CHP'li İlhan Kesici'den başörtü çıkışı: Endişe etmeyin!
Abone olCHP İstanbul Milletvekili Adayı İlhan Kesici, Türkiye'nin ekonomik durumunu ve CHP'nin vaadlerini H.Kübra Kocaoğlu'na anlattı. Kesici, başörtülü seçmene de tavsiyede bulundu.
H. KÜBRA
KOCAOĞLU
TWİT-ÜL HAVADİS
"Ömrüm Devlet Planlama Teşkilatı'nda geçti. Uzmanlık,
daire başkanlığı, genel müdürlük, müsteşarlık yaptım. Bizim işimiz
büyüme hızlarıyladır" diyen CHP Milletvekili adayı İlhan Kesici,
siyaseti de rakamlar üzerinden okuyan bir siyasetçi. "AK Parti
ekonomide başarısızdır" tezini de tek tek rakamlar üzerinden
açıklıyor.
Partilerin ekonomik programlarının öne çıktığı bu seçim
atmosferinde İlhan Kesici ile Türkiye ekonomisini, hükümetin
ekonomi yönetimini ve seçmen davranışlarını
konuştuk.
- AK Parti hükümetinin ekonomi
yönetimini başarısız bulduğunuzu söylediniz. Neden
başarısız?
Bir ülkenin ekonomisine "nasıl?" diye bakıldığında, bu büyüme
hızıyla ölçülür. Kesintisiz 12 yıl iktidarda kalan AK Parti'yle
Türkiye'nin ekonomisi yıllık ortalama 4,7 büyümüş. Hiçbiri AK Parti
dönemi kadar uzun sürmese de tek pati iktidarlarının ülkeyi
yönettiği dönemlere bakıp başarılı mı başarısız mı kıyaslamak
mümkün.
Daha önceki tek parti dönemi
iktidarların büyüme oranları:
- Demokrat Parti Dönemi (1950-1960) ortalama
büyüme hızı 6,3.
- Adalet Partisi Dönemi ( 1965-1971)
ortalama büyüme hızı 5,9.
- Adalet Parti dönemini de içine alan koalisyonlar
dönemi (1963-1977) ortalama büyüme hızı yüzde
5.9.
- Turgut Özal Dönemi ( 1980 sonrasında) ortalama büyüme hızı
4.9.
- AK Parti Dönemi (2002'den bugüne) ortalama
büyüme hızı 4.7.
57 yılın toplam büyüme hızına baktığımızda ise
ortalamanın 5.1 olduğunu görüyoruz. Üstelik bunun
içinde, 2. Dünya Savaşı, 60, 70, 80 ihtilalleri, Kıbrıs Barış
Harekatı, ambargolar, 94'teki ekonomik kriz, 99'da deprem, 2001'de
büyük ekonomik kriz gibi ekonomiyi derinden sarsan sıkıntılı
olaylar yaşanmış. Buna rağmen büyüme hızı 12 yıllık AK
Parti hükümetinin toplam büyüme hızından daha büyük. İşte bu yüzden
AK Parti ekonomide başarısız.
2015'TE DAHA DA KÖTÜ OLACAK
-AK Parti'nin iktidara geldiği
yıllarda büyüme hızının yüksek olduğunu ve çok başarılı bulunduğunu
biliyoruz.
Evet, ilk 4 yılı AK Parti'nin başarılı bir ekonomi. İlk 4 yılda
büyüme hızı ortalama yüzde 7.4. Bu çok güzel bir büyüme hızı. Ama
bunda krizin ertesinde gelmenin etkisi var. Bir de dünya AK
Parti'nin gelişini çok olumlu karşıladı. Bunun için büyüme
hızı birden bire yüzde 9.4 e sıçradı. Bunu devam ettiremediler.
