CHP'li vekil skandalı ortaya çıkardı!
Abone olCHP Manisa Milletvekili Sakine ÖZ, “AKP, Çiftçinin Sorununda İpe Un Seriyor” dedi, inanılmaz bir skandalı belgeledi: “Manisa Çiftçisi Nasıl Perişan Ediliyor, Açıklıyorum!” dedi.
İNTERNETHABER.COM- CHP
Manisa Milletvekili Sakine Öz, 8-15 Mayıs tarihleri arasında
Manisa’nın birçok ilçe ve köyünde etkili olan dolu ve sel
felaketinin ardından yürütülen zarar tespit çalışmalarında skandal
boyutunda hatalar yapıldığını belgelerle ortaya koydu, çiftçiye
verilen hiçbir sözün tutulmadığı gibi, oluşan zararların da oldukça
düşük oranlarda gösterilmek suretiyle devlet yardımlarının
kısılmaya çalışıldığını savundu.
Bakan Mehdi EKER’in soru önergesine verdiği yanıtları, İl, İlçe Tarım Müdürlükleri ve İl Afet ve Acil Durum Müdürlüğü’nün resmi evraklarıyla birlikte değerlendiren Manisa Milletvekili Sakine Öz, yapılan hesaplama hatalarını ve verilen boş vaatleri tek tek açıkladı.
CHP Manisa Milletvekili Sakine ÖZ’ün açıklaması
şöyle:
AKP İPE UN SERİYOR
“8-15 Mayıs tarihleri arasında, Manisa ilimizin birçok ilçe ve köyünde yaşanan dolu ve sel afeti, en az 2 yıllık ürün kaybına, birikmiş borçlara yol açtı. Ürününü çamura terk eden çiftçimiz, borca teslim oldu. Israrlarımız sonucunda bazı köylere gelen Bakan Mehdi EKER, köylülerimizin mağdur edilmeyeceği yönünde açıklamalar yapsa da, ne AKP Milletvekillerinden, ne de Bakan’dan bugüne dek bir adım gelmedi.
Bu adımlar atılmadığı gibi, İlçe Tarım Müdürlüklerinin zarar
tespit rakamlarına baktığımızda, gerek İl Afet ve Acil Durum
Müdürlüğü’nün, gerekse İl ve İlçe Tarım Müdürlüklerinin ellerinde
inanılmaz derecede çelişkili zarar oranları görmekteyiz.”
HATALAR ZİNCİRİ
“İlk günlerde zarar tespitleri yapan İlçe Tarım Müdürlükleri,
köylerimizde arazilere gittiler, her üreticinin kendi ekilebilir
arazisi ile zarar gören ürününü dekar bazında oranlayarak gerçeğe
en yakın mağduriyeti ortaya koymaya çalıştılar. Bu oranlar, birçok
köyümüzde yüzde 70’leri geçiyordu. Biz de yerinde yaptığımız
tespitlerde bu mağduriyete tanıklık ettik. TARSİM sigortalılık
oranı da, maddi sıkıntılar nedeniyle yüzde 15-25 aralığındaydı.
Dolayısıyla, üreticimiz, devletin afet kapsamında bir desteği
olmazsa, hiçbir surette belini doğrultamayacak bir felaketle
karşılaşmıştı. Kanun teklifimizle sorunu Ankara’ya taşıdık, çözüm
önerilerimizi sıraladık. Borçların ertelenmesinden zararların
karşılanmasına, elektrik borçlarında faizsiz erteleme talebine
kadar birçok noktada çalışma yürüttük. Gelin görün ki, AKP sıraları
ve bakanlık duyarsızlığını sürdürdü. Halen Bakanlar Kurulu’ndan
çıkacak kararları bekliyoruz.
“İlçe Tarım Müdürlüklerinin hesaplamaları İl Tarım ve İl Afet ve Acil Durum Müdürlüğü’ne ilk 2 hafta içinde resmi yazıyla yollandı. Buradaki oranlar elimizde... İlk aşamada birçok köyümüzün, yüzde 45-70 aralığında değişen oranlarda zarar kapsamında olduğu tespit edilmiş.
Özellikle Alaşehir’in Baklacı, Narlıdere, Sobran, Kemaliye, Toygar, Subaşı köyleri ile Sarıgöl’ün Güneydamları, Bağlıca, Baharlar, Bahadırlar, Sığırtmaçlı, Dadağlı, Doğuşlar, Çanakçı, Tırazlar köyleri; Ahmetli’nin Gökkaya beldesinde, Alahıdır’ın üzüm bağlarında; Salihli’nin Köseali ve Mersindere köylerinde; Kula’nın Ortaköy, Yurtbaşı, Sarnıç, Dereköy, Bebekli köylerinde ciddi oranda zarar olduğunu çok net olarak biliyoruz.
