Günümüzde her gün farklı bir komplo teorisi okuyoruz internette. Okuduğumuz tüm komplo teorileri de biz hayrete düşürüyor. Bazılarını doğru değil diyerek okuyup geçiyoruz. Peki ya doğruysa? İşte gerçekliği kanıtlanmış komplo teorileri... TUSKEGEE FRENGİ DENEYİ; ABD'de 1932-1972 yılları arasında deneysel amaçlarla 600 Afrika asıllı Amerikalı denek olarak kullanıldı. Bunların 399'u frengiliyken 201 sağlıklıydı. Ücretsiz tedavi altında bu kişiler üzerinde deney yapılarak frenginin siyahiler üzerindeki etkisi araştırıldı. Penisilinle tedavisi mümkün olduğu halde frengili kişiler tedavi edilmedi, sadece gözlem yapıldı. Deneklere gerçek söylenmedi. Gerçekler 1972 yılında ortaya çıktı. 1932'den 1972'ye kadar süren deneylerde 400 kadar Afroamerikalı insanın öldüğü tahmin ediliyor. Bazı kişilerin aklında şöyle bir düşünce belirebilir: Bu deneyler yapılmasaydı frengi yüzünden dünya çapında çok daha fazla insan ölebilirdi. Belki öyle ama o insanların üzerinde yapılan deney hakkında yalan söylenmişti, hiçbirinin rızası yoktu ve yaşam hakları ellerinden alınmıştı. Bu deneyin Nazilerin korkunç deneylerinden hiçbir farkı yoktu. Yıllarca teori olduğu iddia edilen bu vahşet için, 1997'de Bill Clinton, Tuskegee halkından bu deneyler sebebiyle özür dilemişti. Frengi (Sifiliz), cinsel yolla bulaşan bir enfeksiyondur. Günümüzde penisilin ile tedavisi mümkündür. Zor bir hastalıktır. Bakteriyel enfeksiyon on yıllarca vücudunuzda kalabilir ve bir anda tüm organlarınızı çökertebilir. MK-ULTRA PROJESİ 1950’li yıllarda Kore’de savaş tutsaklarına beyin yıkama, zihin yönlendirme ve insanların davranışsal mühendisliği üzerine deneyler yapıldığı istihbaratı üzerine CIA (Amerikan Merkezi İstihbarat Teşkilatı), bu yarışta geri kalmamak adına 1953 yılında MK- Ultra projesine start verdi. Projenin başına ise dönemin ünlü CIA ajanlarından Allen Dulles getirildi. Uzun bir süre gizli tutulmaya çalışılan, 44'ü üniversite olmak üzere toplamda 80 enstitünün ortak olarak yürüttüğü bu projede, CIA'in toplam bütçesinin %6'sı kullanılmıştır. CIA'in yürüttüğü MK Ultra Projesi'yle insanlar üzerinde hipnotize, duygusal yoksunluk gibi yöntemler kullanılarak istenilenleri söyletme, istediğini yaptırma deneyleri deneklerin işin ucunu kaçırıp ABD ve Kanada'da işkence yöntemleri kullanmaları sonucu ortaya çıktı. 1973'te New York Times gazetesi, CIA ve Savunma Bakanlığınca yürütülen deneyleri yazınca yer yerinden oynadı. Fakat 1 sene önce, Watergate skandalı sırasında, deneye dair tüm veri ve sonuçlar yok edilmişti bile. Bu yüzden MK-Ultra’nın tüm detaylarını bilmek imkânsıza yakındır fakat var olan belgelerden bile, deneyler sırasında onlarca deneğin öldüğü, birçoğunun suikaste kurban edildiği, bazılarının ise eskiden var olmayan zihinsel sorunlar geliştirdiği bilinmektedir ve belgelenmiştir. Milyonlarca dolarlık projenin sadece bir ayağı olan Pont-Saint-Espirit ayağında meydana gelen deneysel hatalardan ötürü 32 denek akıl hastanesine kaldırılmış ve en az 7 denek ölmüştür. PAPERCLİP HAREKATI