Asıl ustalık dönemi 2007'den sonraki dönemde, devleti
daha iyi tanıdılar, Cumhurbaşkanı AK Parti'den,
Başbakan, Meclis Başkanı AK Parti'den. Burda 8 yılın ortalaması
yüzde 3.3. Çok çok düşük. Bu Türkiye'nin taşıyabileceği bir rakam
değil. En son 3 yıl yüzde 3. 2015 yani içinde olduğumuz
yıl mutlaka yüzde 2'nin altında olacak. Yüzde 2'yi
bulması sözkonusu değil.
-Peki bu tabloda dünya ekonomisinin
hiç mi etkisi olmadı? Dünyada ekonomik krizler de yaşandı?
Bunu anlamak için diğer dünya
ülkeleriyle kıyaslamak mümkün.
Dünyada bize benzeyen ülkelerle kıyasladığımızda 2002-2006
döneminde benzer bir performans gösterdiğimiz ortaya çıkıyor.
2007-2014'de ise tablo şöyle:
- Asya Grubu yüzde 7
- Bize benzeyen ülkelerin olduğu grup yüzde 6,
- Türkiye yüzde 3,3.
Neredeyse yarısına düşmüşüz.
KRİZ BİZİ TEĞET GEÇTİYSE
EĞER...
-2011'de yaşanan dünya ekonomik krizi
için Sayın Erdoğan "bizi teğet geçti" dedi.
3. Murat'a ait bir Nakşi ilahi vardır: "Uyan ey
gözlerim gafletten uyan, uyan uykusu çok gözlerim uyan, Azrail'in
kastı canadır inan, uyan ey gözlerim gafletten uyan".
Bu noktadan itibaren hükümetin gafletten uyanmış olması lazımdı.
"Arkadaş bizde bir yanlışlık var, bir şey oluyor ki işler
kötüye gitmeye başladı. Bunu ciddiye alalım". Bunu demek
yerine şöyle demeyi tercih ettiler: "Bu çok arızi bir
şey, aldırmaya değecek bir şey değil. Teğet geçti işte. Biz yine
dünyanın en aslanlarıyız".
AK PARTİ'Yİ YÖNETENLER LAUBALİLİĞE
DÜŞTÜLER!
Bütün bu ekonomik veriler iki şey gösteriyor:
1- AK Parti'yi yönetenlerin hem siyasi çapları hem
de kadrolarının ekonomik çaplarının yetmediğinin
göstergesidir.
2- Ülkenin yönetimini hafife aldıklarının
göstergesi. "Biz ki aslan parçasıyız, bak nasıl
götürdük" falan diye laubaliliğe düşmeleri olabilir.
Ben ikisi birden görüyorum. Hem laubalilliğe düştüler
hem de bir bütünlük arzetmeyen, kendi içinde bir tutarlığı olmayan
projelere para harcadılar.
- Ekonomik kriz bu kadar derin vurdu bizi madem, bu aynı oranda halka neden yansımadı?
Ona da yansıdı, oya da yandısı. 2007'de mesela yüzde 47 idi AK Parti'nin oyu, 2009'da belediye seçimi oldu, yüzde 38 aldılar. Nerdeyse 10 puan düştü.
-Genel seçim yerel seçim farkı yok mu
orada? Yerel seçimde düşüş olması doğal değil
mi?
Yok, öyle 10 puanlık bir düşme olması normal değil.
SEÇMEN ÖNCE EKONOMİYE
BAKAR
Krizin ardından birden tekrar 9'a çıkıyor büyüme hızı. Ertesi seneye bakınca, yüzde 8. 2011'de seçime gidildi. Bu iki yılın ekonomik etkisiyle yüzde 50 oy aldı. Şu rakamlar herhangi bir seçimin önünde oluştuğunda, dünyanın her yerinde buna benzer bir sonuç elde edilir. Öbür faktörlerin hiçbir rolü yok. Yani başörtüsü faktörü, yeni anayasa, eski Türkiye, yeni Türkiye lafları. Bana sorarsanız bunların bu ekonomik tablo karşısında önemi yok. O lafların önemi başka vadilerde vardır ama ülkede ekonomik büyüme hızı çok yüksekse seçmenler önce buna göre oy verecektir.
