CHP'li vekilden yargıya sert sözler

Türkiye'de kurulan özel yetkili mahkemeleri eleştiren CHP Genel Başkan Yardımcısı Gökhan Günaydın, "Özel mahkemelerin hakim ve savcıları da özeldir, bu yargılama faaliyetlerini bağımsız yargı olarak görmekte zorlanıyoruz" dedi.

CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Ankara Milletvekili Gökhan Günaydın, 'Turizm Ekonomi Bilimsel Araştırma ve Tanıtma Merkezi'nin Afyonkarahisar Korel Termal Otel'de düzenlediği 'Deprem Güvenliği ve Kentsel Dönüşüm Yasal Düzenleme Çalışmaları Sempozyumu'na katıldı.  Toplantının ardından partisinin İl Başkanlığı'nı ziyaret eden Günaydın, burada basın toplantısı düzenledi.

Günaydın'ın gündeminde, Silivri Cumhuriyet Başsavcısı Ali İşgören tarafından CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu hakkında 'adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs etmek' ve 'kurum halinde çalışan kamu görevlisine görevinden dolayı hakaret etmek' iddiasıyla hazırlanan fezleke vardı.

'BASINA BİLGİ SIZDIRAN POLİSLER DE MÜDAHİL OLMALI'

Soruşturmaların gizli yürütülmesi gerektiğini hatırlatan Günaydın, ancak bazı basın kuruluşlarında soruşturmalara ait ayrıntıların yayımlandığını kaydetti. Kılıçdaroğlu hakkında hazırlanan fezlekenin diğer milletvekilleri hakkında hazırlanan fezlekeden farklı olduğuna değinen Günaydın, şöyle konuştu:

"Genel Başkan hakkındaki fezleke nedir Süren bir siyasal süreç hakkında yorumda bulunmak. Bu yürüyen yargı süreci tümüyle hukuki bir süreçse, ben şimdi size soruyorum, soruşturmanın gizliliği esas olduğu halde poliste ifade veren şüphelilerin ifadeleri nasıl olup da çarşaf çarşaf yandaş basında sergilenmektedir Bunu ben eleştirdiğim zaman yargıya müdahil olacağım. Ama polisten, emniyetten sistemli olarak onu basına sızdıranlar yargıya müdahil olmayacaklar."

BAŞBUĞ'UN DELİLLERİ KARARTMA İHTİMALİ YOK

Genelkurmay eski başkanı İlker Başbuğ'un tutuklanmasına da değinen Günaydın, İlker Başbuğ'un AK Parti döneminde orgeneral olduğunu ve Genelkurmay Başkanlığı'na yükseltildiğini belirtti. Başbuğ'un kaçma ve delilleri karartma ihtimali bulunmadığına işaret eden Günaydın, şöyle dedi:

"Siz kişiye özel mahkemeler kurarsanız, bu, bağımsız yargı faaliyetinin dışına çıkar. Geçmişte sıkıyönetim mahkemeleri böyleydi, Devlet Güvenlik Mahkemeleri böyleydi. Bugün de özel yetkili mahkemeler böyle. Özel yetkili mahkemelerin hakimi de savcısı da özeldir, bu yargılama faaliyetlerini bağımsız yargı olarak görmekte zorlandığımızı açıkça ifade edelim. İlker Başbuğ'un tutuklanmasını gerektirir bir durumun olmadığını düşünüyorum. İstisnai bir durum olan tutukluluğun, özel yetkili mahkemeler aracılığıyla infaza dönüştürülmesinin bir örneğini yaşıyoruz."