İkinci Dünya Savaşı'nın bitiminde CIA'in Nazi bilim adamlarını ABD'ye getirme planının kod adı. Ynet'e göre bu bilim adamları kimyasal silah geliştirilmesine yardımcı oldu. Aileleriyle beraber kendilerine uygun çalışma ortamı ve dolgun bir ücret teklif edilen 127 bilimadamı Eylül 1945’de teklifi kabul edecektir, en önemli bilimadamları arasında; Wernher von Braun, Erich W. Neubert, Theodor A. Poppel, August Schulze, Eberhard Rees, Wilhelm Jungert ve Walter Schwidetzky bulunmaktadır. İzleyen aylarda da gelişler devam edecektir. 1950’de ise bilimadamlarının ABD’de bulunma durumlarına göre yasal oturma izinleri kesinleştirilecektir. Çok sonraları ise bazı bilimadamlarının savaş sırasında yaptıkları incelenecek ve Arthur Rudolph örneğinde olduğu gibi ülke dışına çıkartılacaktır. Bu durumda olan Hubertus Strughold Nazi insan deneylerinden ötürü savaş suçlusu sayılarak hüküm giyecektir. 86 havacılık ve uzay mühendisi – uzmanı, ele geçirilen Nazi uçak ve ekipmanının olduğu Wright Hava Üssüne gelerek çalışmaya başlar. Elektronik haberleşmeyle ilgili olarak ise fizik alanından Georg Goubau, Gunter Guttwein, Georg Hass, Horst Kedesdy ve Kurt Levovec; kimyacı Profesör Rudolf Brill ve doktorlar Ernst Baars ve Eberhard Both; jeofizikçi Dr. Helmut Weickmann; teknik optik uzmanı Dr. Gerhard Schwesinger; ve elektronik mühendisleri Dr. Eduard Gerber, Richard Guenther ve Hans Ziegler ekibe katılacaktır. Sentetik petrol üretim uzmanı 7 kişi de Louisiana’daki Fischer-Tropsch fabrikasında değerlendirilecektir. 1990 yılına gelindiğinde toplamda 1.600 bilimadamı ABD ve İngiltere’ye gitmiş durumdaydı. Bu insanların patentler ve sanayi üretimi olarak yaptıkları katma değerin 10 milyar dolar mertebesinde olduğu tahmin edilmektedir. NAYİRAH TANIKLIĞI 1990'da 15 yaşında Nayirah adlı bir kız Kongre'ye Iraklı askerlerin Kuveyt'te bir hastanede bebekleri kuvözden çıkarıp betona fırlatıp öldürdüklerini iddia etti. Bu iddia ABD'de büyük ses getirdi ve 3 ay sonra ABD Körfez Savaşı için düğmeye bastı. Savaş sonrası New York Times, Nayirah'ın Kuveytli diplomat Saud Nasser Al Sabah'ın kızı olduğunu ortaya çıkardı ve açıklamalarının bir PR çalışması olduğunu gösterdi. Genç kızın bu gösterisi, Amerika'nın Irak'a karşı politikasında kesin bir olumsuz etki yaratmıştır. Başkan George W. Bush bu hikayeyi beş hafta içerisinde en az altı kez dile getirmiştir. Amnesty International da, genç kızın gösterisinden yaklaşık üç ay sonra, 19 Aralık 1990 tarihinde yayınladığı 84 sayfalık Kuveyt'de İnsan Hakları İhlali raporunda küvöz olayına yer vermiştir. Ayrıca 8 Ocak 1991 tarihinde Amnesty International üst düzey yöneticilerinden birisi de Dışişleri Komisyonu önünde aynı konuyu tekrar anlatmıştır. ABD Senatosu 12 Ocak 1991'de 47 ye karşı 52 oyla, Körfez Savaşı'nı başlatan, Irak'a karşı savaşı onaylamıştır. ABD Temsilciler Meclisi de 183 oya karşılık 250 oyla savaşı onaylamıştır. HİLLSBOROUGH FACİASI 15 Nisan 1989'da 96 Liverpool taraftarı Sheffield Wednesday'in Hillborough Stadyumu'nda çıkan kargaşada hayatını kaybetti, yüzlerce kişi yaralandı. Suç taraftarlara atıldı. 