Tamam
açmayacağım…
Verdiğin suları da
içmeyeceğim…
Kimse sabah “günaydın”,
akşam “iyi geceler” demesin bana…
Her şeye, herkese
küseceğim…
Anladım, vaktim değilmiş
ki benim…
Ben kimmişim ki
zaten…
Tamam, adım
Nesrin’miş…
“Yaban gülü”
demekmiş…
Ama o kadar
işte…
Sonuçta
çiçekmişim…
“Seni koklamak
istiyorum” dediklerinde kokumu
yayacakmışım…
Bir kenara koymak
istediklerinde, sessizce durup boynumu bükecekmişim…
Bekleyecekmişim…
Belki bir gün yine
koklanmak isteyecekmişim…
Bu yüzden kendime dikkat
etmeliymişim…
Kokumu
bitirmemeliymişim…
Ayrıca vaktim geldiğinde,
gitmeliymişim…
Hem kim nereye isterse
oraya gönderebilirmiş beni…
Bazen dünyaya yeni gelen
bir bebek için rol yapacakmışım, gülümseyerek…
Bazen bir mezar taşına
yaslanacakmışım ağlayarak…
Bazen sevgilinin
dudaklarına ulaşmak için araç olacakmışım, bazen çok masum aile içi
sevgilere tanıklık edecekmişim…
Ama hep haddimi
bilecekmişim…
Ne de olsa ağzım dilim
yokmuş ki…
Ben, öylesine, aç
denilince açılan, kok denilince koku yayan, renkleriyle hoşlara
giden…
Sıradan…
Kimsesiz bir
çiçekmişim…
O zaman ne
yapacakmışım?
Kadehlere vura vura
içecekmişim!
Ama verdiğin suları
değil…
Gözyaşlarımı
tüketecekmişim…
nsrnylmz@gmail.com