Çiçek'ten Kılıçdaroğlu'na veryansın!
Abone olCemil Çiçek, cumhurbaşkanı seçimindeki 367 tartışmalarıyla ilgili Kılıçdaroğlu'nu soru yağmuruna tuttu
Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek, 2007 yılındaki 27 Nisan e-muhtırası ve cumhurbaşkanı seçimindeki 367 tartışmalarıyla ilgili Kılıçdaroğlu'na veryansın etti.
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek, 2007 yılındaki 27 Nisan e-muhtırası ve cumhurbaşkanı seçimindeki 367 tartışmalarına ilişkin olarak, ''Bu, demokratik bir görüntü değildi, Demokrasiyle bağdaşır bir yanı yoktu. Hukuka uygun bir yanı yoktu'' dedi.
"TÜRKİYE'NİN FİYAKASI BOZULDU"
Bakan Çiçek, Olay TV'de yayınlanan ''Mercek Altında'' programına katıldı. 2007'deki Cumhurbaşkanlığı seçim sürecinde yaşananlara ve 367 tartışmalarına ilişkin medyaya yansıyan iddialara ilişkin bir soru üzerine Çiçek, o dönemde hoş olmayan çok şeyler yaşandığını belirtti. Türkiye'nin, zaman zaman bazı kazalar yaşansa da yarım yüz yılı aşan bir demokrasi tecrübesi bulunduğunu ifade eden Çiçek, o dönemde yaşanan olayları ''demokrasi kazası'' olarak niteledi. Türkiye'nin AB ile müzakere yaptığı bir dönemde bu olayların yaşandığını vurgulayan Çiçek, ''Böyle bir ülke. Demokratik süreç işliyor. 'Cumhurbaşkanlığı seçimleri, anayasadaki usule uygun olarak yürütülüyor' derken, birden bir cepheden çarpışma... Yani 27 Nisan gecesi açıklanan husus, internet sitesine, arkasından gelen 367 kararı Türkiye'nin fiyakasını bozdu. Bu, demokratik bir görüntü değildi. Demokrasiyle bağdaşır bir yanı yoktu. Hukuka uygun bir yanı yoktu'' diye konuştu.
Bu açıklama üzerine kendilerinin de bir açıklama yaptığını hatırlatan Çiçek, bu açıklamanın Türkiye'nin demokrasi tarihinde önemli bir açıklama olduğunu dile getirdi. O tarihin Türkiye'de bir kritik eşik olduğunu anlatan Çiçek, ''İnanıyorum ki bundan böyle bu işler geride kalmış olması lazım'' dedi. O tarihte yaşananların en yakın tarihin en önemli olaylarının başında geldiğini savunan Çiçek, ''Böyle bir olayı, insanlar öğrenir, gelecek nesillere 'Demokrasi var bakın kıymetini bilin. Türkiye'de hukuk egemen kıymetini bilin. Son sözü milleti söylüyor. Ama buraya gelmek kolay olmadı. Bundan sonrası bu işin kıymetini bilerek yolumuza devam edelim. Demokrasiye, cumhuriyete, hukukun üstünlüğüne daha çok ilgi itibar gösterelim' demek adına, ders çıkarmak adına bu konular konuşulacaksa, bunda fayda olur. Çünkü siyasetin yol haritasını bilgi ve tecrübe tayin eder'' şeklinde konuştu. Çiçek, kendisinin de bu maksatla, yaşanan tartışmalara açıklık getirmek istediğini kaydetti.
KILIÇDAROĞLU'NA 28 NİSAN SORUSU
Türkiye'de çok sayıda televizyon kanalının bulunduğunu, dolayısıyla hiçbir şeyin gizli kalmayacağını anlatan Çiçek, ''Zaten bu dönemle ilgili açıklanacak hususlar zaman içerisinde açıklanır. Gündeme gelir. Yeter ki biz bundan ders çıkarmak, geleceği düzgün inşa etmek adına bunları yapalım. Değilse, yıpratılan her kurum benim milletime hizmet götürüyor, hizmet götürecek'' değerlendirmesinde bulundu. ''Türkiye'de 11. Cumhurbaşkanlığı seçim süreci çok iyi olmamıştır. Demokratik olmamıştır. Hukuka uygun olmamıştır'' diyen Çiçek, O dönemde yaşanan bazı olayları tasvip etmediklerini kendilerinin de bir metinle kamuoyuna duyurduklarını anımsattı.