2016 Nisan ayında sonuçlanan soruşturmada Liverpool taraftarı aklanırken sorumluluğun poliste olduğu ortaya çıktı. Sheffield Wednesday'in Hillsborough Stadyumu'nun "Lepping Lane tribünü", maç başlamış olduğu halde yine de stadyuma giriş yapamamış Liverpool taraftarlarının kapıya hücum etmesine sahne olmaktaydı. Kapıya hücum eden taraftarlar ezilme tehlikesi yaşayınca, duruma müdahale etme gereği duyan polis, turnikesi olmayan girişleri de açarak insanları stadyuma almaya çalıştı. Hızla stada giriş yapan taraftarlar Lepping Lane'in tribüne açılan dar tünellerinden geçerek üst ve alt bölümlerine yığılmaya başlayınca; önceden girmiş olan ve öne doğru baskı yiyen bazı taraftarlar balkonlardan aşağı düşmeye, alt taraftakiler ise sahayı bölen kafeslere sıkışarak ezilmeye başladılar. Tüm bunlar olurken arkadan gelenlerin ön taraftaki izleyicilerin yaşadıklarından haberleri yoktu, maç ise oynanmaya devam ediyordu. Sıkışan bazı taraftarlar can havliyle kafeslere tırmanmaya, bazıları ise ezilmemek için zorlayarak patlattıkları bir kafesin aralığından sahaya girmeye çalışıyorlardı. İnsanların feryatlar içinde sahaya girmesiyle durumu anlayan hakem maçı durdurdu ve görevliler hızla yardıma koşmaya başladı. Ancak, birçok taraftar için çok geç kalınmıştı. Sahanın içi yere serilenler, nefes almak için çırpınanlar, yakınlarını arayanlar ve kırılan vücut organları ile kaplanmıştı. Sağlık ekipleri de polis gücü de olayın kötü sonuçlarını engellemedi. Olay sonucunda 94 ölü, 766 yaralı ortaya çıktı. Hastaneye canlı olarak yetiştirilen bir taraftarın da dört gün sonra ölmesiyle ölü sayısı 95'e ulaştı. Olaydan sonra komaya giren ve dört yıl boyunca makinelere bağlı olarak kalan başka bir taraftarın da hayatını kaybetmesiyle olay sonucu ölen taraftar sayısı 96 olarak kesinleşti. Dünyada da büyük yankı uyandıran bu facia hakkında kısa süre içerisinde hükümet tarafından soruşturulma başlatıldı. Soruşturma görevini üstlenen savcı Lord Peter Taylor, otuz bir günlük bir çalışmanın ardından futbol tarihine "Taylor Raporu" olarak geçen iki raporla basın karşısına çıktı. İlk rapora göre, felakete sebep olan en büyük etken polis kuvvetlerinin görevini doğru şekilde yerine getirmemesiydi. Turnikesi bulunmayan kapıların açılması, içeri giren taraftarların boş olan kısımlara yönlendirilmemesi ve polisin ihmalkârlığı, olayları bu noktaya taşıyan ana nedenlerdi. İkinci rapor ise, bir daha böyle faciaların yaşanmaması için stadyumlara getirilecek yeni düzenlemelerle ilgiliydi. İngiltere'de saha ile tribünler arasındaki bariyerlerin kaldırılması ile tribünlere oturma gruplarının yerleştirilmesi, Hillsborough'daki faciadan sonra Taylor Raporu'nun önerileriyle uygulamaya konuldu. NORTHWOODS OPERASYONU ABD hükümetinin soğuk savaş planı olan Northwoods Operasyonuna göre CIA, ABD ordusunu vuracak ve suçu Küba'ya atacaktı. Böylece Küba'ya savaş ilan etmenin yolu açılabilecekti. Ancak Kennedy bu planı onaylamadı.