"Benim adım Kemal" diyen Kılıçdaroğlu yeni bir
çıkış yaptı:
-Dersim çocuğuyum ben!
Başbakan'a kızıyor Kemal Bey...
Salon da kalabalık olunca...
Ve de alkış tufanı kopunca...
Kemal Bey coşuyor:
-Atatürk'ün çocuğuyum ben!
***
Peki...
Başbakan Erdoğan farklı bir şey mi söyledi?
Kılıçdaroğlu'nun Dersim değil de, Hakkari'nin çocuğu
olduğunu söylemedi ki...
Erdoğan, CHP lideri için "Sen nasıl Dersimli'sin?" demedi mi?
Dedi!
O halde niye bu celallenme?
***
Kemal Bey, Başbakan'ın Dersim halkından özür dilemesini
bekliyor!
Başbakan da çıktı özürünü diledi:
-Devlet olarak Dersim halkından özür dilerim!
Şimdi...
Bir özür da dilenmesi gerekmiyor mu?
CHP liderinin CHP adına bir özür borcu yok mu?
***
Olmalı!
Çünkü, o dönemde olan biten her şey CHP iktidarı döneminde
yapıldı.
"Kan dökülmesin" diye, atılan bütün olumlu
adımlara karşı bomba ile, tankla, tüfekle karşılık verildi.
"Asmayacağız!" sözüne rağmen, Seyyid Rıza asıldı. Son arzusu
sorulduğunda, "Beni oğlumdan önce asın!" demesine
rağmen o arzusu bile yerine getirilmedi ve oğlu
İbrahim birkaç adım ötede boğazında ilmikle
sallanıverdi.
Dersim'de bir halk yok edildi!
Ve az önce de ifade ettiğim gibi...
CHP döneminde yapıldı bunlar...
Her şey gün gibi ortadayken...
"Ben Dersim çocuğuyum!" demenin anlamı yok!
Atatürk'ün çocuğu olmak, o kara lekeyi ortadan
kaldırmıyor!
Kemal Bey'in celallenmesi, hiddetlenmesi, kendini alkış tufanına
kaptırması da, "Dersim gerçeği"ni
değiştirmiyor.
Tek bir şey...
"Özür!"
Bu da bir adım olur!
Zor değil...
Ha gayret Kemal Bey!