Bakan EKER’in yolu da bu köylerden bazılarına denk düştü, Subaşı başta olmak üzere, yaşanan afeti kendi gözleriyle gördü.”
ÇİFTÇİYLE DALGA GEÇİLDİ
“Yüzde 45-70 aralığında tespit edilen ilk zararlardan sonra, İl
Afet ve Acil Durum Müdürlüğü’nden yeni bir yazı gelmiş ve İlçe
Tarım Müdürlüklerinin “Afetlerin Genel Hayata Etkililiğine İlişkin
Temel Kurallar” adlı yönetmelikte belirtilen hesaplama yöntemine
göre zarar tespitlerini güncellemesi istenmiştir. Bu hesaba göre;
köy ve beldedeki toplam ekili alan, zarar gören alana bölünmüş ve
‘tarımsal zarar tespit formu’ doldurulmuştur. Kısacası, her köy tek
bir mülk sayılmış, üreticinin kendi arazisi içinde tek tek ne kadar
zarara uğradığı yönetmelik gereği hesaba katılmamıştır. Yüzde 45-70
aralığındaki ilk zarar tespitlerinin büyük bölümü, sonradan yüzde
20-25 oranına düşürülmüştür. Sonuçta, yönetmelik gereği,
üreticilerimizin zarar oranı 1/3’ten az ise, üreticimiz zarara
uğramış olarak değerlendirilmemiştir.
Bizim de yerinde incelediğimiz gibi, bu yöntem ve yönetmelik, yaşanan afetin boyutlarını hiçbir şekilde ifade edemez, mağduriyeti gideremez. Birçok köylümüz, TARSİM sigortası yaptıramadığı için perişan olduğu yetmezmiş gibi, bu hesaplama yüzünden ileride hiçbir yardım alamayacak konuma itilmiştir. Kısacası hükümet ve AKP milletvekilleri Manisa’da çiftçiyle dalga geçmiş, boş yere vaat vermiş, ancak yüzleri tutmadığı için şimdi köylümüzün karşısına çıkamamıştır.”
BOŞ VAATLER
“Gerek muhtarlar ve köylülerimizle görüşmelerimizde, gerekse
yerinde yürüttüğümüz tespitlerde, yapılan hasar tespitlerinin son
derece gelişigüzel gerçekleştirildiğini görüyoruz. İlçe Tarım
Müdürlükleri ile İl Afet’in arasındaki hesaplama sorununu bir
kenara bırakın, bağ ve tarlalardaki ölçümler de hasarın boyutunu
anlatmaktan çok uzaktır. Tüm bunlar yetmezmiş gibi, afetin 3.
haftasında köyleri gezen bazı AKP Milletvekilleri, çiftçimize içi
boş bir yeni vaatte bulunmuştur...
İl Afet ve Acil Durum Müdürlüğü, mevzuatı gereği, kendisine ilk 2 haftada İlçe Tarım Müdürlükleri aracılığıyla yapılan zarar başvurularını dikkate almakta iken, AKP Milletvekilleri, bunu hiç bilmezden gelip köylümüze şunu söylemiştir:
‘Henüz zarar beyanında bulunmayanlar; biz o başvuru işini konuştuk, 1 hafta erteleme aldık, siz haftaya gidip İlçe Tarım’a başvurun, zararınız tespit edilsin.’
Halbuki bu erteleme vaadini İl Afet ve Acil Durum Müdürlüğü kabul etmemiş, 3. haftada zarar tespiti için yapılan yığınla başvuru İl Afet’te işleme alınmamış, kabul görmemiş, köylümüzün zarar beyanı İlçe Tarım Müdürlüklerinin elinde kalmıştır.
3. hafta yapılan başvurular sonrasında ortaya çıkan toplam zarar alanı ile ilk 2 haftayı karşılaştırdığımızda, inanılmaz bir zarar oranı artışı doğduğunu belgelerden görüyoruz. Eğer 3. hafta başvuruları kabul görseydi, bu sayede bir nebze de olsa, zararın gerçek boyutlarını görmeye başlayabilirdik.
Çiftçiye ‘başvurunu aldık, zararın karşılanacak’ diyen AKP milletvekilleri, şimdi İl Afet ‘hayır, başvurunuzu reddediyoruz’ dediğinde, hangi yüzle köylünün karşısına çıkacak, yalanlarına nasıl devam edebilecek?
Yok, eğer köylünün bir kısmına bu erteleme yalanını kulaktan kulağa söylediyseler, köy kahvesinde sohbet sırasında öylesine anlatmışlarsa, böylesine önemli bir uzatma kararı için muhtarlıklara neden resmi bir bildirimde bulunamadılar, köylülerimiz arasında ‘benden-onlardan’ ayrımı mı yaratmak istediler? ‘Duyan duysun, paçasını kurtarsın, geri kalan başının çaresine baksın’ mı demeye çalıştılar? ‘Erteledik’, dedikleri başvuru süresi için İl Afet’e danışmak hiç mi akıllarına gelmedi?
