Çiftlik hayatı astım ve alerjiden koruyor
Abone olÇiftlik hayatının alerjiden koruduğu, bunun çok sayıda yapılan araştırmalar sonucu edinilmiş bir bilgi olduğu belirtildi.<br/>İstanbul Tıp F...
Çiftlik hayatının alerjiden koruduğu, bunun çok sayıda yapılan
araştırmalar sonucu edinilmiş bir bilgi olduğu belirtildi.
İstanbul Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim
Dalı, Çocuk Alerjisi Bilim Dalı Öğretim Üyesi, Çocuk Alerji ve
Astım Akademisi Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Prof.Dr. Nermin Güler,
büyükbaş hayvanların bulunduğu çiftliklerde yaşayan çocukların
astım ve alerjiden korunduğunu söyledi.
Çocuk Alerji ve Astım Akademisi Derneği tarafından düzenlenen 9.
Ulusal Çocuk Alerji ve Astım Kongresi Kuzey Kıbrıs Türk
Cumhuriyeti’nde (KKTC) yapıldı. Kongrede konuşan İstanbul Tıp
Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı, Çocuk
Alerjisi Bilim Dalı Öğretim Üyesi, Çocuk Alerji ve Astım Akademisi
Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Prof.Dr. Nermin Güler, küçük
çocuklarda, özellikle besinlere bağlı anafilaksinin beklenenden çok
fazla arttığını, bunun nedeninin her ne kadar çeşitlilik gösterse
de, sıklığının yaşa göre değiştiğini belirtti.
Anafilaksi’nin besin, ilaç veya arı zehri gibi alerjiye neden
olabilen maddelerin (alerjenlerin) vücuda girmesini takiben bir kaç
dakika veya saat içinde aniden ortaya çıkabilen çok ciddi bir
hastalık olduğunu belirten Güler, şöyle konuştu: “Anafilaksinin en
önemli belirtileri, deride yaygın döküntü, kaşıntı, kızarıklık;
dilde ve dudaklarda şişlik, nefes almada zorluk, bulantı, kusma ve
kan basıncında ani düşme (hipotansiyon) olarak sıralanabilir.
Anafilaksi, tanı ve tedavide geç kalındığında öldürücü olabilir. Bu
belirtileri gösteren hasta veya yakınları zaman kaybetmeden bir
sağlık kuruluşuna başvurmalıdır. Ancak, ilaçlar ve gıdaların
anafilaksiye en sık yol açan ajanlar olduğu söylenebilir.
İlaçlardan da en sık ağrı kesicilerin ve antibiyotiklerin
anafilaksiye sebep olduğu bilinmektedir. Bunlar dışında önemli bir
anafilaksi nedeni de arı ve diğer böcek sokmalarıdır. Ölümcül
olabilen, ciddi, tüm vücudu etkileyen bir alerjik reaksiyondur ve
hemen tanı konarak tedavisinin yapılması gerekir. Bu özellikleri
ile ’tıbbi aciller’ grubunda yer alır. Eğer klinik olarak tanınması
gecikirse ve gerekli dikkat gösterilmezse kalp-damar ve solunum
sistemi yetmezliğinden ölüm gerçekleşebilir. Doktorların çoğu,
meslek hayatlarının bir noktasında bu en korkutucu tıbbi acil
durumla karşılaşırlar.”
ANAFİLAKSİ ÇOCUKLARDA BESİNLERE BAĞLI NEDENLERLE GELİŞEBİLİYOR
Anafilaksi sıklığının gittikçe arttığını kaydeden Güler, şöyle
konuştu: “Yanlış tanılar, yetersiz bildirimler ve yanlış klinik
kodlamalar nedeni ile değişik toplumlarda farklı sonuç elde
edilmektedir. Elimizde bulunan bilgilere baktığımızda ömür boyu
görülme hızı yüzde 0,5 ile 3 arasındadır. Sıklık artışının
nedenleri bilinmemektedir. Küçük çocuklarda, özellikle besinlere
bağlı anafilaksinin beklenenden çok fazla artmakta olduğu
görülmüştür. Bu arada maalesef ölümcül anafilaksi vakalarının da
artmakta olduğuna inanılmaktadır. Çocuklarda en sık neden
genellikle besinler iken, erişkinlerde daha çok ilaçlar sorumlu
olmaktadır. Hangi gıdanın en sık anafilaksi nedeni olduğu daha çok
bölgeye göre değişmektedir, tüketilen gıdalar farklı
olabilmektedir. Böcek ısırıkları içinde ülkemizdeki en önemli
etkenler bal arıları ve eşek arılarıdır. Böcek ısırıkları ile
gelişen sistemik alerjik reaksiyonların sıklığı çocuklarda yüzde 1
civarındadır ve bu tip anafilaksiler çok erken başlangıç
gösterirler.”
