CIA, İslam'a Halife arıyor
Abone olBu anketle yola çıkan CIA, İslam kökenli, teröre karşı barışçı, dini otoriteyi sağlayacak bir Halife arıyor.
ABD için en önemli sorun İslam dünyasında tek ve yönlendirici
bir sorumlu makamın bulunmaması. Batı'ya karşı dini gerekçeyle
teröre başvurulmaması için Halife otoritesine gerek duyuluyor. CIA
ve diğer güvenlik örgütleri Hilafet sisteminin politize olmamış ve
dini görüş verme yetkisine sahip bir biçimini yeniden canlandırmak
için çalışıyor.
ABD Müslüman toplumlar hakkında ne düşünüyor? Bu konu Irak
operasyonu öncesi ve sonrası ciddi kaygılara neden oldu. Gerçekten
ABD Irak'ta dile getirdiği konular dışında özel olarak İslam'a
karşı bir savaşı mı yürütüyor? Yoksa ABD Afganistan ile başlayıp
Irak ile devam eden uzun süreçte İslam konusunda bir çözüm mü
arıyor? Bu soruları yanıtlamak için tartışmayı dini kurum ve
kuralları kapsayan reel-politik denge içinde değerlendirmek son
derece yararlı olabilir.
ABD açısından 1830'lardan itibaren İslam Dini ve Müslüman ülkeler
konusunda, İngiliz Araştırmacıların bilgi ve belgeleri büyük ölçüde
yol gösterici oldu. İkinci Dünya savaşı sonrası Soğuk Savaş
ortamında hem Komünizmle Mücadele hem de Sovyet tehdidinin
yayılmasını önlemede İslam jeopolitiği büyük roller üstlendi. 1990
Temmuz'unda Soğuk Savaşın bittiğinin resmen ilanı ve NATO'nun
1991'de tehdidin değiştiğini ilan etmesinin ardından, birçok
çevrede sessizce tehdit olduğu ifade edilen İslam dünyası başlıca
politik değerlendirme konusu oldu.
Bu değerlendirmelerin 1995'ten başlayarak artan biçimde ABD'ye
karşı saldırılarla ilişkilendirilmesi ve 11 Eylül olayı ile açıkça
ifade edilmesi, ABD'nin dış politik bakışı ve güvenlik politikaları
için İslam Dini ve Müslüman dünya konusundaki görüşlerin
sorgulanması sonucunu doğurdu. ABD'nin politika yapıcılığı ve karar
alma süreçlerinde bulunan bazı çevreler, 1979 İran devrimi ile
başlayan İslam adına ABD'ye karşı savaş verme düşüncesinin aslında
top yekun İslam Dini ve Müslümanların görüşü olduğunu
söylemektedirler. Bunun karşısında yer alan diğer düşünceler de,
şiddet ve saldırının bir dini emir olmaktan ziyade, dar anlamda bir
grup veya iktidarın hedeflerinin yansıması olduğunu ve genel olarak
Müslümanların böyle bir dini inanç ve politik düşünceye sahip
olmadıklarını ifade etmektedirler. Arada kalan görüşlere de dikkat
ederek belirtmekte yarar vardır ki, ABD içinde İslam ve Müslümanlık
konusunda homojen bir fikir bulunmamaktadır.
ABD için sorunların yığıldığı ve tehditlerin yoğunlaştığı geniş ve
karmaşık İslam Coğrafyasında, İslam Dini ve Dini Yapılar siyasi
ayrışmaların ve siyasi kavgaların aracı konumunda tutulmaktadır.
Aynı şekilde ABD'ye karşı yürütülen asimetrik saldırıların ve bir
kısım devlet politikalarının da aracı olarak İslam Dini öne
çıkartılmaktadır. Bu durum karşısında ABD için yeni düzeni dizayn
ederken çeşitli sorunlar belirginleşmektedir.
Kaynak: www.tempodergisi.com