Karikatürist Özden Öğrük'ün, Gırgır Dergisi'nde çizmiş olduğu 'Çılgın Bediş' karakterinin maceraları 1996'dan itibaren ekranlara taşındı. Yonca Evcimik, Çiçek Dilligil, Selahattin Taşdöğen, Cenk Torun, Ayten Uncuoğlu, Haldun Boysan ve Sinan Bengier gibi isimlerin rol aldığı gençlik dizisi büyük ilgi gördü, reyting rekorları kırdı.Dört sezon süren dizi, ilerleyen dönemlerde başlayacak olan Koçum Benim, Lise Defteri, Kampüsistan ve Kavak Yelleri gibi gençlik yapımlarının da önünü açtı. Hemen hemen her karakterin ayrı birer fenomen olduğu dizide 'Banu'yu canlandıran Sonay Aydın Habertürk'e konuştu. Oyunculuk serüveniniz nasıl başladı? Oyunculuğa daha ortaokuldayken, okul tiyatrosunda başladım. Çocukluğumdan beri tek hayalim oyuncu olmaktı. Kocaeli Bölge Tiyatrosu'nda devam ettim. İTÜ'de konservatuvar bölümünü kazanınca İstanbul'a geldim. Yasemin Yalçın Tiyatrosu'nda, Yılmaz Erdoğan'ın yazdığı ve oynadığı 'Kadınlık Bizde Kalsın' oyunuyla sahnelere adım attım.'Çılgın Bediş' dizisine nasıl dahil oldunuz? Bir gün bağlı olduğum ajanstan telefon geldi. Çok güzel bir rol için benimle görüşmek istediklerini söylediler. Gittiğimde Gırgır Dergisi'ndeki 'Çılgın Bediş'in 'Banu' karekterini aradıklarını ve haftaya ekibin ajansa gelip beni görmek istediklerini ifade ettiler. Ajansa gittiğimde tuvalete girip annemin dolabından aldığım bol elbiselerini giydim. Kaşlarımı indirip, saçlarımı ikiye ayırıp bağladım. Bacaklarımı çarpıtıp odaya girdim. Bütün yapım ekibinden yönetmenine kadar hepsi gelmişti. Bir dakika boyunca herkes bana baktı. Kimse bisey söylemiyordu. En sonunda 'Banu' gibi 'eeeggg' dediğimi hatırlıyorum. Yönetmen Turgut Yasalar, "Biri beni lütfen cimciklesin, bu kız karikatürden mi fırlamış gelmiş!" dedi ve böylece televizyonda da harika bir karakterle yerimi almış oldum. 'Banu' müthiş bir karakterdi ve oyunculuğumu göstermek adına da değerli bir roldü.O dönem dizinin bu kadar fenomenleşeceğini tahmin ediyor muydunuz? 'Çılgın Bediş' ilk defa karikatürden alınma, sıra dışı bir yapım olduğu için kısa sürede çok sevilebileceğini düşünüyorduk. O dönem yılın en iyi dizisi ödülünü aldık. 'Banu' karakteri dizide gerçekten çok sevilen, popüler bir karakterdi. İlk başlarda çok fazla konuşmayan 'Banu', çok fazla sevilince rolüm bir anda fazlasıyla genişletildi. Neredeyse haftanın 7 günü herkesten fazla sete gider olmuştum. (Gülüyor)O dönemki şöhretiniz nasıldı? Yoğunluktan gelen başka teklifleri kabul edemiyordum. O dönemlerde internet şimdiki kadar yaygın değildi. Eminim ki şu andaki imkanlar olsaydı, çok daha farklı şeyler olurdu. Herkes tarafından sevilmek ve tanınmak harika bir duyguydu. Ancak diziye yaz dönemi için ara vermişken, bu kadar başarılı bir dizinin bazı tarafların anlaşmazlığı sayesinde aniden bitmesi, ekibi şoke etti. Hepimiz yeni sezon başladığında kendimizi işsiz bulduk.Sonra ne yaptınız? Yapımcımız Ayhan Aybek tarafından 'Kızım Osman' adlı dizisi için başrol teklifi aldım. Böylece 'Osman' olarak ekranlara tekrar geri döndüm. Fakat pek şanslı değildik. 2001'deki ekonomik kriz nedeniyle bütün diziler bir yıl boyunca durduruldu ve biz de krizden nasibimizi aldık. Bu arada kriz dönemi bitsin diye beklerken "Dilekçe" adlı tiyatro oyununda yer aldım ama kriz dönemi bitmek bilmiyordu.Krizden sonra mı İngiltere maceranız başladı? Bu süreci daha iyi bir şekilde değerlendirmek için İngiltere'ye eğitim amaçlı gittim. İlk önce dil eğitimi aldım ve arkasından hemen Bilgi Tekonolojileri bölümünde eğitimimi tamamladım. Bu arada dönmek için hazırlandığımda hayatımın beyaz atlı prensi olan ilk eşimle tanıştım. Kendisi İngiltere'nin köklü bir ailesinin oğlu ve çok başarılı bir iş adamıydı. Türkiye'ye çok dönmek istesem de, eşime olan sevgim benim İngiltere'ye yerleşmeme sebep oldu. Eşimin bana verdiği destek sayesinde eğitimime devam ettim. Oxford Üniversitesi'nde İşletme Yönetimini de bitirdim. Üniversitelerde drama bölümünde eğitim vermeye başladım.Sonrasında... Daha sonra Londra Olay Gazetesi'nde köşe yazarlığı yaptım. Her hafta Leicester Square'de bir oyun seyredip, oyun hakkındaki düşüncelerimi köşemde yazıyordum. Bu biraz da olsa sahneye çıkamadığım dönemde beni mutlu ediyordu. Bir müddet sonra eşimin işi dolayısıyla Katar'a taşındık ve ben de bir okulda yönetici olarak çalışmaya başladım. Her şey çok güzeldi, ta ki eşimi kalp krizi nedeniyle kaybedene kadar. İngiltere'de yapmam gereken bir sürü şey olmasına rağmen bir müddet her şeyi bırakıp hemen Türkiye'ye döndüm. Benim için çok zor bir süreçti. Küçücük kızımla artık hayatta başbaşa kalmıştık. Büyük bir depresyon geçiriyordum.Depresyonu nasıl atlattınız? Doktorum her seferinde, hayatın bir dengesi olduğunu söyledi. Ölmenin de doğmak kadar normal olduğunu ve bu olaydan bahsederken güzel günleri düşünmemi beynime kazıdı.