Şimdi geldik bu seçime. 8.8'de tutturamadılar ve dramatik bir düşüşle tekrar, 2,1'e geldiler. Bu AK Parti'de çok önemli denilecek bir oy düşünü yaratır.
-Ne kadarlık bir düşüş mesela?
Onu kehanete sokmak doğru değil. Ama ben önemli denilecek bir
rakamda düşüş olacağına inanıyorum. Bizim de geçmiş tarihlerimizde
yüzde 2-3 gibi büyüme hızından sonra seçime gitmiş bütün
iktidarlarda bir düşüş vardır ve bu anlamlı bir düşüştür. Bu düşüş
siyasi bir telaş da yaratır. Aynen AK Parti'de olduğu gibi.
AK PARTİ TELAŞ
İÇİNDE
İlhan Kesici, ekonomik verilerin AK Parti'de telaşa yol
açmasını, Başbakan Davutoğlu ve eski Cumhurbaşkanı Abdullah
Gül arasında geçen Pensilvanya'ya gitme polemiğini örnek
vererek anlatıyor.
Diyor ki:
-Bunlar aynı dünyanın insanları, aynı kabinede beraber çalıştılar,
yol arkadaşlığı yaptılar. Fakat birbirlerini yalanlayan ihtilaflı
açıklamalar yapıyorlar.
- Bu aynı zamanda nezaketsiz de bir durumdur.
- İşte bu ihtilafın kaynağı da, bu nezaketsiz siyasi dilin nedeni
de sebebi büyüme oranlarındaki düşüştür, ekonominin kötüye
gitmesidir.
-Nasılsa bir düşüş yaşanacak, bunu hissettiler ve bu münasebetle
bir suçlu da arayacaklar. Büyüme hızı 9'larda 8'lerde olsaydı bu
tartışma böyle olmazdı.
-Siz seçmenin de siyasetçilerinde tutumunu ekonomi belirler diyorsunuz. Peki başka hiç mi faktör yok. Mesela iktidarın yeni Türkiye söylemini destekleyenler, başörtüsüne özgürlüğü önceleyenler, ekonomik düşüş olsa bile iktidarı desteklemez mi?
Başörtüsü konusu çok önemli. Hatta tek başına seçim sonuçlarını
belli oranda etkileyebilecek bir ağırlığa sahip. Ama artık bu
özgürlük sağlandı.
TÜRKİYE BAŞÖRTÜSÜNE ÖZGÜRLÜĞÜ
İÇSELLEŞTİRDİ
-Sağlandı fakat muhafazakar camiada AK Parti hükümeti giderse başörtüsü yasakları yeniden başlar mı endişesi varsa?
Öyle bir endişe varsa, evet ekonomiye rağmen bu durum onun için
belirleyici olabilir. Ama benim kanaatim, öyle bir endişeye mahal
yoktur Türkiye'de. Bu konuda serbestiz. Allah'a çok şükür, okullara
da giriliyor, kamuda da çalışılıyor.
Aslında 97 Refah-Yol hükümetine kadar öyle yüksek bir endişe de
yoktu. Ama 28 Şubat'ın ertesinde işler sertleşti. Fakat Türkiye bu
sertleşmenin sadece AK Parti'sine oy veren başörtülüler değil, geri
kalan bütün Türkiye de başörtüsüne yasakların çok yanlış olduğunu
içselleştirdi.
BAŞÖRTÜLÜLERİN ENDİŞESİ
OLMASIN!
Buna dokunmak hem dini özgürlüklere dokunmaktır, hem de normal
demokratik bakımdan da kılığına kıyafetine karışmaya ne hakkın var.
Elbette burda AK Parti'nin katkısı oldu, cesaretlendirdi,
yüreklendirdi. Meseleyi iyi anlattı, mesele kavranıldı. Geri kalan
insanlar da "demek ki bizde de bir yanlış varmış" denildi.
