Çiller telgrafı DP kongresini karıştırdı
Abone olDemokrat Parti'de gerilimli kongre.. Tansu Çiller'in geri döneceği yönündeki haberler parti yöneticilerini gerdi.
Tansu Çiller taraftarları ile karşı taraftakiler
arasında arbede yaşandı. Bazı delegeler arasında ''Tansu Çiller'in
kongreye gönderdiği telgrafın okunmadığı'' gerekçesiyle tartışma
çıktı. Tartışmanın arbedeye dönüşmesinin ardından olay bir süre
sonra yatıştırıldı. Kongrede hiçbir telgrafın okunmadığı
belirtildi.
KILIÇDAROĞLU'NA DA ÇATTI
Demokrat Parti (DP) Genel Başkanı Hüsamettin
Cindoruk, ''Biz kimseden medet
ummayız. Bir Gandhi beklemeyiz, Gandhi'ye ihtiyacımız yok. Biz
halkın partisiyiz, halkın oylarına ihtiyacımız var''
dedi.
Cindoruk, Ahmet Taner Kışlalı Spor
Salonunda düzenlenen DP 7. Olağanüstü Büyük Kongresinde yaptığı
konuşmada, bunun teknik bir kongre olduğunu, hukuka saygıları ve
bağlılıklarından dolayı bu kongreyi gerçekleştirdiklerini
söyledi.
Bugün Hakkari Şemdinli'de düzenlenen terörist saldırıdan duyduğu
üzüntüyü dile getiren Cindoruk, bu
nedenle siyasi bir konuşma yapmayacağını ifade etti. Türkiye'nin
milli ve manevi değerlerine saygılı ve sorumlu bir muhalefet
anlayışına sahip bulunduklarını vurgulayan Cindoruk, hükümetin ise ''toplumun tüm
kesimleriyle kavgalı olduğunu'' öne sürdü. Yargıdaki gelişmelere de
değinen Cindoruk, sözlerini şöyle
sürdürdü:
''Türkiye'de hukuk devleti işlesin, mahkemeler mahkemelere
düşmesin, savcı savcıyı hapishaneye kaldırmasın, bugüne kadar
gerçekleşmemiş şekilde cezaevinde mahkeme salonları kurulmasın,
Yassıada Mahkemelerinde gördüğümüz zulmü kimseye yapmaya hakkımız
yok. Gelin o acı hatıraları kaldıralım, o zulmü yapanlara, o
hukuksuzluğa neden olanlara lanet olsun, ama oradan ders çıkarmak
da bize ders olsun.''
Cindoruk, böyle bir hukuk anlayışı
yerleştiğinde devletin bağlı olduğu kurallara saygılı bir parti
olarak hükümetin yanında yer alacaklarını söyledi.
Demokrat Parti'nin giderek güçlendiğini ifade eden Cindoruk, ''Biz kimseden medet ummayız. Bir
Gandhi beklemeyiz, Gandhi'ye ihtiyacımız yok. Biz halkın
partisiyiz, halkın oylarına ihtiyacımız var'' diye konuştu.
''GÖZLERİ KÖR, KULAKLARI SAĞIR''
Partiye aralarında 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın oğlu Ahmet Özal
ve eski İstanbul Ticaret Odası Başkanlarından Mehmet Yıldırım ile
pek çok akademisyenin de bulunduğu katılımların olduğunu anlatan
Cindoruk, yeni partilileri
yönetimde değerlendirmeyi planladıklarını kaydetti.
Cindoruk, Demokrat Parti'nin sadece
AK Parti'nin değil CHP'nin de alternatifi olduğunu ifade ederek,
''Hiçbir partiyle birleşmeye niyetimiz yok. Birleşen değil
birleştiren parti olacağız'' dedi.
Türkiye'yi Yaşar Kemal'in dediği gibi bir ''çiçek bahçesine''
benzettiğini söyleyen Cindoruk, her
çiçeği ayrı dermek gerektiğine işaret etti. Cindoruk, ''Kan döken siyasi parti, kan döken
siyasetçi olmaz. Kan dökenleri ne kadar söylersen onların gözleri
kör, kulakları sağır, imanları kapalıdır'' diye konuştu.
60 YILIN HESABI
Hükümetin dış politikasını da eleştiren Cindoruk, Türkiye'nin Orta Doğu'ya çakılıp
kalan, dünya siyasetiyle irtibatını zayıflatan bir hale geldiğini
savundu.
İktidarın Türkiye'de sanki her şey 2002 yılından sonra yapılmış
gibi bir izlenim uyandırmaya çalıştığını öne süren Cindoruk, dün 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel
ile konuştuğunu ve kendisinin Kasım veya Aralık ayında yapılacak
kongreye katılacağını ve konuşma yapacağını bildirdi. Demirel'in
"60 yılın hesabını vereceğim, 60 yılın hesabını soracağım" dediğini
aktaran Cindoruk, "Sayın
Cumhurbaşkanı, rakiplerini öveceği yerde övecek, döveceği yerde
dövecek'' ifadesini kullandı.
Siyasi Partiler Kanunu'nun demokratik bir yapısı olmadığını ve
kanunun tamamen kaldırılması gerektiği savunan Cindoruk, seçim barajının da aşağı
indirilmesini önerdi. Cindoruk,
''Seçim barajı gibi bir sıkıntımız yok. Yüzde 10 barajından
korkmuyoruz. Ancak bundan kaynaklanan temsil eksikliğini ürkerek
izliyoruz'' diye konuştu.
Kongreye kadar parti için elinden geleni yapacağını ifade eden
Cindoruk, ancak kongrenin alacağı
kararlara da saygılı olacağını vurguladı. Cindoruk, Demokrat Parti'nin bir aile olduğunu,
bu ailenin içindekileri de kendi çocukları gibi gördüğünü
söyledi.