CHP'den flaş ekonomi ve erken seçim açıklaması
Abone olCHP Genel Başkan Yardımcısı Selin Sayek Böke, siyasi belirsizlik nedeniyle yaşanan ekonomik durum ve CHP'nin erken seçim hazırlıkları hakkında açıklama yaptı.
CHP Genel Başkan Yardımcısı Selin Sayek
Böke, gerçekleştirilen koalisyon görüşmelerinin olumusuz
sonuçlanmasının ardından yaşanan siyasi ve ekonomik durumu
değerlendirdi.
Habertürk'e konuşan Selin Sayek Böke, ''Başbakan Davutoğlu görevi devrettikten sonra 45 günlük sürenin dolmasına birkaç gün kalmıştı. Kılıçdaroğlu görevi almış olsaydı nasıl hareket edecekti?'' sorusuna ''Maça çıksaydık nasıl gol atacağımızı herkes görürdü! Halbuki şimdi “Acaba ne olacaktı?” diye soruyor tüm Türkiye'' cevabını verdi.
Böke, piyasaların durumunu ve CHP'nin erken seçimde izleyeceği yolu anlattı. İşte Böke'nin açıklamaları:
"DOLAR KAZANMIYOR, TL DEĞER
KAYBEDİYOR"
Dolar 3 TL’ye dayandı. Neler oluyor?
Bakın, bunun altını çizmek ve doğru ifade etmek gerekiyor. Dolar
değer kazanmıyor; Türk Lirası değer kaybediyor. Dolar kurundaki
artışın iki nedeni var. Birincisi yıllar önce yapılması gereken
yapısal reformların eksikliği, ikincisi siyasi riskler... Siyasetin
tek bir kişinin iradesiyle sıkıştırılması, hukuk ve teamüllere
aykırı adımlar atılması Türkiye ekonomisine duyulan güveni
zayıflatıyor.
"BAKANLAR KURULU'NDA
PAYLAŞILMIYOR"
Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci, ‘Türkiye’de ekonomik kriz
gelmez arkadaşlar. Allah aşkına ben söylüyorum” dedi. Bu sözlerini
nasıl yorumluyorsunuz?
(Gülüyor) Sanırım Sayın Zeybekci bu görüşünü Bakanlar Kurulu’nda da
paylaşmıyor. Çünkü orada da “Şu olmazsa kriz olur” diyen bazı
bakanların açıklamalarını okuyoruz. Bakın, Türkiye güçlü ve büyük
bir ülkedir. Her zorluğu aşacak büyük bir potansiyelimiz var. Ancak
önemli olan sorumluluk bilinci ve ciddiyetle hareket etmek.
Bakanlık ve siyaset sorumluluk ister. Vatandaş ekonomik olarak bu
kadar zor durumdayken, bu gidişatı durdurma sorumluluğuna sahip
bakanların zorlukları inkâr etmesi, çözüm üretemeyeceklerinin en
somut göstergesi...
"AKP YORUMLASIN, KRİZ Mİ DEĞİL
Mİ?"
Kriz kapıda mı?
Kriz kelimesini kullanmak istemiyorum. 6 milyon işsiz vatandaşımız
kaygı içerisinde. Ne yazık ki kişi başına düşen milli gelir
bakımından 2007 yılı seviyesine döndük. Yani 8 yılı kaybettik. TL
sene başından beri yüzde 25’in üzerinde değer kaybetti. İhracat
yedi aydır aralıksız düşüyor. Turizm gelirlerimiz azalıyor.
Yatırımların toplam üretim içerisindeki payı düşüyor, yani yeni
üretim kapasitesi inşa etmiyoruz. Bu tabloyu AKP’nin yorumlaması
lazım, kriz mi değil mi?
"SON 10 GÜNDE 39 MİLYAR TL ZARAR ETTİK"
Dolar daha da yükselirse neler olur?
