Çiçek, 1980 öncesini hatırladı
Abone olAğca'nın yeniden cezaevine girmesiyle gözler bir kez daha Adalet Bakanı Cemil Çiçek'e çevrildi. Çiçek, Ağca olayının herkesi 1980 öncesine götürdüğünü söyledi.
Adalet Bakanı Cemil Çiçek, ''Mehmet Ali Ağca olayı vesilesiyle bazı dersler çıkartılması gerektiğini'' belirterek, ''Tabiatıyla Ağca olayı, geriye dönük bizi 1980 öncesi yaşadığımız şartlara götürdü. Bir defa o şartların tekrar Türkiye'de yaşanmaması için hepimizin gayret göstermesi lazım'' dedi. Atatürk Havalimanı'nda basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Çiçek, ''Ağca'nın tahliye olacağı tarihe ilişkin çeşitli süreler verildiğinin'' söylenmesi üzerine, ''Şu tarihtir, bu tarihtir, bunun spekülasyonuna girmenin hiçbir anlamı yok. Bu olayın bu yönünü tartışmak yerine, bu olay vesilesiyle hepimizin çıkarması gereken dersler var. Onlar üzerinde yoğunlaşmak daha doğru olur diye düşünüyorum'' şeklinde konuştu. Çiçek, ''Bu derslerin neler olduğunun'' sorulması üzerine şunları söyledi: ''Tabiatıyla Ağca olayı, geriye dönük bizi 1980 öncesi yaşadığımız şartlara götürdü. Bir defa o şartların tekrar Türkiye'de yaşanmaması için hepimizin gayret göstermesi lazım. O zaman farklı çatışmalar vardı. Şimdi ülkenin belli bölgesinde etnik sebeplerden dolayı bir terör olayı var. O zaman da kan dökülüyordu, şimdi de kan dökülüyor. Bu yoldan kimsenin bir yere varması mümkün değil. Bu ülkede herkese yetecek imkan da fırsat da var. Birbirimizi boğazlamak, birbirimizin gırtlağına sarılmak yerine enerjimizi, gücümüzü, devletimizi, yargımızı daha iyi işletmek, demokrasimizi daha güçlü kılmak, ekonomimizi daha ileri noktalara götürmek noktasında bir çabanın, bir gayretin içerisinde olmalıyız. Çünkü bu türlü eylemler hiçbir zaman Türkiye'nin yararına olmadı, başkalarının faydasına oldu. Bugün Güneydoğu'da dökülen kanın da Türkiye'ye bir faydası yok. Bu fiilleri işleyenler kesinlikle belli olmuştur ki başkalarının oyuncağıdır, maşalarıdır. Artık bu ülkenin insanları, kendi sorunlarını kendisi çözebilmeli, bunun gayreti içinde olmalı, başkalarına taşeronluk yapmamalıdır. '' -''TÜRKİYE'DE İŞLEYEN BİR YARGI VAR''- Cemil Çiçek, ''Türkiye'de işleyen bir yargı olduğunu'' vurgulayarak, ''Eksiği, yanlışı olabilir. Ama ortaya çıkacak bir yanlış söz konusu olduğunda da bunu gidermenin yolu, yine hukuk içerisinde kalarak, hukuk yollarını deneyerek götürmektir. O yanlışı ortadan kaldırmaktır. Bu olay bunu da ortaya koymuştur'' dedi. Adalet Bakanı Çiçek, Ağca olayının ''Türkiye'nin açık bir toplum olduğunu ortaya koyduğunu'' belirterek, şöyle devam etti: ''Ben ne yaparsam, benim yaptığım doğrudur' anlayışı içerisinde değil, kim neyi yapıyorsa, daha titiz bir inceleme, bir araştırma yapmalı. Bütün o konuyla ilgili bilgi ve belgeleri daha titizlikle incelemeli, ondan sonra belli bir sonuca varmalıyız. Bu da bir kez daha ortaya çıkmıştır. Bu, hem yargı mensupları, hem de her mesleğin mensupları için... Sizler de mikrofon uzattınız. Siz de bir görev yapıyorsunuz. Haber çıkarma gayreti içerisinde konunun bir yönüne bakıp, öbür yönlerini toplumdan gizleyerek, esirgeyerek, eksik bilgilerle haber yazarsak, o zaman vatandaş yanlış bilgi sahibi oluyor. Bunun da başka türlü zararları var. Onun için bu olaylardan gerekli dersi çıkarmamız lazım. Türkiye açık bir toplum. Bu iyi bir şey.'' Çiçek, medyanın bu dönemde önemli bir çabası, gayreti olduğunu da ifade etti. ''Ağca'nın ikinci tahliyesinde, yaşanan sorunlar yaşanabilir mi'' sorusu üzerine Çiçek, ''Yaşanmasın diye herkesin gayret etmesi lazım. Tabiatıyla infaz makamlarının, bundan sonraki infaz hesaplamaları dahil, uygulayacakları yasa hükümleri dahil, biraz daha titizlikle davranmaları gerekir'' diye konuştu. -''AFLAR TÜRKİYE'YE FAYDA GETİRMEDİ''- Adalet Bakanı Cemil Çiçek, Türkiye'de çıkan aflara da değinerek, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Türkiye'de çok sayıda af çıkmıştır. Bu aflar hukuk sistemini altüst etmiştir, cezaların caydırıcılığı kalmamıştır, yargıda istikrar kalmamıştır. Yasa uygulayıcıları açısından pek çok