CHP’li Altay: Milli irade benim kardeşim
Abone olCHP Grup Başkan Vekili Engin Altay, "13 gündür Türkiye’de hem Anayasa hem TBMM İçtüzüğü zaten ayaklar altına alınmış çiğneniyordu. Ben buna...
CHP Grup Başkan Vekili Engin Altay, "13 gündür Türkiye’de hem
Anayasa hem TBMM İçtüzüğü zaten ayaklar altına alınmış
çiğneniyordu. Ben buna görsel bir boyut kazandırdım. Milli irade
benim kardeşim" dedi.
CHP Gerze İlçe Başkanlığı’nı ziyaret eden CHP Sinop Milletvekili
Engin Altay, meclis tüzük kitapçığını fırlatması hakkında konuştu.
TBMM’de yaşanan olayın demokratik bir tepki olduğunu söyleyen Engin
Altay, Sinop halkının Türk Milletinin bana verdiği yetkiyle,
ettiğim yemine sadık kalmayı sürdüreceğini kaydetti. Altay
açıklamasına şöyle devam etti: "Meclis Başkanı burada 13 gündür
Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin Anayasa’nın ayaklar altına
alınmasına seyirci kaldı. Yeni seçilen Cumhurbaşkanı ve eski
Cumhurbaşkanı hatta Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı, Anayasa’nın
resmen ’hürra’ edildiği 13 gün yaşadık. Yani bu hiçbir demokraside
kabul edilemez, bunun altını çizmek istiyorum. Demokrasinin güç
kaynağı ve esin kaynağı hukuktur. Bu söylenmedi, bu Ankara’da
söylemedik bir söz. Demokrasinin güç ve esin kaynağı hukuktur.
Hukukun ortadan kaldırıldığı bir süreç o ülkede demokrasinin de
fiili olarak sonlandırıldığı bir süreçtir. Bizim bakanlarla
sorunumuz yoktur. Yalnız o makamların sorumluluğunu taşıyan
sorumsuzluklarla işimiz var ve bundan sonra da olacaktır. Bu
çerçevede Sinop halkının Türk Milletinin bana verdiği yetkiyle,
ettiğim yemine sadık kalmayı sürdüreceğim. Kitap fırlatmak
nezaketsiz bir yaklaşım gibi algılanabilir, bunu normal karşılarım
ama Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanının kaynağını Anayasadan
alan TBMM İçtüzüğünü çiğnemesini nezaketsizliğin de ötesinde bir
davranış olarak algılarım. Hem nezaketsiz bir davranış olarak
algılarım hem de görevi suistimal olarak algılarım. Milletin bana
verdiği yetki de bir milli iradedir. Seçilmiş Cumhurbaşkanın her
vesileyle söylediği ’milli iradeye saygı’ konusuna en çok dikkat
edecek Türkiye de iki kişi vardır. Birisi Cumhurbaşkanı, Anayasayı
korumak ve Anayasa organlarıyla uyumlu çalışmasını gözetmekten
sorumludur. Birinci ve en temel görevi budur. İkincisi de Türkiye
Büyük Millet Meclisi, kanun yapan ve yasa yapan organdır. Meclis
kanunları yaparken Anayasadan kaynağını aldığı İç tüzükle İç Tüzük
çerçevesinde yapıyor ve Meclis Başkanının Meclisin nasıl çalışacağı
belliyken, ayağa kalkıp usulca söz isteyen Ana Muhalefet Partisi
bir grup başkanvekilini orada yok sayması bir milletvekili olarak,
bir insan olarak bile yok sayması benim tahammül sınırlarımı
zorlamıştır. Böyle yaptıkları sürece de tavrımız değişik şekil
şartları değişse de, bu refleksimizi her zaman ortaya koyarız, bunu
da söyleyeyim. Tabi benim bu tepkime bazı AKP yöneticilerinin
televizyon televizyon gezerek demeçler yağdırdığını gördüm. Bu
demeçleri gerçi Hükumet bugün açıkladı ama Bakanlık dilekçesi
olarak ben okudum. Hükumet değişeceği için yeni kurulacak kabineye
rezervasyon dilekçesi olarak algıladım. Çünkü AKP’lilerin
televizyona çıktığı çok vaki değildir. Ama bu tavırdan sonra kanal
kanal gezmeleri kimi genel başkan yardımcıları, kimi grup başkan
vekillerini yeni kurulacak kabineye rezervasyon müracaatı olarak
algılandı tarafımdan. TBMM ’alo Cemil’ hattının devreye girmesiyle
yemin töreninde, iç tüzüğü rafa kaldırmaya çalışmıştır. Bizim
milletin verdiği yetkiyi kullanmamızı TBMM engelleyemez. 13 gündür
Türkiye’de hem Anayasa hem TBMM İçtüzüğü zaten ayaklar altına
alınmış çiğneniyordu. Ben buna görsel bir boyut kazandırdım."