Şimdi şu açıklamalarımız karşısında yürekleri yetiyorsa çıksınlar karşımıza ve ‘biz bu 1 hafta ertelemeyi köylüye söylemedik, birileri uydurmuş’ desinler, tartışalım..!”
AKP MİLLETVEKİLLERİ NE YAPACAK?
“Uyarılarımız, dediklerimiz bir bir çıkıyor, çözüm önerilerimizi dikkate almayan hükümet battıkça batıyor...
Ankara’dan, Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı’ndan Manisa’ya yazılar gelmeye başladı. Böylesine büyük bir afete uğrayan Manisamız’da Alaşehir’in Baklacı, Narlıdere, Sobran köyleri ile Sarıgöl’ün Tırazlar, Sığırtmaçlı, Çanakçı, Bağlıca, Doğuşlar ve Dadağlı Köyleri dışında hiçbir alanda tarım ürünlerinin 1/3’ünden fazlasının ‘zarar görmediği’ne karar verildi. Yani, dalga geçer gibi, sayılan bu yerler dışında ‘afetin genel hayatı etkilemediği’ne hükmedildi.
Oysa, Başbakanlık’ta bekletilen Haziran ayındaki ilk hasar tespit listesinde, Alaşehir’in Subaşı köyü en çok zarar gören alanlar arasında sayılıyordu. Bakan Mehdi EKER de bunun için Subaşı’na gelmiş ve incelemelerde bulunmuştu. Şimdi açıklanan listede Subaşı ‘afetten etkilenmemiş’ sayılıyor.
Bu ne yaman çelişki, kendisini yalanlamakta ustalaşmış bu hükümetin hiç mi doğru bir hareketini göremeyeceğiz..! Yandaşına gelince daha yasası Meclis’ten geçmeden uygulamaya başlayan, kişiye özel düzenlemeler yapan hükümet, Manisa’da çiftçinin bütün zarar ziyanı karşısında aylardır lafı dolandırıyor, ipe un seriyor. Gerçekle ilgisiz hesap hatalarıyla, keşmekeşi büyütüyor, çözümsüzlüğü derinleştiriyor.”
ÇİFTÇİYİ DEFTERDEN SİLDİLER
“İnanılmaz bir skandalla karşı karşıyayız; ilçe tarım müdürlükleri,
kesin zarar oranları konusunda İl Tarım’ın neyi kabul edip
Ankara’ya gönderdiğini bilmiyor. Kendilerine başvuran köylülere
kesin bir yanıt veremiyor. İl Afet, hiç güvenilir olmayan, gerçek
zararlarla örtüşmeyen oranlarla köy muhtarlıklara yazı gönderiyor.
Tarım Bakanı’nı en çok zarar gören köye, Subaşı’na çağıran AKP
milletvekilleri, şimdi Şubaşı’ndaki zararın ‘genel hayata etki’
etmeyecek derecede olduğunu Ankara’dan öğrenince şok
geçiriyor...
O kadar vahim hatalar yapılıyor ki, aynı sel ya da dolunun vurduğu iki komşu köyden birisine yardım yapılırken, diğerine ‘zarar kapsamında değilsiniz, genel hayata etkisiz bir afettir’ yanıtı veriliyor. Köylünün yaşadığı mağduriyetle dalga geçen, afet yönetimi çökmüş, zarar oranları birbirini tutmayan, afetin boyutlarıyla hiçbir ilgisi olmayan tespitlerle köylüyü perişan eden hükümet, Manisa’da çiftçinin yüzüne nasıl bakacak, merak ediyorum...”
NE YAPMALI
“Yaşanan bu skandallardan sonra yapılması gerekenler bellidir:
Zarar tespitleri yeniden yapılmalı, çiftçimizin arazisi ve kaybı yeniden ölçüme tâbi tutulmalı, TARSİM’li-TARSİM’siz ayrımı bu afetin boyutları düşünülerek dikkate alınmamalı, tüm köylümüzün zararı yüzde 40 değil, yüzde 10 ve üzerindeki kayıplardan itibaren karşılanmalı, kamu bankalarına olan borçlar ertelenmeli ve elektrik borçları 2 yıl süreyle faizsiz ertelenip taksitlendirilmeli. Sulama elektriği borcu nedeniyle kapatılan elektrikler, anlaşma ve taksitlendirme yoluyla açılmalıdır. Çiftçimiz ancak bu yolla belini biraz olsun doğrultabilecektir.”