CHP'den Erdoğan'a üç soru!
Abone olCHP Parti Sözcüsü Haluk Koç, Başbakan Erdoğan'a Oslo görüşmelerini sordu
CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Haluk Koç,
“Milletvekilleri, insanımızı ilgilendiren herhangi bir
sorunla ilgili düşüncesi olan herkesle görüşebilir. Bu, CHP'nin
tutumunun ekseninin, yörüngesinin şuraya veya buraya kaydığı
anlamına gelmez” dedi.
CHP Merkez Yönetim kurulu (MYK), Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu başkanlığında toplandı. Toplantı sürerken Parti Sözcüsü Koç, genel merkezde basın toplantısı düzenledi.
Konuşmasında, “Oslo görüşmelerine” değinen Koç,
şunları söyledi:
“Terör örgütü militanlarıyla devleti, bazı Avrupa ülkeleri
arabuluculuğunda metinlerde geçen deyimle 'koordinatörlüğünde'
buluşturan o iradeyi sergileyen kendisidir. PKK'yı şımartan,
sırtını sıvazlayan 'aman ha şu 2011 Haziran seçimlerine kadar eylem
yapmayın, bölgede sizi rahatsız eden kamu görevlisi, emniyet
görevlisi, TSK görevlisi, kimden şikayetçiyseniz bunu bize
bildirin, biz onları bir şekilde halledelim' diyen, bu tavrı
sergileyen Sayın Başbakan'dır.”
BAŞBAKAN'DAN YANIT BEKLİYORUZ
Hükümetin terörle mücadelede dışa bağımlı olduğunu ve talimat
doğrultusunda hareket ettiğini iddia eden Koç, “Oslo'da
yapılan görüşmeler hükümetin terörle mücadeleye bakış açısını
ortaya koymuştur” dedi.
Başbakan Erdoğan'a bazı soruları olduğunu belirten Koç, şöyle
devam etti:
“Soru bir; Oslo tezgahları
öncesinde ve sırasında görevlendirdiğin devlet yetkilileri
İmralı'dan Kandil'e kaç mektup götürmüşlerdir? Bu mektupların
içeriğinden Apo'nun ve Kandil'in planlarından ne derece
haberdarsınız, ne önlem aldınız? Kuryelik görevini devlet görevlisi
olarak kimler yerine getirmiştir?
Soru iki; İngiltere'nin koordinatörlüğünde
gizli kapaklı yürütülmesini sağladığınız Oslo görüşmelerinde, özel
temsilciniz Hakan Fidan aynen aktarıyorum, kendi sözlerinden
aktarıyorum, 'Öcalan'ın ülkeye ve bölgeye yönelik vizyonu
Başbakanla yüzde 90-95 örtüşüyor', bu sözlere sayın Başbakan
açıklık getirmelidir. Terörün başı olan Abdullah Öcalan ile hem
ülke bazında hem bölgesel bazda yüzde 90-95 uyuştuğunuz noktalar,
mutabık kaldığınız noktalar nelerdir sayın Başbakan? Siz çok
kullanıyorsunuz ya kucaklaşmayı Apo ile fikren hangi noktalarda
kucaklaşıyorsunuz sayın Başbakan? Temsilcinin söylediği bu sözler,
zaten muhabbettin kralının sizin aranızda geçtiğini gösteriyor.
Başkasının muhabbetini niye kıskanıyorsunuz şimdi?
Soru üç; 'terörle mücadele edilir,
siyasetle müzakere ederiz' sözü Başbakan'a ait. Tüm bu gelişmelerde
eli kanlı terör örgütü PKK'yı siyasi kurum gibi muhatap aldığınızı
fark etmediniz mi? PKK'nın MİT'i ve devleti oyalayıp, örgütün
dördüncü stratejik mücadelesini hayata geçirmesine nasıl gözünü
kapatarak, vicdanınızı kitleyerek yardımcı oldunuz sayın Başbakan?
Soru dört; bu sürelerin sonunda PKK'nın kendi çözümlerini
dayatarak, koşullar olgunlaştığında tek taraflı bunları fiilen
hayata geçirmesini kolaylaştırmış olmadınız mı? Bu sürecin
altyapısını siz bu şekilde oluşturmuş olmuyor
musunuz?”
Konuya ilişkin sorularına Başbakan'dan yanıt beklediğini ifade eden Koç, “Ana sorum şu; koordinatör devlet İngiltere'nin imzaladığı bilinen Oslo müzakereleri sonrasındaki protokolleri ve mutabakat metinlerini ekleriyle beraber açıklama cesaretiniz var mı yok mu sayın Başbakan? Hadi bakalım konjonktür milliyetçisi sayın Başbakan, seçimlere çeyrek kala milliyetçilik taslayan sayın Başbakan, mertsen, cesursan açıkla” diye konuştu.
12 EYLÜL'DE DİYARBAKIR ŞİMDİ DE SİLİVRİ
12 Eylül Darbesi'nin 32'inci yılı olduğunu hatırlatan Koç, o gün
yaşananları bugünkü siyasi şekillenmelere ilham olmuş “kara
faşizm dönemi” olarak tanımladı.