zorluklar beraberinde gelmiştir. Halen bakın Yargıtay'ın kararına rağmen, 'şu hesap mı, bu hesap mı' diye soruyorsanız, bunun temeli, bu kişinin suç işlediği günden bugüne infaz hukukunda yapılan af nitelikli pek çok düzenlemelerdir. Onun için Türkiye'nin gündeminden artık bu afları kaldırmamız lazım. Buna herkes 'evet' diyor da bana soru sorarken, 'dağdakileri indirmek için af var mı, yok mu' diye de beklenti içine toplum sokuluyor. Bu noktada herkesin aynı kararlılıkta olması lazım. Ben afların doğru olduğu kanaatinde değilim. Ceza hukuku açısından söylüyorum bunu... Aflar Türkiye'ye fayda getirmedi. Tabiatıyla bu yasaları uygulayanlar da aynı alanla ilgili birden fazla yasa varsa, o mu, bu mu uygulanacak, bunda görüş farklılıkları olabilmektedir. Bunda da bir kasıt aramaya gerek yoktur.'' -YARGI MENSUPLARININ ÇABASI- Çiçek, eleştiri yapıldığı kadar hakkı teslim etme noktasında kimsenin cimri davranmaması gerektiğini de kaydederek, şöyle dedi: ''Güvenlik güçlerimiz gerçekten her türlü takdirin üzerinde, büyük bir sorumluluk duygusu içerisinde görev yapmıştır. Herkes bayram yaparken, gece-gündüz bu dosyaları okuyup Yargıtay'a o dilekçenin yazılması da çok kolay olmamıştır. Tatilini bir tarafa bırakıp bayramda çalışan yargıçlarımız, yargı mensuplarımız var. Onların da hakkını burada teslim etmemiz gerekmektedir.'' ''Dosyanın incelenmesi Ağca'nın tahliyesinden önce yapılamaz mıydı'' sorusuna ise Çiçek, şu karşılığı verdi: ''Bunu diyenlerin Usul Hukuku'nu iyi okuması lazım. Bu, tümüyle bir yargı işlemidir. Yargı kararları hiçbir zaman siyasi otoritenin, bir bürokratik makamın onayına tabi değildir. Önceden, 'ben şöyle mi, böyle mi yapacağım, bunu onaylar mısınız' soruları soramazsınız. Bu yargı işlemidir. Eğer o yargı kararını beğenmiyorsanız, bunun itiraz yolları, kanun yolları var.'' -''KİMSEDEN BİR TEŞEKKÜR BEKLENTİSİ İÇİNDE DEĞİLİM''- Adalet Bakanı Çiçek, ''Ağca'nın tahliye kararının bozulmasından sonra İpekçi ailesinin kendisini arayıp aramadığına'' ilişkin soruya karşılık da şunları kaydetti: ''Ben görevimi yaptım. Kimseden teşekkür beklemiyorum. Bir teşekkür yapılacaksa, Adalet Bakanı olarak bana değil, kendim için bir şey istiyorsam namerdim, ama bayram tatilinde gece-gündüz çalışan yargı mensupları, güvenlik güçlerimiz var. Teşekkür onlaradır. Ben sadece yasalardan doğan yetkimi kullandım. Kimseden böyle bir teşekkür beklentisi içinde değilim.'' -BEYOĞLU CUMHURİYET BAŞSAVCISI- Bakan Çiçek, Beyoğlu Cumhuriyet Başsavcısı Ünal Canpolat'la ilgili basına yansıyan fotoğraf karelerinin hatırlatılması üzerine de ''Biz hemen o haber çıkar çıkmaz gerekli incelemeyi, soruşturmayı başlattık. O soruşturma neticelendi. Biz de dosyayı Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'na gönderdik. Yüksek Kurul, önümüzdeki hafta içerisinde o kararı verecektir. Başsavcı, 3 Şubat 2006 itibariyle yaş haddinden emekli olacaktır'' dedi. Cemil Çiçek, ''bazı mesleklerde etik kuralların düzenleyici yasalardan daha önemli'' olduğunu vurgulayarak, şunları söyledi: ''Bazı meslekleri icra edenlerin özgürlüğü sade vatandaşlar gibi değildir. Her yere gidemez, herkesle düşüp kalkamaz. Eğer öyle yapacaksa o mesleği icra edemez. Ettiği takdirde sıkıntılar olur. Bugün 9 bin 500'e yakın hakim ve savcı, Türkiye'nin en ücra köşesinde büyük bir vatanseverlikle, büyük bir iş yükü altında görev yapmaktadır. Birkaç kişinin böyle davranışlarına bakarak da bir genellemeye gitmek yanlıştır. Biz bugüne kadar soruşturmalarda bakanlık olarak, eğer bir haklılık payı varsa ortaya atılan iddialarda bunun gereğini anında yapmışızdır.'' -FEHRİYE ERDAL'IN DURUMU- Belçika Adalet Bakanı'nın yaptığı bir açıklama hatırlatılarak, ''Sabancı suikastı sanığı Fehriye Erdal'ın durumuna'' ilişkin yöneltilen soru üzerine de Bakan Çiçek, ''Fehriye Erdal üzerinde hem Bakanlık, hem Sabancı ailesi olarak işbirliği, diyalog içerisinde biz bu çalışmaları yapıyoruz. Hangi yoldan gidersek ne netice elde edilecek, o yolları birlikte karar vererek götürmeye çalışıyoruz. Eğer böyle bir imkan çıkıyorsa ona da bakarız'' dedi.