hızlı birikim ve yoksulluk

Çin'in komünist bir partinin kanatları altında sergilediği hızlı büyümenin en dikkat çeken çelişkilerinden biri şahsi servetin birikme hızı.

Devlet işletmelerinin özelleştirilmesi, kırsal alanların sanayinin ihtiyaçları uyarınca istimlaki ve konut sektöründe patlama kişisel servet birikimi için muazzam olanaklar yarattı.

Credit Suisse'in 2010 yılı Küresel Zenginlik Raporu'na göre, Çin'de kişi başına mal varlığının ortalaması 17 bin 126, ortancası ise 6 bin 327 dolar.

Bu istatistik yaratılan zenginliğin adil dağılmadığına işaret ediyor.

Bu manzara bir diğer çelişkinin daha altını çiziyor.

Hiç kuşkusuz yükselen orta sınıfın bir çok üyesi, devlet işletmelerinin özelleştirilmesinden yararlandı.

Ancak, artık bu hizmetlerin karşılığını kendi kesesinden ödemek durumunda kalan geniş halk kesimleri, bunun bedelini ödeyen taraf oldu.

Gelir dağılımında adaletsizlik

Son verilere göre, Çin'in Gini katsayısı 2010 yılında 0.47'e ulaştı.

Gini katsayısı gelir dağılımında adaleti ölçmede kullanılan uluslararası referanslardan biri.

Sıfırla bir arasındaki bu katsayı sıfıra ne kadar yakınsa gelir dağılımı o kadar adil.

Çin'in katsayısı, bu ülkedeki gelir dağılımının ABD'den daha adaletsiz olduğuna işaret ediyor.

Çin'in katsayısı 2000'li yıllarda 0.4 düzeyini aştı; bunun önemi 0.4'ün tehlikeli düzeyde eşitsizliğe ilişkin bir uyarı olarak görülmesi.

Kır ve kent arasında uçurum

Bütün ülkeye ilişkin istatistiklerin arkasında, kır ile kent arasındaki yçurumun daha da büyümesi var.

Otuz yıllık hızlı büyümeye rağmen Çin hala kırsal ağırlıklı bir ekonomiye sahip.

Çin halkının yarısı hala köylerde yaşıyor.

2010 yılında kırsal kesimde kişi başına harcanabilir gelir yıllık 898 dolar oldu.

Bu kent halkının gelirinin üöte birinden de az bir rakam.

Kentle kır arasındaki bu gelir farkı 1978'den bu yana artan oranlarda büyüdü.

Çözüm arayışları

Çin yönetimi dünyanın ikinci büyük ekonomisinde büylesi eşitsizliklerin ne kadar yıkıcı etkileri olabileceğinin farkında.

Yönetim kırsal kesimde yaşayan 40 milyon kişiyi fakirlik sınırı üzerine taşımak istiyor.

2004 yılından bu yana, göçmen işçilerin asgari ücretleri artırılmaya çalışıldı.

Vergi indirimleri ve diğer hukuksal düzenlemelerle kırsal kesimin gelirleri yükseltildi.

Yönetim emek yoğun ve düşük katma değerli sanayileri de kırsal kesimlere taşımaya çalışıyor.

Bu tür reformlar zaman zaman planlı ekonomiye veya arz yanlı yönetim olarak nitelendiriliyor.

Ancak bu adımlar Çin'de ekonomik büyümenin getirisinin toplumun en yoksuş kesimlerine ulaşmadığının yönetimce kabulü anlamına geliyor.

Günün Önemli Haberleri