CHP'den İstanbul için çok iddialı isim!
Abone olCHP Grup Başkan vekili Muharrem İnce İnternethaber'e konuştu.
NESRİN
YILMAZ/İNTERNETHABER-ANKARA- Ülkenin içinde
bulunduğu siyasi durumu değerlendiren Muharrem İnce, özel
sorularımıza da samimiyetle yanıt verdi.
MEMLEKETİN HALİ İÇLER
ACISI
İmralı tutanakları bugün gazete manşetlerine yansıdı, ne dşünüyorsunuz?
"Eskisi gibi olmayacak, 50 bin kişi, artık savaşmayacağız gibi laflar, açıkça masaya silahı koymuş tehditleri savuruyor ve istediklerini yazdırıyor. AKP diz çökmüş durumda. Bu görüntüler Türkiye Cumhuriyeti'nin geçmişine yakışmıyor. Ver başkanlığı al özerkliği pazarlığı yapılmış. Anayasa çalışmalarında bizi gerici, statükocu gibi gösterdiler. Oysa bizim önerdiklerimiz var, memura grev hakkından tutun toplu sözleşmeye, kadının temsiline kadar pek çok ilerici şeyler önermemize rağmen medya bizi gerici gibi tanıttı. Asıl önemli olan dört konu vardı bugün de bunlar konuşuluyor zaten. Başkanlık sistemi, yerel yönetimlere yetki veriyoruz diye özerklik, Türk milleti kavramının çıkarılması ve eğitim dilinin değiştirilmesi. Bütün bu proje bunların parçası. Bu, AKP-PKK koalisyonu. Kapalı kapılar ardında koalisyon gerçekleşmiş durumda. Memleketin hali içler acısı."
İSTANBULDA ADAY OLURSAM
KAZANIRIM
İstanbul? Aday hala belli değil, Sarıgül'ün adının adaylar içinde geçiyor olması CHP'li olarak sizi rahatsız etmiyor mu, kendisi CHP li bile değil. CHP'nin kendi içinden çıkarabileceği bir adayı yok mu? Sİz Sarıgül hakkında ne düşünüyorsunuz?
"Mustafa Sarıgül popüler bir isim, anketlere dahil edilmesinde hiçbir sakınca yok. Başarılı ve kamuoyunda tanınan bir Belediye Başkanı. CHP üyesi değil ama hep solda siyaset yapmış bir isim. Anketlerde adının geçmesi normal.
Sizin adaylığınız konuşuluyor, aday olmayı düşünüyor musunuz?
"Benim böyle bir talebim yok. Şunu belirtmek isterim ki, CHP seçeneksiz değil, CHP'nin onlarca seçeneği vardır. İstanbul belediye başkanlığı, bir kanalizasyon, su park, proje yarışıyla sınırlı değildir. İstanbul Belediye Başkanlığı siyasi bir yarıştır. Bunun içerisinde Anayasa tartışması, Başkanlık sistemi, terör vardır. İstanbul'u 20 yıldır AKP yönetiyor. İstanbul'u AKP'nin elinden almak bir siyasi kırılma yaratacaktır, AKP'nin burnunu sirtecektir onun için çok önemli. Ben aday falan olmadım, benim söylediğim tek şey orayı almamız gerektiği. Bunun için örgütü harekete geçirmemiz gerekiyor. Bunun birinci yolu üyelerin desteğini almaktır. Önce ana gövdeyi harekete geçirmek lazım. Onlar sokakta olmalı, sıkı çalışmalı, bunun içinde onların adayı belirlemesi lazım. Kim kazanırsa ona destek oluruz, İstanbul Belediye Başkanlığı adaylığı için yanıp tutuşmuyorum"
Aday olursam kesin kazanırım diyorsunuz?
"Evet. Ben iddalı biriyimdir. Ben partinin baraja takıldığı yıl partinin il başkanıydım. Kimse CHP'nin dirileceğine inanmıyordu ama ben inanıyordum. Bana birçok partiden teklifler geldi ama hepsini elimin tersiyle ittim ve zamanı geldiğinde CHP'den milletvekili olurum dedim. Çok çalıştım, inandım. Burada da onu söylüyorum, kendim inanırrsam kazanacağıma örgütü de inandırırım.İstanbul için de bunu söylüyorum, kendime inanırsam bu yarışa girerim ve kazanırım."
GÜÇ AKP'DE AMA ÇÖZÜMÜ BİZE SORUYOR
CHP çözüm sürecini destekliyor
görünüyor ama bu konuda iktidarın hiçbir yaptığına da evet demedi.
Sorun nerede, bu süreç sizce gerçekten çözüm süreci
mi?
"AKP sıkıştığı zaman terör konusu için, "Bu ulusal bir sorun, milli bir mesele, gelin hep beraber olalım" diyor. Ama iş görüşmelere gelince tek başına görüşüyor. Cumhurbaşkanının devrede olmaması çok ilginç. Ana muhalefet, muhalefet, parlamento devrede değil. İki kişi süreci yönetiyor, Abdullah Öcalan ve Tayyip Erdoğan. Süreçten hiç bilgi sahibi değiliz bunun neyine destek vereceğiz. Başları sıkışırsa, ilk söyleyecekleri şey, "Bu milli bir meseledir herkes taşın altına elini koysun."