Milletin verdiği yetkiyi kimseye devretmediklerini kaydeden Çiçek, şunları söyledi: '' Sayın Kılıçdaroğlu atıyor, tutuyor, mangalda kül bırakmıyor. Ben soruyorum, '28 Nisan sabahı neredeydi? Ne açıklama yaptı? Kendisi ne açıklama yaptı? Mensubu olduğu parti ne açıklama yaptı?' Hadi olmadı, o gün geç geldiler fark edemediler. 29 Nisan'da, 30 Nisan'da ne açıklama yaptılar? 1 Mayıs'ta ne açıklama yaptılar? Maydonoz fiyatı üzerine açıklama yapan muhalefet partisi, marulun fiyatı üzerinde tartışma açan ana muhalefet partisi, demokrasinin en önemli dönemeç noktasında sesi soluğu çıkmadı ya da çok farklı bir köşede yer aldıysa, şimdi oturup evvela milletten özür dilemesi lazım.'' Çiçek, 27-28 Nisan'da yaşanan olayların, kimin ne kadar samimi, kimin ne kadar demokrat, kimin ne kadar omurgalı olduğunu gösterdiğini savundu.
''TERÖR ÖRGÜTÜNÜN UZANTISIDIR BDP''
Güneydoğu Anadolu'da yaşanan bazı olaylar ve bağımsız adaylardan gelen taleplerin de sorulduğu Çiçek, ''bağımsız'' denen adayların bağımlı olduğunu vurgulayarak, ''Nereye bağımlı olduğunu da herkes biliyor. Bir çok yerlerden bağımlı bunlar. Kandil'e bağımlı, başka yerlere bağımlı. Bunlar da belli oluyor. Ama bağımlı olmadıkları bir tek şey var. Demokrasiye bağımlı değiller. milletle bir irtibatları yok'' Bu kişilerin niyetlerinin hayır olmadığını, yaptıklarının ülkenin yararına olmadığını savunan Çiçek, ''Bunlar Kürt halkının hukukunu korumuyor. Onların menfaatini temsil etmiyor. Bunlar başka yerlerle bağlantılı bir siyasi hareketin bugün karşımıza çıkan görüntüsünden ibarettir. Bu terör örgütünün uzantısıdır BDP'' diye konuştu. Bu kişilerin samimiyetine inanmadığını dile getiren Çiçek, ''Demokrasi diyor, 'hak ve özgürlük' diyor. Arkasından patlayıcı, arkasından adam öldürme, arkasından molotof kokteyli. Dünyanın neresinde böyle bir demokrasi, böyle bir barış, böyle bir özgürlük var. İnsanları öldürerek, katlederek, nasıl oluyor da barış oluyor?'' diye sordu.
Terör örgütünün dine inanmadığını, Marksist ideolojiyi benimsediğini söyleyen Çiçek, sonra Marksizm ideolojisi çökünce, etnik milliyetçiliğe büründüğünü ifade etti. Bu tür örgütlerin çocukları ve kadınları kullandığını vurgulayan Çiçek, ''Böylesine kalleş bunlar. 8-9 yaşında çocuğun eline patlayıcıyı veriyor. ölürse o ölecek, suçlu olursa o olacak. O da sırça köşkte kendi hayatını sürecek. Olan milletin çocuğuna oluyor'' dedi. PKK'nın kimi elebaşılarının, zenginlerin tatile gittiği Venedik'te yakalandığını hatırlatan Çiçek, ''Milletin, kandırdıkları çocukları mağaralarda, bunlar Venedik'te lüks villalarda yaşıyor'' yorumunu yaptı. Bu örgütün tek başına bir şey ifade etmediğini, örgüte para, pasaport, silah, eğitim desteği verenlerin bulunduğuna dikkati çeken Çiçek, Fransa'da örgüte yönelik operasyonların ardından yaşanan gösterileri hatırlattı. Türkiye'ye PKK terör örgütünün verdiği ekonomik zararın 300 milyar doların üzerinde olduğunu iddia eden Çiçek, "bu para terörle mücadeleye değil de Türkiye'nin kalkınmasına harcansaydı, kişi başına düşen milli gelirin 25-30 bin dolara çıkabileceğini aktardı." dedi.