Çiçek: AB tek alternatif değil
Abone ol17 Aralık öncesi AB'nin yeni koşullar öne sürmeye çalışması Adalet Bakanı Cemil Çiçek'in tepkisini çekti. Bakan Çiçek, herşeyin AB'den ibaret olmadığını savundu.
Adalet Bakanı Cemil Çiçek, Türkiye'nin Avrupa Birliği'ni
önemsediğini ancak ''herşeye rağmen Avrupa Birliği demek gibi bir
saflığı olmadığını'' söyledi. Adalet Bakanlığı, Türk Parlamenterler
Birliği ve ASSER Enstitüsü'nün işbirliğiyle düzenlenen ''AB'ye
Katılımın Yeni Üye Devletlerin Ulusal Hukuk Düzenlerine Etkisi''
konulu uluslararası seminer TBMM'de gerçekleştirildi. Seminer'in
açılışında konuşan Adalet Bakanı Cemil Çiçek, Türkiye'nin 17 Aralık
tarihini heyecanla beklediğini, gelecek haftanın Türkiye açısından
da AB ülkeleri açısından da önemli olduğunu belirterek, şunları
söyledi: ''Bunun her iki taraf için de bir fırsat olmasını temenni
ediyorum. Önem verdiğimiz için tabiatıyla biraz heyecanlıyız. Bu
noktadaki samimi duygularımızı çok anlaşılabilir bir tarzda ortaya
koyduk, koymaya çalışıyoruz. Ama şunun da çok bilinmesi lazım ki,
Türkiye AB'yi önemsemektedir ama (Herşeye rağmen AB) demek gibi bir
saflığı da yoktur. Bunun altını çiziyorum; herkesin bunu çok iyi
anlaması lazım. AB bizim için önemli, ama herşeye rağmen AB...
Bizim gündemimizde böyle bir konu yok.'' ''BAŞI DİK OLARAK''
Türkiye'nin AB ülkeleri ile ''ahde vefa çerçevesinde'' karşılıklı
hakları ve yükümlülükleri tespit ettiğini belirten Çiçek, Ceza
İnfaz Yasası dışında Türkiye'nin üzerine düşen yükümlülükleri
yerine getirdiğini, bu yasanın da Pazartesi günü çıkarılacağını
söyledi. Çiçek, ''Böylece Türk Milleti, Türkiye Cumhuriyeti
devleti, hükümeti ve Türk Parlamentosu olarak, iktidarı ve
muhalefetiyle verdiği sözün arkasında duran, gereğini yapmış, başı
dik olarak biz 17 Aralık gününü bekliyoruz'' dedi. AB'nin bazı
ülkelerinden son günlerde gelen itirazları hatırlatan Çiçek, bunun
belli bir yere kadar anlayışla karşılanabileceğini; o ülkelerin iç
politika zaruretlerinden, Türkiye'nin AB'ye yapacağı katkıların
yeterince kavranamamış olmasından kaynaklanan itirazlar
olabileceğini belirtti. ''Ama bundan ötesi bizim bakımımızdan
anlayışla kabul edilebilecek bir husus değildir'' diyen Çiçek,
''Hele hele sanki bu itirazlar ilk defa vakıf olunmuş itirazlar
gibi Türkiye'nin önüne getirilirse bu, AB ülkelerinin temsil temsil
etmeye çalıştıkları, temsil ettikleri değerler açısından
samimiyetini test etme anlamında bir önemli tarih olur 17 Aralık.
Bunun iyi bilinmesi lazım...'' diye konuştu. ''MERKANTİLİZMİ
HORTLATMANIN ANLAMI YOK'' Türkiye ile AB arasında varılan
mutabakatın Kopenhag Kriterleri'nin yerine getirilmesini
içerdiğini, bunun en önemli unsurunu oluşturan hukuk alanındaki
değişimlerin de gerçekleştirildiğini anımsatan Çiçek, Türkiye'nin,
uyguladığı normlar bakımından zaten Avrupalı olduğunu, AB
ülkelerinde ne varsa Cumhuriyetle birlikte hukukuna yansıttığını
söyledi. Şimdi yapılanın güncelleştirme olduğunu kaydeden Çiçek,
siyaseten de Türkiyenin Avrupalı olduğunu, 1856 Paris Anlaşması'nda
bu hususun ifade edildiğini, sonraki süreçte de çoğu zaman Asya'nın
değil Avrupa siyasetinin bir unsuru olduğunu anlattı. Bugünün
değerlendirmesi yapılırken, Türkiye'nin bugüne nereden ve nasıl
geldiğinin de çok iyi değerlendirilmesi gerektiğini ifade eden
Adalet Bakanı Çiçek, özellikle soğuk savaş döneminde kendi
güvenliği de dahil olmak üzere Avrupa'nın güvenliğine hiçbir
Avrupalı ülkenin sağlamadığı katkıyı sağladığını vurguladı.
