CHP lideri önceki gece NTV yayınında seçim ittifakı, Ataşehir
Belediyesi ve kızının dairesi hakkında bazı önemli açıklamalar
yaptı.
Yazıya başlamadan önce şunu söyleyeyim. Kemal Kılıçdaroğlu'na
kızının oturduğu rezidans üzerinden yüklenmek bana doğru
gelmiyor.
Şundan dolayı...
Bahsi geçen rezidansın satış fiyatlarına internet üzerinden baktım.
73 metrekarelik dairelerin satış fiyatı 400 bin lira
civarında...
Mesleği avukatlık olan birinin böyle bir daire sahibi olması
zor değil. Hele abartılacak bir şey hiç değil. Ben bu meseleyi
kendi açımdan bir daha konuşmamak üzere kapatıyorum.
Gelelim diğer konulara...
CHP liderine 2019 seçimlerinde İyi Parti, HDP ve Saadet Partisi ile
ittifak yapıp yapmayacağı soruldu.
Verdiği cevap, CHP'nin neden iktidar olamadığına, daha da önemlisi
neden iktidar olamayacağına dair harika bir örnek teşkil
ediyor.
Özetle şöyle diyor:
"İttifakta Hepimizin bir ortak faydasının olması lazım.
Nedir? Demokrasi. İYİ Parti’de, MHP’de, DSP’de, diğer partilerde
bir araya gelebilirler. Oturup konuşabilirler. Demokrasiyi
savunabilirler."
Dikkat ederseniz açıklamasında HDP'den özellikle bahsetmiyor.
Bahsetmiyor ama kendi deyimiyle "ileri derecede geri zekalı
biri" bile biliyor ki içinde HDP'nin olmadığı bir ittifak
yüzde 40'ı bulmaz, bulamaz.
Hepimiz CHP'nin HDP'ye nasıl baktığını da az çok biliyoruz. Yani
daha önce birlikte nasıl salladıklarına hep birlikte şahit
olmuşluğumuz var.
Yani anlayacağınız...
Beyefendi HDP'lilerle ittifak kurmaya pek bir meyilli.
Terörist cenazelerinde ağlayan, PKK'nın leşlerine şehit muamelesi
yapan, polis ve asker düşmanı partiyle bir olup, ülkeye
demokrasi getirecek ekselansları!..
Böylece bizi Tayyip Erdoğan diktatöründen kurtarmış olacak!
Bizi öyle çok seviyor ki ilmeği kendi ellerimiz ve, kendi rızamızla
boynumuza geçirmemizi, hazırladığı tabuta gönüllü bir şekilde
uzanmamızı bekliyor.
İnanın düşündükçe kanım donuyor!
Seçim günü yaklaştığında, bariz şekilde görülen bu ihanetine destek
bulma adına partiler arası ittifak turuna çıkacağını söylüyor, ama
ona oy verenlerin kılı kıpırdamıyor.
Böylesi bir adamın otoritesi nasıl oluyor da jeolojik bir basınç
gibi partisine oy veren seçmenlerin üzerinde etkili olabiliyor,
anlayamıyorum.
Kafamın içi arı kovanı gibi...
Bu ihanete ortak olmak, bu ihanetin yükünü omuzlamak için nasıl bir
ruh haline sahip olmak gerekiyor diye düşünüyorum ama olanı biteni
aklım almıyor.
Bu isteğe yazıyla verilecek çok ağır cevaplarım var ama ben
yine de bunu yapmayayım. "Allah sizin gibilere fırsat
vermesin" diyerek noktayı koyup diğer konuya
geçeyim.
Dikkat ettiniz mi bilmiyorum ama CHP lideri canlı yayında Ataşehir
Belediyesi hakkında konuşurken yeni bir "belge"
rezaletine imza attı.
Görevden alınan Ataşehir Belediye Başkanı Battal İlgezdi
hakkında açılan bütün davaların "takipsizlik"le
sonuçlandığını iddia etti.
Kılıçdaroğlu açıklamalarına devam ederken Süleyman Soylu, sosyal
medya hesabı Twitter üzerinden bir mesaj paylaştı ve CHP liderinin
yalan söylediğini iddia etti.
"KK alenen Ataşehir konusunda yalan söylüyor.
'İddiaların hepsi açık söylüyorum hepsi mahkeme kararıyla
takipsizlik verildi' diyor. Eğer böyleyse ben istifa edeceğim.
Değilse sen istifa edecek misin?" diye meydan okudu
İçişleri Bakanı...
4 Bakan ve 60 milletvekilinde ByLock olduğu iddiası, Man Adası
Belgeleri ve Battal İlgezdi konusu...
Bir ay içinde hükümet kanadından tamı tamına 3 kez
"İspatla, istifa edeyim" çağrısı geldi CHP
liderine...
"Gamsıza kazık çakmışlar, Allah Allah bu tıkırtı nereden
geliyor diye sormuş" derler ya hani...
Bizimki de o misal...
Meydan okumalar, istifa çağrıları falan umurunda değil adamcağızın.
Utanmasa, "Bunlar kimden bahsediyor?" diye
soracak...
E bu haliyle 2019'da çuvallayacağını bildiği için Cumhurbaşkanı
adayı olmaya cesaret de edemiyor. Sorduklarında, "Merak
etmeyin, 2019'daki adayımız çok güzel biri olacak"
diyor.
Kim?
"Adını vermem ama çok güzel biri olacak!"
Allah günah yazmasın ama aklıma Rihanna'dan başkası
gelmiyor!