KÖY HAYATI BİR ÜMİT IŞIĞI OLABİLİR
Büyükbaş hayvanların bulunduğu çiftliklerde yaşayan çocukların
astım ve alerjiden korunduğunu belirten Prof.Dr. Nermin Güler,
sözlerine şöyle devam etti:
“Çiftlik hayatı alerjiden koruyor. Bu çok sayıda yapılan
araştırmalar sonucu edinilmiş bir bilgidir. Bütün araştırmalar da
çiftliklerin koruyucu etkisinden bahsediliyor. Hiçbir araştırma
hayır korumuyor dememiştir. Ama bu çiftliklerde büyükbaş hayvan
yoksa koruyucu etki pek yok. Büyükbaş hayvanların olduğu
çiftliklerde onların dışkılarında çıkan o mikroplar çocukların
vücutlarına adeta bir antrenman verir ve o zayıf mikroplar insanı
hasta edici mikrop değildir ama milyonlarca mikrobun içinde vücut
savaşmayı öğrenir ve bağışıklık sistemi alerji yerine doğal ortamla
savaşacak bir statü geliştirir ve gelecekteki astımlar alerjiler
çiftliklerde büyüyen çocuklarda çok daha az buna gayret etmemiz
lazım. Çocuklarımızın yaz tatillerinde ayakları toprağa basacak
çiftlik hayvanlarının olduğu yerlere götürülecek. Yeni bir hayat
böyle kurulacak yavaş yavaş. Kaybetmekte olduğumuz bazı şeyleri
yeniden kazanmaya gayret edeceğiz. Demek ki köy hayatı bir ümit
ışığı olabilir.”
ANTİBİYOTİKLER ANAFİLAKSİYİ TETİKLİYOR
Güler, ilaçlar içinde anafilaksiyi en sık tetikleyenlerin
antibiyotikler olduğunu belirterek şunları söyledi: "Bunları ağrı
kesici ateş düşürücü ilaçlar takip etmektedir. İlaca bağlı
anafilaksinin tanısı için ayrıntılı hikaye almak ve ilacın tam
olarak ne zaman verildiğini, reaksiyonun ne zaman çıktığını,
hastanın daha önce aldığı ilaçları ve tedaviye cevabını tespit
etmek çok önemlidir. Anestezi sırasında anafilaksi riski
4.000-25.000’de 1 arasında değişmektedir. Ölüm riskinin yüzde 4
civarında olduğu ileri sürülmektedir. Anestezi sırasında hasta ilk
bulguları hissedemediği için genellikle ilk bulgular ağır
hipotansiyon ya da akciğer ventilasyonunda güçlük şeklinde ortaya
çıkar. Bu arada, ameliyat sırasında genellikle çok sayıda ilaç
kullanıldığı için tanı çok zor olmaktadır. Anafilaksi bazen sadece
egzersizle tetiklenebilir. Birçok hastada belirtilerin gelişmesi
bazı besinlerin alınması ile gelmektedir. En sıklıkla, buğday,
midye, domates, fıstık ve mısır saptanmaktadır, ancak herhangi bir
besin de bunu yapabilir. Egzersizden 4-6 saat önce bu tip bir besin
alınması söz konusudur. Alerji bilim dalındaki ilerlemeler ve
bulunan yeni tanı testleri sayesinde nedeni bilinmeyen anafilaksi
vakaları gittikçe azalmaktadır.”
(İHA)