“12 Eylül kurbanlarını” saygıyla andıklarını ifade
eden Koç, CHP'nin o dönemden kalan yasal düzenlemelerin ortadan
kaldırılması için girişimlerde bulunduğunu ancak iktidarın buna
yanaşmadığını iddia etti.
Türkiye'nin bugün içinde bulunduğu koşulların 12 Eylül 1980'de
yaşananlardan çok farklı olmadığını ileri süren Koç, şöyle
konuştu:
“12 Eylül 1980'de Diyarbakır Cezaevi, bugün Silivri
Zindanı... 12 Eylül'de Mamak Zindanı bugün Hasdal Cezaevi... 12
Eylül'de sıkı yönetim mahkemeleri, devlet güvenlik mahkemeleri,
bugün özel yetkili mahkemeler, özel yetkili savcılar, terörle
mücadele mahkemeleri. Söylemlere bakalım, 12 Eylül 1980'de
'asmayalım da besleyelim mi' diyen bir mantıkla 2012'de 'yargıya
talimat verdim' mantığına uzanan bir süreç. Özetle 12 Eylül 1980'de
Kenan Evren, 2012'de Recep Tayyip Erdoğan, değişen farklı bir şey
yok Türkiye'de.”
Türkiye'nin sorunlarının her gün giderek büyüdüğünü ancak iktidarın bu sorunlara ilişkin üzerine hiçbir sorumluluk almadığını ve hatta suçu muhalefete attığını ileri süren Koç, “10 yıldır iktidarda olan sensin Sayın Başbakan. Ülkenin kan gölüne çevrilmesinin siyasi sorumluluğu doğal olarak senin omuzlarında. Nereden nereye geldi Başbakan; Milli Görüş'ten küresel emperyalizmin eş başkanlığına terfi etti” diye konuştu.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın “yorgun, tükenmiş, inandırıcılığını kaybetmiş ve agresif olduğunu, ülkeyi yönetemediğini” iddia eden Koç, yaşanan sürecin de yeteneklerinin ve kapasitesinin sınırlı olduğunu ortaya koyduğunu ileri sürdü.
CHP SORUMLULUKLARIN YERİNE GETİRİYOR
Koç, oldukça vahim bir süreç yaşandığını öne sürerek,
“Esip gürlemek çok kolay, dönem milliyetçiliği yapmak çok
kolay, konjonktürel milliyetçi rolüne soyunmak da çok kolay ama
yürek isteyen budur, neyin altına girdin, Türkiye'yi neyin altına
soktun? Sen çekiniyorsan, hakkında hayali suikast düzenlendiğini
iddia eden, konuşmayı da çok seven yardımcın açıklasın. Sizin bu
protokollerde federasyon, özerklik, konfederasyon gibi çözümler
konusunda herhangi bir mutabakatınız oldu mu olmadı mı”
diye sordu.
CHP'nin bu soruları sorarken, topluma karşı sorumluluklarını yerine
getirdiğini belirten Koç, milletin böyle bir kritik dönemde bu
soruların yanıtını bilmeye hakkı olduğunu kaydetti.
Koç, bir gazetecinin sorusu yanıtlarken de hükümetten konuya
ilişkin en kısa sürede açıklama beklediklerini ancak
“saptırmaya karınlarının tok olduğunu”
söyledi.
PARTİ YÖNETİCİLERİNİN YAPTIĞI GÖRÜŞME
Bir gazetecinin bir süre önce parti yöneticilerinin bir grup
aydınla toplantı yaptığını hatırlatarak, “partinizin Kürt
sorunu konusunda yeni bir açılımı, rapor çalışması mı var”
sorusu üzerine Koç, CHP'nin Kürt sorunu ile terör sorununu her
zaman ayırdığını ifade etti. Milletvekillerinin her konuda
görüşmeler yapabileceklerini ve sorunlara çözüm arayışında
olabileceklerini belirten Koç, ancak söz konusu toplantıya ilişkin
kendisinin bilgisi olmadığını belirtti.
Koç, “Milletvekilleri, insanımızı ilgilendiren herhangi bir
sorunla ilgili düşüncesi olan herkesle görüşebilir. Bu CHP'nin
tutumunun ekseninin, yörüngesinin şuraya veya buraya kaydığı
anlamına gelmez. CHP'nin ilkeleri ortadadır. Yani hapishaneyi
ziyaret eden milletvekillerimiz, orada tutuklu olan Hizbullah
üyesiyle de görüşmüştür. O yüzden CHP'ye dönük bu görüntülerden
'CHP'yi bir eleştiri noktası da biz açalım' mantığına ben sağlıklı
bakmıyorum” şeklinde konuştu.
Koç, bu toplantılara parti içinden de tepkiler olduğunun ifade
edilmesi üzerine “Her milletvekilli istediğiyle
görüşebilir, benim bilgim yok, partinin aldığı bir karar yok. Kendi
inisiyatiflerini kullanmışlardır” karşılığını verdi.