Çiçek'e göre bilirkişi kirliliği var
Abone olTOBB Üniversitesi'nde konuşan Hükümet Sözcüsü ve Adalet Bakanı Cemil Çiçek'ten ilginç bir değerlendirme geldi. Çiçek'e göre Türkiye'di bilirkişi kirliliği yaşanıyor.
TOBB Üniversitesi’nde Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı tarafından düzenlenen "Yolsuzlukla Mücadele" konferansında konuşan Çiçek, yolsuzluğun insandan ve sistemden kaynaklanan, iç ve dış sebepleri olduğunu belirtti. 1996 yılında en önemli sorunun yolsuzluk olduğunu, diğer sorunların bu bataklıkta yeşerdiğini söylediğini anımsatan Çiçek, "hala kanaatimde bir değişiklik yok" dedi. Yolsuzlukla mücadelenin, mevsimlik bir konu olmadığını ifade eden Çiçek, "Çiftçinin canına okuyan süne, gün ışırken piyasaya çıkar, akşam olunca işi biter. Bizim Hazine süneleri, 24 saat, 365 gün çalışıyor. Bunun için yolsuzlukla mücadele mevsimlik bir iş değildir, devamlılık gerektirir" diye konuştu. Çiçek, yolsuzlukla mücadelede en önemli şeyin, toplumsal ve uluslararası kararlılık olduğuna işaret ederek, siyasi kararlılığın tek başına yetmeyeceğini söyledi. Türkiye ve uluslararası alanda, yolsuzlukla mücadele konusunda, mevzuat eksikliğinin olmadığını kaydeden Çiçek, "Mevzuat çok, işbirliği yok. Sıkıntı buradadır" dedi. "SAVAŞ, PİYADEYE YÜKLENEMEZ" Çiçek, kamu malını zimmetine geçirmiş birinin, başka bir ülkeye giderek, himaye görebildiğini kaydederek, şöyle devam etti: "Gelin bunu bize iade edin denildiğinde, kırk dereden su getirildi. Sözleşmeleri imzalıyoruz, şatafatlı törenler düzenliyoruz ama bize verin dediğiniz zaman, vermiyorlar. Yargılayın dediğimiz zaman, yargılamıyorlar. Önüne arkasına, siyasi bir iki gerekçe koyup, bunlar elini kolunu sallıyorsa, o zaman yolsuzlukla mücadelede uluslararası kararlılık yok demektir. Hukukun nasıl kötüye kullanıldığının emsallerini, biz, dost ülkelerin sokaklarında, caddelerinde görebiliyoruz." Çiçek, özelleştirmeyi önemsediklerini, devletin elinde imkan olunca, bunun, insanları tahrik ettiğini belirterek, toplum ahlakı koruma adına, özelleştirmeye önem verdiklerini dile getirdi. "Özelleştirmeyi ne kadar çabuk yaparsak, bu süne zararlılarının beslendiği kaynakların önemli bir kısmını kurutmuş oluruz" diyen Çiçek, yolsuzlukla mücadelenin 3-5 kişinin çabasıyla sürdürülemeyeceğini, bunun bir savaş olduğunu, bu savaşın sadece "piyadeye" yüklenemeyeceğini, diğer unsurlar tarafından da desteklenmesi gerektiğini anlattı. "HATAYA DÜŞTÜĞÜMÜ ANLADIM" Çiçek, Türkiye’de yolsuzlukla mücadelede toplumsal desteğin teoride olduğunu, pratikte olmadığını dile getirerek, şöyle konuştu: "Bu, eğer bir seferberlik anlayışıyla götürülemezse, vatandaşlarımız, meslek ve sivil toplum kuruluşları, bu konuyla ilgili demokratik tepkilerini ortaya koymazsa, desteklerini vermezse, adı kötüye çıkmış kamu kaynaklarına el uzatmış olanlara yeri geldiğinde sırtını dönmezse, sırtını dönmek bir tarafa, düğünlere, derneklere davet edip, en baş köşeye bu işle mücadele edenlerle birlikte aynı sofraya oturtursan, sonra yolsuzlukla mücadele adına hangi mevzuat eksikliğinden bahsedebiliriz ki? Ben bu çarpıcı örneği, VİP meselesiyle gündeme getirmeye çalıştım. Ama gördüm ki, zor olduğunu biliyordum ama bu kadar zor olduğu noktasında hataya düştüğümü, bir defa daha anladım." "BU PARALARI KİM GÖTÜRDÜ?" Çiçek, yargının ilişkileri ortaya çıkarabilmek için bilirkişiye başvurduğunu anımsatarak, "Paranın çalındığını, cüzdanın gittiğini biliyoruz. Bir bilirkişi raporu geliyor ki, hiçbir şey yok diyor. Peki bu paraları kim götürdü, cinler, şeytanlar mı götürdü? Bilirkişi raporlarına bakıldığında pirüpak oluyor" diye konuştu. İyileri tenzih ettiğini belirten Çiçek, kamu vicdanını rahatsız eden pek çok olayda, hiçbir şey olmamış gibi bir sonuç ortaya çıkıyorsa, Türkiye’nin ciddi bir bilirkişi yaşadığını belirtti. Çiçek, yolsuzlukla mücadelenin, ülkenin geleceği, barışı, huzuru için son derece önemli olduğunun altını çizerek, sözlerini şöyle tamamladı: "Burada yabancı dostlarımız var...Çok anlaşmamız var ama işbirliğimiz yok. Biz, Türkiye’den kaçan bazı insanların, hangi ülkede olduğunu biliyoruz. Dosyaları hazırlıyoruz, gönderiyoruz, bir bakıyorsunuz geçici olarak başka bir ülkeye gidiyor, sonra o ülkeye tekrar geliyor. Suçluların iadesi mekanizması çok iyi, süratli, zamanında işlemiyor. Ondan sonra bu anlaşmalar, raflarımızı süsleyen birer metin olarak kalıyor. Benim temennim, bunların hepsine işlerlik kazandırmaktır ve uluslararası bir kararlılık, bence bu işin ilk şartıdır."