Daha da yükselirse genç işsizliği büyür, yoksulluk yaygınlaşır,
sosyal sorunlar artar. TL’nin her 1 kuruşluk değer kaybı sonucunda
şirketler 1.8 milyar TL zarar yazıyorlar. AKP ile görüşmelerin
bittiği gün dolar 2.78 TL civarındaydı. Bugün 3 TL. Yani sadece 10
günde reel sektör 39 milyar 600 milyon TL zarar yazmış. Peki bunun
bedelini kim ödüyor?
Ekonomik gelişmeler vatandaşın cebine direkt yansıyacak
mı?
Tabii ki yansıyacak. Zaten haykırışımız o yüzden...
Peki, CHP’li kimliğinizden çıkıp ekonomist kimliğinizle
bakacak olursanız, vatandaşa tavsiyeleriniz ne olur?
Bu kadar çok belirsizliğin olduğu dönemlerde yatırım kararlarını
verirken sakin olmak ve ani kararlar vermemek en sağlıklısı
olacaktır.
"MİLLİ İRADEYİ HİÇE
SAYMAKTIR"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ‘“Beştepe’yi tanımayanı
Beştepe’ye niye çağırayım?” diyerek Kılıçdaroğlu’na koalisyon kurma
görevi vermedi. Bu durumu nasıl karşılıyorsunuz?
Henüz 45 günlük süre dolmamışken her 4 kişiden 1’inin oy verdiği
partiye görev vermemek, hem bir yetki gasbıdır hem de milli iradeyi
hiçe saymaktır. Anayasa’nın tanınmadığı, “Ben yaptım oldu”
anlayışının hâkim olduğu, siyasi geleneklerin tamamen göz ardı
edildiği bir yerde hangi kuralların işlediğini söyleyebiliriz?
"HUKUKA SAYGI GÖSTERMESİNİ İSTİYORUZ"
Kılıçdaroğlu’nun “Beştepe’ye gitmem” dediği doğru mu? Bu
durumda Cumhurbaşkanı’nın tavrı haklı sayılmaz mı?
Bakın, Türkiye öyle yeni kurulmuş bir ülke değil. Bizim yüzlerce
yıllık devlet kültürümüz var. Biz Cumhurbaşkanı’nın da Anayasa’ya,
kanunlara ve devlet kültürümüze uygun davranmasını, hukuka saygı
göstermesini istiyoruz.
"MAÇA ÇIKSAYDIK NASIL GOL ATACAĞIMIZI HERKES GÖRÜRDÜ"
Davutoğlu görevi devrettikten sonra 45 günlük sürenin
dolmasına birkaç gün kalmıştı. Kılıçdaroğlu görevi almış olsaydı
nasıl hareket edecekti?
İşte yetki gasbının sonucu bu. Maça çıksaydık nasıl gol atacağımızı
herkes görürdü! Halbuki şimdi “Acaba ne olacaktı?” diye soruyor tüm
Türkiye...
"AKP'YLE GÖRÜŞMELERDE ANLAŞMAZLIK OLMADI"
AK Parti ile CHP arasında istikşafi görüşmeleri yürüten
heyetin içinde siz de yer alıyordunuz. Görüşmelerde hangi konularda
anlaşmazlık yaşandı?
Yaptığımız görüşmelerde herhangi bir anlaşmazlık olmadı. Bu
görüşmeler, görüşlerimizi paylaştığımız ve siyasi pozisyonlarımızı
karşılıklı olarak ifade ettiğimiz görüşmeler oldu. Eğer bize bir
koalisyon hükümeti teklifi gelseydi ve hükümet protokolü
hazırlamaya başlasaydık o zaman uzlaşılan ve uzlaşılamayan konular
ortaya çıkardı.
AK Parti-CHP koalisyonu kurulabilseydi uzun ömürlü
olabilir miydi?
Uzun ömürlü olması gerekliliği bizim ilk toplantıdan itibaren hep
ifade ettiğimiz bir konuydu. Türkiye’nin önünde çok büyük sorunlar
ve atılması gereken çok önemli adımlar var. Bir koalisyon hükümeti
de Türkiye için samimiyetle, fedakârca, içten bir şekilde çalışmak
zorunda. Bu iradeyi ortaya koymamız gerekirdi.
