Şeyda Kayhan 33 yaşında genç bir doktor. Bu genç yaşında sık rastlanmayan bir sorumluluk üstelendi, Sağlık Bakanlığı tarafından 2 hafta önce Siirt Devlet Hastanesi Başhekimliği’ne atandı. Sosyal projelere de imza atan genç doktor şimdi sadece hastanenin çehresini değiştirmekle kalmıyor, yüzlerce çocuğun yüzünü de güldürüyor. Gazete Habertürk'ten Kenan Taşkın'ın haberine göre Kayhan, 2007’de Karadeniz Teknik Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden mezun oldu. Genç hekim 1.5 yıl önce zorunlu hizmet için gittiği Siirt’e sevgisini, ilgisini, umudunu ve gülüşünü de taşıdı. Kentte bulunduğu dönemde çocuklar için sosyal projeler yürüttü. Arkadaşlarıyla birlikte yaptıkları kampanyalar ile bölgedeki 900 yardıma muhtaç öğrencinin giyimine önayak olan Kayhan, tedavi için hastaneye gelen her çocukla yakından ilgilendi. Hastanedeki çocukları tek tek ziyaret edip hediyeler veren genç hekim, 2 hafta önce Siirt Devlet Hastanesi Başhekimliği’ne getirildi. Atamayı ‘sürpriz’ olarak nitelendiren genç doktor “Yıllarca okuyup öğrendiklerimle, geceler boyu, sabahlara kadar edindiklerimle bu toprakların her şehrinde hizmet verebilirim” diyor. Fırat Kalkanı Harekâtı sırasında Cerablus’a gitmek için gönüllü olan doktorun bu isteği, Siirt’teki ihtiyaç nedeniyle gerçekleşememiş. Kayhan, sosyal sorumluluk projelerini ise arkadaşlarıyla birlikte sürdüreceklerini söylüyor: “Tek bir çocuğun gülümsemesi, elini tuttuğum bir kadının mutluluğu, başını okşadığım yaralı bir askerin duası, kurtardığım tek bir can, emeklerimin karşılığı oluyor.” Bölgedeki 900 yardıma muhtaç öğrencinin giyimine önayak olan Kayhan, tedavi için hastaneye gelen her çocukla yakından ilgilendi. Anestezi uzmanı Kayhan, Trabzon’un Maçka İlçesi’nde 2016’daki terör saldırısında yaralanan polislere ilk müdahaleyi yapan ekipteydi. Kayhan o günü şöyle anlatıyor: “Hastanedeki çocukları eğlendirmek için çiçekli terlik ve elbise giyerek onları güldürmeye çalıştığım sırada yaralı polisler geldi. Üzerimi değişmeden ameliyata girdim. Büyük çaba gösterdik ancak iki polisimizi kurtaramadık. Çiçekli terliklerime, ellerime, elbiseme akan şehit kanıyla sabaha kadar ağladım.”