Ekonomide,
Siyasette,
Eğitimde,
İstihbaratta,
Kültürel entegrasyonda,
Sosyal yaşamda,
Aile hayatında,
Kısaca her alanda ABD vardı.
ABD hem dost ve müttefikti. Hem de düşman. Hem demokratik dünyay
la yol yürümemizi istedi hem de demokrasimizin tahrip edilmesinin
önünü açtı, göz yumdu. Türkiye, kendine özgü bir siyaset haritası
çizmeye kalksa, karşısında ABD'yi buldu.
Geçmiş dönemlerdeki iktidarlar ses yükseltti; ama hiç biri
sesini duyuramadı. Sayın Erdoğan’dan bu ilişkiye çok
daha güçlü başkaldırılar gelince, sorunlar daha da
derinleşti. Neredeyse ABD'yle sorun yaşamadığımız hiçbir alan
yoktur.
Suriye'den Yunanistan’a, Libya'dan Karabağ’a,
Ukrayna-Rusya Savaşı'ndan Körfez'le ilişkilere kadar her
alanda Türkiye, ABD'yle karşı karşıya. Artık iki ülkenin
çıkarları örtüşmüyor.
Küresel güç ABD öyle bir noktaya geldi ki, terör örgütü PKK'yla el
ele. Bunun yanı sıra YPG'ye para ve silah vererek Türkiye'ye
karşı ordu kurmasını destekledi. Bu terör yapısı açık açık
Türkiye'ye saldırdı.
Pazar günü, Meclis'in açıldığı gün Başkent Ankara’da
İçişleri Bakanlı ğı'na yapılan bombalı terör saldırısı bunun son
örneğiydi. Daha önce İstanbul’da İstiklal Caddesin de ve
Mersin’de benzer saldırılar oldu.
Peki bu saldırılara nasıl bir anlam yüklemeliyiz ?