Cinayette yuh dedirten gelişme!
Abone olMünevver cinayetindeki bu gelişme bir kez daha 'Nasıl bir ülkede yaşıyoruz?' dedirtti. Kimbilir böyle daha kaç hata yapıldı...
Münevver Karabulut'a öldürüldükten sonra otopsi yapıldı.
Kızın üzerinde sperm izi bulundu. Aylardır o spermin sahibi arandı.
Binbir komplo teorisi üretildi. Ama gerçek en az bu cinayet kadar
vahimdi: O spermler Münevver'e adli tıpta aynı masada otopsisi
yapılan başka bir ölüden bulaştı.
İstanbul'da hunharca öldürülen Münevver Karabulut cinayeti, her
geçen gün daha karmaşık bir hale geliyor. Katil zanlısı hala
aranıyor. Genç kızın iç çamaşırında bulunan sperm izine yönelik
Adli Tıp raporu 1 aydır bekleniyor. Bu gecikmeye ilişkin ortaya
atılan iddia ise akılalmaz türden: 'Sperm izi, aynı masada
otopsisi yapılmış başka bir kişiye ait.'
HİÇBİRİNE UYMADI
3 Mart 2009 günü vahşice öldürülen Münevver'in cesedi üzerinde
yapılan otopside, boyun, yanak ve göğüs kısmında tükürük salgısı,
iç çamaşırında sperm izi bulunmuştu. Hazırlanan rapor doğrultusunda
firari zanlı Cem G.'nin babası, arkadaşları, Münevver'in kardeşi ve
yakın çevresinden oluşan toplam 10 kişiden kan ile sperm örnekleri
alındı. Numuneler DNA testine tabi tutuldu. Geçen ay, 4 kişinin DNA
sonucu açıklandı. Örnekler hiçbirine uymadı. Geri kalan 6 kişinin
sonuçları ise 1 aydır bekleniyor.
AYNI YERDE OTOPSİ YAPILAN ERKEĞE AİT
Kan örneklerinin sonucunu bekleyen Savcılık ve
Emniyet aradan 1 ay geçmesine rağmen sonucu alamadı.
İddialara göre, 'kalem ucu' büyüklüğündeki sperm izi, 10
kişiden hiçbirine uymamıştı. Bunun üzerine Adli Tıp
görevlileri, hata yapmamak için kendi arşivlerini taradı. Ve
iddiaya göre, sperm örneği bir cesede ait çıktı. Yani cinayette
ikinci bir kişinin olduğu iddialarını güçlendiren sperm, daha önce
aynı yerde otopsisi yapılan bir erkeğe aitti.
SAVCI EK RAPOR İSTEDİ
Ceset üzerindeki spermin başka bir cesede ait olduğunun
anlaşılmasının ardından Adli Tıp Kurumu'nda büyük bir sessizlik
hakim. İlk 4 kişinin tahlillerinin 1 haftada çıkmasına rağmen, 6
kişinin sonuçlarının 1 aydır hazırlanmamasının da görevlileri büyük
sıkıntıya soktuğu öne sürüldü. Soruşturmayı yürüten İstanbul
Cumhuriyet Savcısı Faruk Erşen Yılmaz'ın, Adli Tıp Kurumu'ndan ek
bir rapor istediği öğrenildi. Yılmaz'ın Adli Tıp'a
arşivlerin taranması için talimat verdiği ileri
sürülüyor.