Türkiye'nin uzun yıllardır Avrupa'daki birçok kuruluşa ve NATO'ya
üye olduğuna dikkati çeken Çiçek, o zaman Avrupalı olup olmadığı
tartışılmayan Türkiye'nin, şimdi ''Avrupalı olur mu olmaz mı''
tartışmalarına konu edilmesinin ''merkantilist'' bir değerlendirme
olacağını belirtti. Çiçek, ''17 Aralık'ta tarih verilir ya da
verilmez, önüne arkasına bir şey konulur ya da konulmaz; o, devlet
ve hükümet başkanlarının işidir, ama merkantilizmi günümüzde
hortlatmanın da bir anlamı yoktur. Ne diyeceksek ne söyleceksek
net, açık söylememiz lazım. Çünkü bundan sonraki ilişkiler bu güven
ya da güvensizlik esasına dayalı olarak sürdürülecektir'' dedi.
''TÜRKİYE DÜN DE BÜYÜKTÜ BUGÜN DE BÜYÜK'' Kopenhag Zirvesi'nden
sonra istenilenleri yapan Türkiye'ye şimdi, ''Türkiye büyük bir
ülke'' diye itirazların geldiğini belirten Çiçek, sözlerini şöyle
sürdürdü: ''Türkiye hiçbir zaman küçük olmadı ki, dün de büyüktü
bugün de büyük. Bu büyüklük ülkenin zaafı olmaz, tam tersi AB'nin
büyük bir avantajı olur. AB bir stratejik güç, uluslararası
politikada belirleyici bir aktör olacaksa Türkiye buna fazlasıyla
katkı sağlayan bir ülke olarak Avrupalı dostlarının yanında yer
alacaktır.'' ''Türkiye Müslüman bir ülke'' gerekçesiyle ortaya
konulan itirazlara da değinen Çiçek, şunları dile getirdi:
''Türkiye 2002'den sonra müslüman olmadı ki... Türkiye bin yıldır
müslüman. Halkının büyük bir ekseriyeti böyle bir dini tercih
etmiş, ama Türkiye'nin bir özelliği var: Sistemi, hukuku laik,
devlet yapısı buna göre dizayn edilmiş. Ancak, AB'nin temsil
ettiğini kabul ettiğimiz değerlerini kendi inancıyla özümsemiş,
onunla örtüştürmüş ve bunu bir demokratik hayat tarzı haline
getirmiş yeryüzündeki tek Müslüman ülkedir. Avrupa'nın teklik
içinde çokluk ya da kültürel çeşitlilik anlamında örnek göstereceği
tek ülkedir Türkiye. AB değerlerine bu katkıyı sağlayacak
yeryüzünde başka bir ülke de yoktur. Dolayısıyla AB hesabına bir
kazanım olması gereken şeyin bugün bir eksiklik gibi önümüze
konulmuş olması, doğrusu anlaşılır bir husus değildir. Biz AB ile
ilişkilerimizde neleri yapacağımızı çok net olarak sıralamışız;
bunların gereğini yaptık. Ama şimdi 17 Aralık öncesinde AB'nin
matruşka gibi kutu içinden kutu, şart içinden şart çıkararak işi
komediye de dönüştürmemesi lazım gelir.'' Çiçek, AB'nin
Türkiye'deki zihniyet değişiminde tetikleyici rolü olduğunu, ancak
AB hedefi olmasaydı bunlar olmayacaktı şeklinde bir bakış açısının
da doğru olmadığını söyledi. Dünyadaki hızlı değişimin daha
fazlasının Türkiye'de yaşandığını kaydeden Çiçek, bu değişimin ve
iç talebin gereği olarak iktidarların hak ve özgürlüklerin
genişletilmesi yönündeki düzenlemeleri yapmak durumunda olduklarını
sözlerine ekledi. TBMM Başkanvekili İsmail Alptekin de
konuşmasında, Türkiye'nin AB sürecinde gerek toplum gerek devlet
olarak üzerine düşeni yaptığını belirterek ''Türkiye'nin 17
Aralık'ta bekleme odasından çıkarılması, 50 yıllık ortak emek ve
çabanın heba edilmemesi gerektiğini ifade etti. Türk Parlamenterler
Birliği Genel Başkanı Hasan Korkmazcan da bugün AB'nin temsil
ettiği değerlerin Türkiye tarafından uzun süredir benimsendiği
söyledi. Kormazcan, Türkiye'yi dışlayan bir AB'nin dünya
siyasetinde önemli bir aktör haline gelemeyeceğini belirterek,
birtakım lobilerin AB üzerinden kendi taleplerini ön plana
çıkarmalarına fırsat verilmemesinin önemine işaret etti.