Cicişlere kondomlu taciz!
Galerinin tamamı için tıklayınız72. Koğuş filmi, kariyerinizde nasıl bir dönemi yansıtıyor?
Yeni doğum yapmış bir annenin her üç saatte bir göğsüne süt dolar.
Öyle bir noktaya gelir ki eğer o sütü akıtmazsa göğüsleri çok acır,
patlayacak noktaya gelir ve sonunda emzirir, sütü akıtır ve
rahatlar. Aynen böyle bir duyguydu. Artık çok dolmuştum; dışarıya
akıtmam gereken bir şeyler vardı.
Bugün herkes size aynı soruyu soruyor; neden sinemaya dört yıl ara
verdiğinizi.
Canım istemedi. Özel hayatımı daha yoğun yaşamak istedim.
Dört yıl aradan sonra bu filmle sinemaya dönme nedeniniz neydi?
Yavuz (Bingöl) ve Kerem (Alışık) ile olan kişisel ilişkimizin
etkisi çok oldu. Özellikle de senaryoyu yazan Ayfer Tunç’un kalemi
beni çok etkiledi. Romanda kadınlar koğuşu yok; senaryoda
yaratılıyor. Orhan Kemal’in de eğer bu devirde yazıyor olsaydı,
böyle bir kadınlar koğuşu yazacağını düşünüyorum. Fatma
karakterinden etkilendim. şimdi hızımı aldım. Önümüzdeki yıllar
için hazırlanan bir iki hikâye var ama artık bu tarz hikâyelerde
oynamayacağım. Tamamen ya komedi olacak ya da romantik komedi;
kısacası gırgır şamata olacak bundan sonra. Artık sanat filmlerinde
oynamam.
Neden?
Çünkü artık eğlenmek istiyorum. Ben sinemada yapacağım her türlü
şeyi yaptım. Hatta sinemaya yapacağım fedakârlığı da yaptım. Yeter!
Başka bir döneme geçmek istiyorum.
Hep oyunculukta çok doğal bir yeteneğiniz olduğundan bahsedildi.
Siz nasıl görüyorsunuz oyunculuğunuzu?
Benim oyunculuğum aslında tamamen karşımdaki kişiye, kişilere
bağlı. Eğer bir yerde iyi bir oyun çıkardıysam, onun Allah vergisi
olduğunu kabul ediyorum ve her zaman da bununla çok gurur
duyuyorum, hatta çok şımarıyorum. Ama benim oyuna, o karaktere
hazırlanmam için karşımdakinin üstündeki kostümü, makyajı, tavrı,
duruşu çok önemli. Ben asla bir role aylar önceden hazırlanmam,
hazırlanamam. Benim oyunum ‘motor!’ dendiği anda başlar.