İkinci evliliğiniz bu zorlu günlerin ardından mı geldi? Evet. En büyük desteği şimdiki eşim (Allan Crowford Gibson) verdi.Nasıl tanıştınız? İngiltere'den ortak bir arkadaşımız beni bir arkadaşıyla tanıştırmak istediğini ve birbirimize çok iyi geleceğimizi söyledi. İnternet üzerinden tanıştık. İki ay boyunca her gün konuştuk, dertleştik artık arkadaşlığımızın boyutu değişmeye başlamıştı ve eşim bir gün "Artık karşılıklı bir kahve içmenin vakti geldi" diyerek Türkiye'ye ziyaretime geldi. Gittikten üç ay sonra ben de İngiltere'ye yeni bir aşkla tekrar dönüş yaptım. Allan harika bir eş ve iyi bir baba. Hayat ikinci kez karşıma harika bir insan çıkardığı için, her zaman şükür ediyorum.Kendisi ne iş yapıyor? İş adamı. İngiltere'de hayat nasıl? Havası dışında çok güzel ve düzenli. Güzel bir aile yaşantım var. Türkiye'yi her zaman çok özlüyorum ama artık 23 yıldır İngiltere'de yaşıyorum ve Türkiye'ye geldiğimde artık kendimi yabancı gibi hissediyorum. (Gülüyor) Hiçbir şey bıraktığım gibi değil. Şartlar çok değişmiş. Şu anda çoğu oyuncu arkadaşımın yurt dışına yerleşmeye çalıştığını görüyorum.Türkiye'ye dönmek gibi bir niyetiniz var mı? Eşim Türkiye'yi çok seviyor birkaç yıla kadar artık dönüşümlü olarak iki ülkede de yaşamak istiyoruz. Bana devamlı soruyorlar, 'İngiltere'de yaşam daha mı güzel, nasıl?' diye. Hep şu cevabı veriyorum; şartlarınız uygun olduktan sonra hayat her yerde cennet. (Gülüyor) Buradaki düzene alışmış ve çok güzel bir hayatım olmasına rağmen; Yeniden sahnede olmayı, Eminönü'nde balık ekmek yemeyi, Taksim de bir tur atmayı, deniz kenarında bir yürüyüş yapmayı, fasıla gidip bağıra bağıra şarkı söylemeyi çok özlüyorum.Peki ya kızınız ne yapıyor? Birkaç seneye kızımın (Talya) üniversiteye başlamasını bekliyorum. Oyuncu olmasını ister misiniz? Bana bu soru çok soruluyor. Güzel bir kız ve ekranlara çok yakışacağını düşünüyorum. Hayat bu belli mi olur belki bir gün aynı projede yer alırız. Ama tabii ki bunun kararını ileride kendi verecek. Her zaman oyuncu olmak isteyenlere hep aynı şeyi söylüyorum. Oyunculuk yeteneğin yanı sıra, çok da şans gerektiren bir dal. O yüzden altın bileziğiniz olan başka bir meslek edinin, sonra oyunculukta şansınızı denemek isterseniz yine eğitim alabilirsiniz.'Çılgın Bediş' dizisindeki rol arkadaşlarınızla görüşüyor musunuz? Whatsapp grubumuzdan ara sıra haberleşiyoruz. Zoom üzerinden görüştüğümüz de oluyor. Şöyle bir geçmişe baktığımda 'Bediş' zamanında çok güzel günlerimiz, anılarımız birikmiş. O zamanki şartlarda kışın ortasında -1 derecede ormanda donarak çektiğimiz hayal sahneleri ve bir karavana 10 kişi sığdığımız günleri bilirim. Şu andaki oyuncular çok şanslı gerçekten.Yakın zamanda rol arkadaşınız Kaya Olgar hayatını kaybetti... Güzel şeylerin yanı sıra, üzücü haberler de alıyoruz. Erken yaşta ölümü zamanın ne kadar kıymetli olduğunu ve çok çabuk geçtiğini bir kez daha hatırlattı. Ercüment Balak, Ayten Erman ablamız "Mefaretimiz" ve bunun gibi değerli oyuncuların aramızdan ayrıldığını görmek gerçekten çok üzücü.Çok değişmişsiniz... Evet, burun ameliyatı yaptırdıktan sonra görünüşüm biraz değişti. Buna bir de saç rengi eklenince bayağı bir değişmiş olmalıyım ki gelen tepkilerden ve basında çıkan haberlerden anlamak çok da zor olmuyor. Şu anda devamlı 'Banu'nun 1001 çeşit değişimi diye çıkan haberler beni çok güldürüyor. Görüntüm değişse de, içindeki yetenek hala yerinde duruyor.Ekranlara yeniden dönmek istiyor musunuz? 'Banu' karakteriyle o kadar sevilmişim ki insanlar bugün bile dün gibi hatırlayıp hala çok güzel şeyler yazıyorlar. İnşallah birkaç yıla yeni görünüşümle ve değişik karakterlerle yeniden ekranlarda olmayı çok istiyorum.