Kısa vadeli bir reform hükümetine neden sıcak
bakmadınız?
Sayın Davutoğlu bize kısa veya uzun vadeli bir koalisyon hükümeti
değil, 3 aylık seçim hükümeti teklifinde bulundu. Seçim hükümetinde
olup olmamayı tercih etmek konusunda da merkez yönetim kurulunda
bir karar aldık ve bunu uyguluyoruz.
"BARIŞ İÇİN UĞRAŞACAĞIZ"
Hepimiz çocuklarımıza iyi bir hayat kurmak için çaba sarf ediyoruz
ama bu ülkenin çocuklarına böyle acılar çektiren bir ateş var.
Şimdi “Bu ateş devam etsin” diyebilir miyiz? Biz,
barış için atılması gereken adımları, sürecin nasıl yürütülmesi
gerektiğini çok açık bir şekilde halkımızla paylaştık. 5 Ocak 2013
tarihinde 4 ilke açıkladık. “Süreç şeffaf ve samimi
yürütülmeli, hiç kimsenin gizli bir ajandası olmamalı, kimse
millete hesabını veremeyeceği angajmanlara girmemeli”
dedik. “Halkımız ve muhalefet mutlaka
bilgilendirilmeli” diye uyardık. Bu ilkeler hayata
geçmedi. Geçseydi bu süreç çok daha güçlü bir temele sahip
olacaktı. Şimdi toplumsal barışı sağlamak için bu 4 ilke
çerçevesinde hareket ederek, barış için uğraşacağız.
"HALKIN KARŞISINA ÇIKMAYA HAZIRIZ"
Cumhurbaşkanı erken seçim için 1 Kasım’ı işaret etti.
CHP olarak bu konuda tavrınız ne olacak?
7 Haziran’da bir seçim yaşadık. Sonuçta ortaya çıkan tabloya herkes
saygı göstermek zorunda. Biz bu anlayışla Türkiye bedel ödemesin,
bir erken seçim yaşamasın diye büyük bir fedakârlık ve samimiyetle
çalıştık. Ancak herkes bu görüşte değildi. Daha 8 Haziran’da “Erken
seçim yapalım” diyenler oldu. Seçimler bilgisayar oyunu değil ki
maç sonucu hoşumuza gitmeyince bir tur daha oynayalım! Ne yazık ki
erken seçime böyle bilgisayar oyunu gibi yaklaşanlar oldu. 7
Haziran’da ortaya çıkan milli iradenin geçersiz kılınması için bazı
adımlar atıldı. Şimdi bu şartlarda seçime gideceğiz ve halkımıza
Türkiye’nin bugün karşı karşıya olduğu sorunları ve bunun
sebeplerini anlatacağız. Bir tarafta “Önce Türkiye” diyenler var,
diğer tarafta da “Önce ben” diyenler var. Halkımız da buna göre
seçimini yapacaktır.
"BAZI YENİLİKLER OLACAK"
Seçim hazırlıklarına başladınız mı?
CHP olarak 8 Haziran sabahından itibaren bir sonraki seçime
hazırlanıyoruz. Her zaman halkımızın karşısına çıkmaya hazırız.
Bu seferki kampanyada neleri ön plana
çıkaracaksınız?
Nihai seçim bildirgesi için bir şey söylemek için erken. Fakat
sorunlar evrilirken ve derinleşirken o sorunların çözüm
önerilerinin oluşması yönünde çalışmalara başladık. Sivil toplum
örgütleriyle, sendikalarla, sektörlerle görüşüyoruz. 2 aylık
süreçte çok radikal değişiklik ihtiyacı yok ama ekonomide, güvenlik
ve toplumsal barış alanında ortaya çıkan beklentileri karşılamaya
yönelik bazı yenilikler mutlaka olacak.