Çiçek'ten Rehn'e yanıt
Abone olHükümet Sözcüsü Cemil Çiçek, Avrupa Komisyonu'nun Genişlemeden Sorumlu Üyesi Olli Rehn'in Türkiye'deki ifade özgürlüğü ilgili eleştirilerine cevap verdi.
Adalet Bakanı ve Hükümet Sözcüsü Cemil Çiçek, Avrupa
Komisyonu'nun Genişlemeden Sorumlu Üyesi Olli Rehn'in Türkiye'deki
ifade özgürlüğü ilgili eleştirileri konusunda, ''3-4 aylık
uygulamadan sonra fırtına koparmanın çok fazla bir anlamı yoktur''
dedi. Çiçek, Bakanlar Kurulu toplantısıyla ilgili açıklamalarının
ardından basın mensuplarının sorularını yanıtladı. Bir gazetecinin
''Kat Mülkiyeti Kanun Tasarısı'na kaçak yapıyı engellemek için
düzenleme konuldu mu?'' sorusuna Çiçek, ''Bu konu bu kanunla
alakalı değildir. Yapılan düzenlemeler tamamıyla usulüne uygun
olarak yapılmış katlarla, inşaatlarla alakalıdır. Sizin dediğiniz
konu imar mevzuatında düzenleniyor'' yanıtını verdi. Çiçek, bir
başka gazetecinin ''Başbakan Erdoğan'ın Hakkari-Şemdinli gezisinden
sonra üst kimlik konusunda bir tartışma başladı. Hükümetin anayasal
vatandaşlık tanımı nedir'' sorusunu ise şöyle yanıtladı: ''Dün
Sayın Başbakan bu konu ile ilgili parti grubunda konuştu, daha
önceki konuşmaları da var. Bu konuşmalar gayet açıktır. Ama
insanlar bu konuşmalardan farklı şeyler anlıyorsa, veya kendileri
bu konuda mutabık değilse değişik nitelemeler yapılabilir. Bu
konuşma açıktır, nettir, arı ve duru bir Türkçe ile de yapıldığı
için anlaşılmasında da hiçbir zorluk yoktur.'' Çiçek, Avrupa
Komisyonu'nun Genişlemeden Sorumlu Üyesi Olli Rehn'in
''Türkiye'deki ifade özgürlüğü ihlallerinin bir alışkanlık haline
geldiği'' yönündeki değerlendirmesine ilişkin soru üzerine şunları
söyledi: ''AB süreci içerisinde bu tür beyanlara sık sık
rastlayacağız. Bunun dozu şöyle olur, böyle olur bilemem. Sert
midir, yumuşak mıdır zaman zaman göreceğiz. Siz de bize
soracaksınız. Şunu açıkça ifade edeyim: Bizim yaptığımız
düzenlemeler, 1 Haziran'dan itibaren yürürlüğe giren düzenlemelerin
hiçbirisi tek başına bize mahsus değildir. İster Ceza Kanunu, ister
Ceza Muhakemeleri Usul Kanunu'nda yer alan hükümler mutlak surette
AB ülkelerinin en az birinde, ikisinde, beşinde var olan
düzenlemelerdir. Dolayısıyla işin düzenlemesi açısından herhangi
bir değişiklik yoktur. Bütün mesele bunların uygulamadaki
yansımaları AB ile ilgili değerlendirmelerin zannediyorum ki önemli
bir bölümü yasayla değil uygulamayla alakalı. Bu noktada biraz
insaflı düşünmek ve davranmak lazım gelir. Bu yasa 1 Haziran'da
yürürlüğe girdi. 35 günlük adli tatil de hesaba katıldığında 1
Haziran'dan sonraki davalarla ilgili oluşmuş olan içtihat söz
konusu olamaz. Çünkü, bu uygulamaların nihai neticesi ancak hükmün
kesinleşmesi ile mümkün olacaktır, ortaya çıkacaktır. Buradaki en
önemli makam da Yargıtay'dır. Dolayısıyla bahse konu maddeler Sayın
Olli Rehn'in söylediği hususlar bir kısım maddelerde bir şey
hakaret sınırı içinde mi kalıyor, eleştiri hududu içinde mi
kalıyor, bu ince ayarı yapacak olan ilk derece mahkemeleridir.
Bunlara karşı da yargının ortaya koyacağı tavırdır, buradaki
kriterlerdir. Bu noktada 3-4 aylık uygulamadan sonra fırtına
koparmanın çok fazla bir anlamı yoktur. Bu uygulamaları hep beraber
görmüş olmamız lazım gelir. İnsanların üslubuna karışmak benim
haddim de değil ama hakaret etmeden de bu ülkede herkes, insanlar
fikirlerini söyleyebilir. Böyle bir alışkanlığı da kazanmamız
lazım. Hakaret etmeden fikir açıklanıyorsa, düşünce açıklanıyorsa
bu zaten suç değil.'' Cemil Çiçek, Ombudsmanlık ile ilgili
düzenlemede vatandaşın idare ile ilgili her türlü konuda başvuru
yapıp yapmayacağına ilişkin soruya da şu yanıtı verdi: ''Bu kurum
ilk defa Türkiye'de uygulanıyor değil. Avrupa'da uygulanan ve
faydası da görülen bir kurum. Bu kurumdan beklenen faydanın
sağlanması evvela bu bilincin yerleşmesine bağlıdır. İkincisi
idarenin bu kurumun tavsiye niteliğindeki kararlarına vereceği
önemle bağlantılıdır. Yani idare, bu kurumun ortaya koyduğu
çözümleri ne kadar çok benimserse, ne kadar çok olumlu bakarsa bu
kurum da fonksiyonel hale gelir. Bu taktirde hem yargının hem de
idarenin yükü azalmış olur.'' Çiçek, başka bir soru üzerine de kamu
denetçiliği kurumunun tüm Türkiye çapında bir baş denetçi ve 10
tane denetçiden oluşacağını söyledi.