Kemal Kılıçdaroğlu bir TV programında yaptığı açıklamada somut bir çözüm sunmuyoruz bunu iktidar bulsun dedi. Sizce çözüme katkı sunacağını söyleyen bir partinin bu kararı ne kadar doğru?
"11 yıldır iktidar olan parti çözüm bulamayacak, bizden çözüm isteyecek. Bu bir komedi. Başbakan olarak çözemedin Başkan olarak mı çözeceksin. 11 yıldır neler yapıldı bu konuda şöyle bir bakalım. Sınırlarımız BBG evi gibi olacak, terörle mücadelede özel koordinatör atanacak, sınır kaydırmasına gidilecek, TOKİ, güvenlikli karakollar yapacak, Kürt açılımı. AKP saat başı politika değiştiriyor. Müzakere etmeyeceğiz, edeceğiz, ben görüşmedim, devlet görüştü, görüşen şerefsizdir. Bunları bir hatırlayın. Bütün bunları alt alta koyduğunuzda AKP'nin bu konuda kafasının karışık olduğu, son gelinen noktada ise amaçlarının bir çözüm olmadığı açıktır. Amaçları seçim ittifakı. Oslo görüşmelerinde konu, 15 Haziran 2011'e kadar eylem yapılmayacaktı. 12 Haziran seçimlerine yatırım. Şimdi de aynı. Bu bir seçim ittifakı. Bir barış havası estirecekler, bir takım şeyler verecekler, sonra Tayyip Erdoğan Başkan olsun, zaten sonrasına bakarız diyorlar. Biz çözüm sürecinde değiliz ki, MİT, Genel Kurmay bize bilgi vermiyor. bütün bunlar olacak, sonra senin çözümün ne diye soracaksın. Devlet sende, para sende, yetki sende, güç sende, görüşme sende, bize çözüm soruyorlar"
HÜSEYİN AYGÜN'Ü UYARDIM
Hüseyin Aygün'ün çıkışları parti içi çatışmalara neden oluyor ve bir çok milletvekili de Aygün'ün Kılıçdaroğlu tarafından korunduğunu söylüyor ve tepki gösteriyor. Partinin içinde Hüseyin Aygün'ün yeri olması gerektiği yer mi, kendisiyle görüştünüz mü?
"Ben hiçbir arkadaşımı medyayla tarışmam, buna Hüseyin Aygün de dahil. Asla bu konuları medya önünde bir tartışma konusu yapmam. Arkadaşımızın görüşlerine katılmıyorum. Yanlış yaptığını kendisine söyledim. Ama onu incitecek, partimizi hırpalayacak bir sözü gider yüzüne söylerim."
BEN ASLA HAİN OLMADIM, OLMAM
CHP seçmeni karizmatik, lafını esirgemeyen, Tayyip Erdoğan'a anladığı dilden cevap verebilecek bir lider özlemi çekiyor diyebiliriz, siz bu vasıfların hepsine sahipsiniz, CHP Genel Başkanlığı hayaliniz yok mu?
"Ben siyaseti de, iş ilişkilerimi de, çevremde arkadaşlıklarımı da aynı mantık üzerinden yaparım. siyasette hiçbir zaman birine, seni destekliyorum deyip altını oymadım. Desteklemiyorsam da söylerim. Hep tavrımı ortaya koydum. Ben şu anda Genel Başkanımızın vekiliyim. Genel Başkanımızın zaman bulamadığı konularda parlamentoda onun adına söz sahibi olan 3 Başkanvekilinden biriyim. Hayatımın hiçbir döneminde hain olmadım. Ben Genel Başkanımızın vekili olduğum sürece görevimi en iyi şekilde yapmaya çalışırım, Genel Başkanıma toz kondurmamaya çalışırım Hatta paratoner olmak isterim, bir hata olmuşsa ve buradan Genel Başkanımıza bir laf geleceğini hissedersem hatayı üzerime alırım. Bunları yaparken, kendime yer açayım düşüncesi bana göre değil. Bu görevi yaparken bunlar aklımın ucundan geçmez. Ama siyasette buna net bir cevap verilmez."
Genel Başkanlık hayali hain olmak demek değil ki, aklınızdan hiç geçmiyor mu sonrası için?
"Böyle bir hayal doğru olmaz. O hayale kendizi kaptırırsanız ihanet kaçınılmaz olur. Benim böyle bir hayali kurmam denek ihaneti de beraberinde getirir ki ben siyasette hiç ihanet etmedim."
EN BÜYÜK HAYALİM ÇAĞDAŞ EĞİTİM
Peki en büyük hayali nedir Muharrem İnce'nin?