Bir basın mensubunun; ’yapılanın milli iradeye saygısızlık’ olarak
nitelendirildiğinin hatırlatılması üzerine Engin Altay, "Milli
irade benim kardeşim. Ben de milli iradenin bir temsilcisi olarak
oradayım ve TBMM İçtüzüğü çok açık. Meclis Başkanı 63’e göre usul
tartışmasını açmak zorundadır. Bırak usul tartışmasını benim
meramımı dinlemek lütfunda bulunmayarak Milli İradeye en büyük
saygısızlığı Cemil Çiçek yapmıştır, bunun da altını çizmem lazım"
diye konuştu.
"BARDAKLAR FIRLATILMIŞ, KÜFÜRLER HAVADA UÇUŞMUŞTUR"
"Türkiye’de çok bilinen bir söz vardır. Bir göreve gelen
yöneticiler sırayla zarf açarlar. Birinci zarf eskileri kötüle.
İkinci zarf etrafı kötüle. Üçüncü zarf hiç işi uzatma, sen üç tane
zarf hazırla malum esprisidir" diye devam eden Altay, şu ifadeleri
kaydetti:
"Seçilmiş cumhurbaşkanının yemin ettiği gün yemin ettiğinden bir
saat sonra Anıtkabir’de birinci zarfı açtığına tanık olduk.
Eskileri kötüleyerek işe başlamasını çok çirkin buldum. Büyük
Atatürk’e istisna tutarak, aslında ona da laf edecek de şimdilik
dili yetmedi. İsmet İnönü dahil Celal Bayar dahil, Demirel dahil,
Özal, Sezer, Gürsel, Korutürk dahil geçmiş bütün cumhurbaşkanlarını
itham etmesini, halktan kopuk olmakla suçlamasını yadırgadım. Buna
Abdullah Gül de dahil. 40 yıllık dava arkadaşını da bu kadar çabuk
gözden çıkarmasını, hatta satacağını da düşünmemiştim. Dün mecliste
yaşanan olay bir demokratik tepkidir dediğim gibi, biz her şeyde
hoşgörülü olabiliriz ama anayasanın hepimizi bağlayan, bütün
toplumu bağlayan, 77 milyonu toplu olarak ve teker teker bağlayan
Türkiye Cumhuriyeti Anayasasına yürütme ve yasama organının başı
tarafından ihlal edilmesine, yok sayılmasına tahammül göstermemizi
bizden kimse bundan sonra da beklemesin. Burada bu parlamento da
havada tekmeler uçuşmuştur, meclis kürsüsüne dolu su bardakları
atılmıştır, küfürler havada uçmuştur. Bunlarla çok meşhur olmayan,
bunları garip karşılamayan kimi şöhretli köşe yazarlarını bu konuyu
sağından solundan bükerek kendilerince televizyon programı yaparak
iktidara şirin gözükme anlayışlarını sadece garipsediğimi söylemem
lazım."
(İHA)