Cihaner'den terörle mücadele sorunu
Abone olEski Cumhuriyet Başsavcısı İlhan Cihaner, terörle mücadele üzerine değerlendirmelerde bulundu.
Eski Cumhuriyet Başsavcısı İlhan
Cihaner, "Hukuk, devletin güvenliğini, devletin faydalarını öne
alan bir hukuk iken, şimdi dar alanda hükümeti önceleyen hatta
giderek belli bir cemaati önceleyen bir hukuk pratiğine dönüşmüş
durumda" dedi.
İlhan Cihaner, Ankara Cumhuriyet Savcısı Doğan Öz'ün, öldürülüşünün
33. yıl dönümü dolayısıyla düzenlenen "İleri Demokrasi Kıskacında
Türkiye" konulu panele katıldı. İstanbul Barosu Orhan Apaydın
Konferans Salonu'nda düzenlenen panele Cihaner'in yanı sıra Avukat
Ayhan Erdoğan, Yazar Aydemir Güler, Gazeteci/Yazar Merdan Yanardağ
ile birlikte yaklaşık 200 davetli katıldı.
Panele konuşmacı olarak katılan Cihaner, "Doğan Öz'ün anısı
önünde saygı ile eğiliyorum. Doğan Öz daha çok kontrgerilla ile
ilgili başbakanlığa yazdığı rapor ile biliniyor ama onun yanında
kompradorlarla mücadelesini, aydın olarak yaptığı faaliyetleri
gözardı etmemek lazım. 20 yıllık dostların gözaltına
alınan dostlarına geçmiş olsun demekten korktuğu ve korkunun çok
egemen olduğu bir iklimde salonu dolduran siz cesur yüreklere hoş
geldiniz diyorum" diye konuştu.
Cihaner, konuşmasını gazeteci Ahmet Şık'ın yazım aşamasında iken
polis tarafından toplatılan kitabı ile sürdürdü. Cihaner, "Her
şeyden önce ülkemiz her alanda bence neoliberal bir saldırı
altında. Hukukun, ceza hukukunun en son yayınlanmamış bir kitabın
bırakın toplatılması imha edildiği bir dönemde, bence bu tarz
ayrıntılara girmenin hiç önemi yok. Daha çok soyutlama yapmamız
lazım. Tartışmamız gereken bir şey var, insanı insan yapan her ne
var ise ona saldırıyorlar" dedi.
Cihaner, "Terörle mücadele üzerinde durmak istiyorum. Yaşadığımız
bu süreçte bu alanın son derece belirsiz, nerede ise yok edildiği
bir uygulamanın pratiğe geçirildiğini görüyoruz. Bu anlamda da
temiz bir geçmişimiz yoktur. Bu, öteden beri Türk hukuk sisteminin
sıkıntılı olduğu bir alandır. Bunun zirveye ulaştığını görüyoruz"
diye konuştu.
"Cezalandırılabilmek için çok net tanılar olması gerek" diyen
Cihaner, sözlerini şöyle sürdürdü: "Bugün suç olarak tanımlanmamış
bir fiilden dolayı yarın suçlanmanız artık sıradan bir hale gelmiş
gibi olacak. Kitap yazmak bir suç olarak görülebiliyor. Doktorun
hastası ile ilgili bir mütalaası suçların en ağırı olarak
değerlendirilebilir bir hale gelmiştir. Buna da hoş geldin orta çağ
dememiz gerekir. Delilden suçluya gidilmesi gerekirken, önce
insanlar suçlu ilan ediliyor, sonra o suçluluğu bağlamında onun
yaptığı her şey terör suçu olarak tespit edildiği bir noktaya
gelmiş bulunmaktayız. Parantez içinde söylüyorum, eğer siz terörist
olarak ilan edildi iseniz artık sizin yaptığınız her eylem terör
eylemi ve bunların delillendirilmesine bile gerek yok. Eğer hiçbir
delile ulaşılamadı ise daha büyük bir tehlikedir."
Eski Cumhuriyet Başsavcısı İlhan Cihaner, "Ülkemizde şuanda
terörle mücadele adı altında gerçek bir terör yürütülmesi ve
buradan henüz bizim hukukumuzda çok tartışılmayan düşman ceza
hukuku uygulamasına geçtiğimiz görülüyor. Düşman ceza
hukukun en önemli ayırt edici özelliği düşman ilan ettiği yada
mücadele edilmesi gerektiği yönünde karar vardığı kişiyi hakları
olan ceza hukuku anlamında belirli güvenceler sağlayan kişiler
olarak değil de imha edilmesi gereken kişiler olarak belirliyor
olması. Yani düşman ceza hukukunda artık teşebbüs ile tamamlanmış
suç arasında fark yoktur. Suçu övmekle suçu işlemek arasında fark
yoktur" şeklinde konuştu.
Cihaner, "Hukuk, devletin güvenliğini devletin faydalarını öne alan
bir hukuk iken şimdi dar alanda hükümeti önceleyen hatta giderek
belli bir cemaati önceleyen bir hukuk pratiğine dönüşmüş durumda.
Asıl büyük resim içerisinde çok sorun yarattığını düşünmüyor asıl
amaçlanan ve varılmak istenen hedef Danıştay'ın verdiği yürütmeyi
iptal kararları" dedi.
Yaşanan süreci 12 Eylül'ün devamı olarak nitelendiren Cihaner,
"Doğan Öz'ü katledenlerin bugün ülkemizin başındaki belayı
da organize eden aynı kişiler olduğunu düşünüyorum. Çünkü
yaşadığımız süreçte ne Türkiye'yi 12 Eylül'e getiren olaylardan
herhangi birisi açıklığa kavuşturuldu, ne faili meçhullerle ilgili
insanları tatmin edecek bir soruşturma yaşandı. Anlaşılıyor ki
yaşadığımız süreç aslında 12 Eylül'ün davamı ve tam tersi mantıksal
uzantılarla en uç düzeyde vardırıldığı bir süreç" diye
konuştu.
Panele katılan Avukat Ayhan Erdoğan ise "Ahmet Şık'ın kitabının
kopyasına ilişkin silme operasyonu sürüyor. Şu an bürosunda Şık'ın
kitabına ilişkin arama yapılan avukat Fikret İlkiz'e sabır
diliyorum. Müvekkiline ilişkin delillerin bürosundan alınma
çabasını düşünemiyorum. Müvekkilini nasıl savunacak? Ne diyecek?
Hakikaten zor bir durum" diye konuştu.
Erdoğan, "Bu kitabın bir örneği bende yok. Baro'ya öneriyorum. Kim
temin ederse bu kitabın örneğini tüm avukatlara mail atsın hep
beraber bu suçu işleyelim. Kitabın imhaya ilişkin kararında bu
kitap kimde bulunursa savcılığa teslim edilsin, yoksa örgüte yardım
yataklıktan suçlanacağı belirtiliyor. Bu kitaba tüm avukatlara mail
yoluyla ulaştıralım. Üçer lira beşer lira Ahmet Şık'a telif hakkı
verelim. Bu suçu hep birlikte işleyelim ve savcılığa bildirelim.
Buna dur dememiz lazım" dedi.