CHP'nin tepesinde resepsiyon çatlağı
Abone olKemal Kılıçdaroğlu'ndan resepsiyon uyarısı. CHP lideri konunun sorun olmaması gerektiğini söyledi.
Köşk'teki türbanlı resepsiyon, CHP'de kafaları
karıştırdı! Dün akşam saatlerinde, resepsiyona katılmayacaklarını
açıklayan Muharrem İnce'ye ilk yalanlama genel başkanı
Kılıçdaroğlu'ndan geldi. CHP lideri resepsiyon için kapıyı
aralayınca İnce, istifayı gündeme getirdi. İşte CHP'deki resepsiyon
çatlığı;
Gazete ve televizyonların genel yayın yönetmenleriyle Ortaköy'deki
Radisson Hotel'de bir araya gelen Kılıçdaroğlu, toplantı öncesinde
salonun girişinde karşıladığı konuklarıyla tek tek tokalaştı.
"ULUSAL MESELE HALİNE GETİRİLMESİN"
Kılıçdaoğlu, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün 29 Ekim'de vereceği
resepsiyonla ilgili de açıklama yaptı. 29 Ekim'e daha çok zaman
olduğunu belirtan Kılıçdaroğlu, "Resepsiyon şimdiden ulusal
sorun haline getirilmesin." dedi.
RAPOR ÜÇ DİLDE HAZIRLANDI
Toplantıda konuşan Kılıçdaroğlu, aslında bu toplantının olup
olmamasının ötesinde medyanın hep gündemlerinde bulunduğunu
anlatarak, Brüksel'e gittiklerinde medyayı, medya üzerindeki
baskıları, medyanın demokrasi üzerinde ne kadar önemli bir işlevi
olduğunu anlattıklarını söyledi.
AB yetkilileriyle görüşürken medyayla ilgili sağlıklı ve kapsamlı
bir bilgileri
"GERİ ADIM ATMAM, GEREKİRSE..." |
Kılıçdaroğlu'nun süre açıklamasının ardından CNN Türk'te Ahmet Hakan'a konuşan Muharrem İnce, "Bunun takdiri genel başkanıma aittir ve ben genel başkanımın vekiliyim. Yanlış yaptıysam, yarın istifamı ister ben de veririm. Ama ben yanlış yapmadığımı düşünüyorum. Medya önünde asla genel başkanımla çelişmem. O ne söylediyse doğrudur ve 29 EKim'e daha çok vardır. Nerede ne konuştuğumuzu, katılıp katılmayacağımızı en iyi genel başkanım bilir. Ben açıklamamın arkasındayım. Bir şeyi bir kez söylerim ve hiçbir koşulda, hiçbir şekilde söylediğim sözden geri adım atmam" şeklinde konuştu. |
olmadığını hissettiklerini ifade eden Kılıçdaroğlu, buradan yola
çıkarak bir rapor hazırladıklarını bildirdi.
Hazırladıkları raporu AB yetkililerine gönderdiklerini belirten
Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:
''Rapor, İngilizce, Fransızca ve Almanca olarak hazırlandı ve
gönderildi. Aslında raporu hazırlarken medya üzerindeki baskıların
hangi noktaya geldiğinin de bilinmesi gerekiyordu. Mademki biz
çağdaş, uygar bir dünyada yer alacağız, mademki Türkiye'nin
sorunlarını aktaracağız, mademki çağdaş uygarlığı yakalamak için
çaba harcayan bir siyasal partiyiz, o zaman medyanın karşılaştığı
sorunları da bir şekilde bizim aktarmamız gerekiyordu.
Basının dördüncü güç olduğunu çok daha iyi biliyorsunuz. Ama bugün
geldiğimiz noktada yürütme, yasama ve yargıyı denetler konuma
geldi. Artı medyayı da denetler konuma geldi. O nedenle biz
medyanın, yasama organının ve yargının güç kaybettiği ama yürütme
organının gittikçe güçlendiği bir demokrasi yapısıyla karşı karşıya
olduğumuzu her yerde anlattık.''
''SOSYAL DEVLET ANLAMINDA TÜRKİYE'NİN CİDDİ BİR KAN KAYBI
VAR''
Türkiye'nin ciddi bir demokratikleşme sorunu, sosyal devlet sorunu
olduğunu her yerde anlattıklarını ifade eden Kılıçdaroğlu,
sözlerini şöyle sürdürdü:
''Sosyal devlet anlamında Türkiye'nin ciddi bir kan kaybı var,
ciddi bir erozyon yaşıyor. Şunu baştan beri hep kabul ettik,
basının güçlünün yanında yer alması gibi bir tablonun içinde
olmasını biz içimize sindiremiyoruz. Basının, hem iktidara, hem
muhalefete eşit uzaklıkta ama doğru bildiğini yazan, sağlıklı
eleştiri yapan, o eleştirilerden bizim de ders çıkarmamız gereken
bir tablo olabileceğini düşünüyoruz.
Basının, denetim işlevini yerine getirmesinden de her zaman mutlu
olacağız. Uluslararası Basın Enstitüsünün verdiği rakamlar var.
2008-2009'da basın özgürlüğü açısından Türkiye 101. sırada yer
alırken, 2010'da bu 127. sıraya gerilemiş durumda.''
Bu tablonun, Türkiye'de medyanın geldiği noktayı göstermesi
açısından ilginç olduğuna dikkati çeken Kılıçdaroğlu, ''Biz
çalışıyoruz, biz bu ülkede demokrasinin ve özgürlüklerin gelmesi
için çaba harcayacağız. Bu konuda son derece samimiyiz. Ne
yapılması gerekiyorsa o konuda çaba harcayacağız ve o konuda katkı
vermeye çalışacağız. Şu veya bu şekilde söz verip, geri dönmek veya
'şurasını yapmayalım da önce şunu yapalım' diye bir özel çabamız da
olmayacak. Sorunları uygarca masaya yatıralım, uygarca oturalım,
uygarca tartışalım ve bu ülkeyi, 21. yüzyılın Türkiye'sini çağdaş,
uygar, demokrasisi, hak ve özgürlükleri gelişmiş bir ülke haline
getirelim'' diye konuştu.
''Hapiste gazetecilerimiz olmasın, milyarlarca liralık davalar
açılan gazetelerimiz olmasın'' diyen Kılıçdaroğlu, şöyle devam
etti:
''Demokrasiyi elbette istiyoruz, elbette kişinin hak ve
özgürlüklerinin korunmasını istiyoruz. Özel yaşama elbette belli
güvencelerin getirilmesini istiyoruz. Ama bugün eğer sokakta
yürüyen vatandaşımız, telefonlarının dinlendiğinden kaygı
duyuyorsa, Türkiye'de ciddi bir sorun var demektir. Bu sorunu
aslında sizler yazıyorsunuz, çiziyorsunuz. Belki soracaksınız,
düşüncelerimizi öğrenmek isteyeceksiniz. Biz bu konudaki
düşüncelerimizi size bütün içtenliğimizle sunacağız.''
CHP Genel Başkan Yardımcıları Gürsel Tekin ve Umut Oran, CHP Genel
Saymanı Faik Öztrak, CHP Genel Sekreter Yardımcısı Gülsün Bilgehan
ve CHP İstanbul İl Başkanı Berhan Şimşek'in de katıldığı toplantı
basına kapalı devam ediyor.