Şimdi benim tavsiyem bu başörtülü arkadaşlarımızın ve
onların ailelerinin en küçük bir kırıntı bile, trilyonda bir bile
böyle bir endişelerinin olmaması. Çünkü Türkiye bu durumu
artık içselleştirdi.
Ama olursa bu ekonomik rakamlara bakılmaksızın o insanlar oylarını değerlendirirler. Rakam 2'de olsa 12'de olsa değerlendirir. Çünkü bu hem genel özgürlüklerle hem de dinle ilgili bir konu.
Din dünyanın her tarafında en hassas konudur. Başını örten insan
bunu dini inancı gereği, dini bir sembol olarak da görüyorsa "bu
budur" demek lazım. Ve buna dokunduğunuz zaman para, pul bunlar hep
fısıltı gelir insana.
CHP BUNUN GARANTİSİNİ VERMEZSE CEZA BİLETİ
KESİLİR
-CHP adayı olarak, "CHP başörtüsüne özgürlüğün teminatını veriyor" diyebiliyor musunuz?
Elbette, CHP bunun garantisini vermesi lazım, veriyor da. Vermedi diyelim ki, cezasını misliyle görür. Hemen ilk seçimde ceza bileti kesilir. CHP garantisine önem veriyorum ama bununla beraber Türkiye'de her kesimden insan bunu içselleştirdi. Dini bakımdan bakanlar da, özgürlükler bakımından bakanlar da içselleştirdi. Şimdiye kadar bu kadar içselleştirmiş değildik. O Türkiye'nin eksiğiydi. Bunu da aştık.
EMEKLİLERE İKİ MAAŞ İKRAMİYENİN KAYNAĞI
-CHP ekonomik vaadleriyle ön plana
çıktı. Uçuk bulanlar, komik bulanlar da oldu, "kaynak nerden
bulunacak?" diyenler de. Siz bu eleştirileri nasıl
değerlendirdiniz?
AK Parti kaynağı nereden buldu? Sayın Başbakan, bakanlar gidip de
bilinmeyen bir yerden para getirmiş falan değiller.
Türkiye bütçesi 473 milyar liradır. Bunun içinde cari
transferler faslı diye bir kalem vardır. O kalem 176 milyar
liradır. Bütün bu harcamalar buradan yapılır. Kaynak
herkes için budur. Bütçe yapmayı bilen herkes bu işi böyle
yapar.
GÜÇLÜ EKONOMİ EMEKLİYLE Mİ
ÇÖKECEK?
İlhan Kesici, iktidara soruyor:
- "Siz IMF'den borç dilenirken biz IMF'ye borç verecek bir
ekonomi yaptık" diyorsunuz. Amenna.
- "Biz Türkiye'yi, dünyanın en büyük 17. ekonomisi yaptık",
diyorsunuz. Amenna.
- Peki, dünyanın 17. büyük ekonomisini yaratmışsın, IMF'ye
borçları sıfırlamışsın da bir garip emekliye 2 maaş ikramiye
verdiğinde çöküyor mu bu ekonomi?
- O zaman bu nasıl büyük ekonomi?
USULÜYLE BIRAKSINLAR!
Türkiye yoruldu, Sayın Cumhurbaşkanımız
yoruldu. Mesajlar artık tekrar ediyor, yeni mesaj
çıkmıyor. 2002'de gelirken başörtü diyordu, hala başörtüsü diyor.
Bu olmaz. Bağla bitsin. Zaten bağlayıp bitiremiyorsan orada yanlış
vardır.
Bu arkadaşlarımızın artık nefesleri azaldı. 12 yıldır diyelim çok
güzel hizmetlerde bulundular ama artık yeter. Usulüyle,
tadıyla bıraksınlar, başka insanlar da hizmet etsin. Belki
başkaları daha iyi hizmette bulunurlar.