"En büyük hayalim, Türkiye'de çağdaş, laik, bilimsel bir eğitim. Eleştiren, sorgulayan, tarih bilinci olan, ulus bilinci olan, teknolojiyle donatılmış, özgür gençler yetiştirmek. Öğretmenini eleştirebilen, müdürüne kafa tutabilen gençler yetiştirmek isterdim. Türkiye'nin eğtim sorunun çözüldüğü, gençlerin iyi yetiştiği, üniversitelerin özgür olduğu bir Türkiye."
BUNLAR BENİM ÖZELLERİM
Hayatınızda size en çok acı veren olay nedir?
"Beni hayatımdaki en büyük üzüntüler, arkadaşlarımın çocuklarını kaybetmesidir. Bu aynı zamanda insani bir durumdur, aynı şeyin kendi başına gelmesinden de korkmaktır."
Sizi en çok sevindiren olay nedir?
"En çok sevindiğim olay, 2002'de milletvekili olmam. O gece sabaha kadar uyumamıştım."
Siyasete girdiğiniz günden bugüne kadar bir çok açıklama yaptınız, bir çok iddia dile getirdiniz, bir sürü insanla tartıştınız, siyaset gündeminde pişman olduğunuz bir söylem bir tartışma var mı?
"Evet birkaç tane var. Bazen o sinirle bir AKP'li vekile bir laf etmiştim. Mazot yerine mozot demişti ben de onunla dalga geçmiştim. Sonra çok üzüldüm ve kendisinden özür diledim. Bu yanlışımdı benim. Birkaç kez oldu ama sonra gidip özür diledim."
BİRAZ SİNİRLİYİM
Biraz agresif bir yapınız var, bazen kürsüye de yansıyor, agresif misiniz?
"Evet yüksek sesle konuşurum, biraz sinirli bir tarafım var. Ben baba tarafından mübadil, anne tarafından Karadenizliyim, öyle bir yanım var, zaman zaman sinirleniyorum. Beni en çok üzen şey iftira atılması."
Çok sinirlendiğinde ne yaparsınız, nasıl rahatlıyosunuz?
"Eğer Yalovadaysam, sahilde yürürüm. Eskiden çobanlık yaptığım yerlerde, dağ bayır geziyorum. Elime tüfeğimi de elırım ama hiçbir canlıyı ölüdrmem, bahçede, ormanda amaçsız bir şekilde yürüyorum. Ama Ankara'da rahatlama şansım yok."
Siyaset dışında iddialı olduğunu bir şey var mı, bu bir oyun olabilir, bir hobby olabilir?
"Şiir yazıyorum. Daha önce bir kitap yazmıştım, aslında ikincisi de hazır ama şu ortamda yayınlamam doğru olmaz. İlk şiir kitabım yaynınlandığında abuk subuk haberler yaptılar. Zaten, Türkiye bu durumdayken, ülke bölünme aşamasındayken şiir yazan bir aam olarak gündeme gelmek istemiyorum. O yüzden ikinci kitabı daha sonra yayınlamayı planlıyorum. İddialı olduğum bir şey yok şu an ama ileride köydeki bahçemde her tğr meyve ağacı yetiştirmek istiyorum. Zaten bahçem yediveren bahçesi gibi. Evimin alt kısmını kütüphane yapmak istiyorum, Yalova'daki en büyük kütüphaneye sahip olmak gibi bir hayalim var. Yalova'daki en çok tapuya değil de en çok kitaba sahip olmak istiyorum"
BU ÜÇ KİTAP BENİ ÇOK ETKİLEDİ
Başucu kitabınız var mı?
"Beni çok etkileyen üç kitap var. Jack London'ın Vahşetin Çağrısı, Erdal Öz'ün Gülünün Solduğu Akşam ve Elif Şafak'ın Aşk adlı kitabı beni çok etkilemiştir.
Dizi izler misiniz?
"Dizi izlemeye pek zamanım olmuyor, arada bir izlediğim oluyor onda da zaten pek bişey anlamıyorum."
BAŞBAKAN HÜRREMİ HACCA DA GÖNDERİR
Muhteşem Yüzyıl çok eleştirildi Başbakan tarafından, hiç izlediniz mi, ne düşünüyorsunuz?
"Başbakan tarihi yanlış okuma konusunda gerçekten ilginç bir isim. Genetik ırk bilimi diye bir şey var. Kafatasçılık başka bir şeydir, kafatasını incelemek başka bir şeydir. Antropolojiyi bilmiyor. Bir iki mızraklı ilmihal okumuş onunla kalmış. Kitap okumayan, kitap özeti okuyan birisi. Tarihi de böyle algılıyor, Atatürk'ü, Cumhuriyetin kuruluş felsefesini kavrayamıyor. Osmanlı Padişahlarının bütün gün boyunca namaz kılan insanlar olduğunu sanıyor. Onlar da insan. Kendi dünyasoında tasarladığı bir tarih var, ona böyle öğretmişler, farklı bir kaynaktan bunları okumamış, araştırmamış. Hürremi giydir, namaz kıldırdı yakında Hacca da gönderir, Başbakan bu işleri çok seviyor."