CHP'den başbakana yardım sandığı
Abone olBaykal'ın konuşmasından önce platformda "Tüccar Başbakan'a yardım sandığı" yazılı kutuya bağışta bulunuldu.
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Deniz Baykal,
Türkiye'nin cumhuriyet döneminin en ağır vergi zulmünü yaşadığını
öne sürdü. Baykal, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a seslenerek, "Sen
bırak Manisalı esnafın vergisini de, helikopterine, uçağına
bindiğin, devletin parasını almış götürmüş ödememiş, bankaları
hortumlamış iş adamlarından vergi al" dedi. CHP Genel Başkanı Deniz
Baykal, Manisa mitinginde hükümete ve Başbakan Erdoğan'a
eleştirilerde bulundu. Sultan Meydanı'nda gerçekleştirilen mitinge
yaklaşık 3 bin kişi katıldı. Manisa'daki belediye başkan
adaylarının tanıtımı ile başlayan mitingde CHP Manisa
milletvekilleri ile İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet
Piriştina da hazır bulundu. Baykal'ın konuşması öncesi, platforma
konulan ve üzerinde "Tüccar Başbakan'a yardım sandığı" yazılı
kutuya bağış olarak para atıldı. Partililerin ve halkın coşkusuyla
karşılanan Baykal, önce vergi konusuna değindi. Türkiye'nin
cumhuriyet döneminin en ağır vergi zulmünü yaşadığını öne süren
Baykal, Başbakan Erdoğan'a seslenerek, "Vergi, vergi, vergi... Yahu
Türkiye'de zaten bir vergi düzeni var. Sen vergi istediğin esnafın,
yanında çalıştırdığı çırağa haftalık veremediğini biliyor musun?
Bankalara ne kadar borcu var biliyor musun? Bırak Manisalı esnafın
vergisini de, helikopterine, uçağına bindiğin, devletin parasını
almış götürmüş ödememiş, bankaları hortumlamış iş adamlarından
vergi al. Senden iş isteyen genci paylıyor ve 'Kimseye söz
vermedim, borcum yok' diyorsun. 'Taşı sıkın suyunu çıkarın'
diyorsun. Suyu sıkılacak taş mı bıraktınız. Maliye Bakanı ormanları
kapatmış, oğlu mısır ithalini kapatmış. Ulaştırma Bakanı'nın oğlu
gemi işletmeciliğine başlamış" diye konuştu. "HİZMET YOK, YATIRIM
YOK, İŞSİZLİK ARTIYOR" Toplanan vergilerle yatırım yapılmadığını,
yeni fabrikaların açılmadığını, yarım kalan okulların bile
tamamlanamadığını ileri süren Baykal, "Bu toplanan vergilerle
işçiye, memura biraz daha iyi ücret mi veriliyorlar? Hizmet yok,
yatırım yok. İşsizlik artıyor. Bu ne biçim iş? Türkiye'de ekonomik
tablo iyiyse işsizlik nasıl artıyor? Hem memleket kalkınıyor hem
halk işsiz kalıyor. Bu nasıl iş? Başbakan artık işçinin hesabını
yapmayı unuttu. Şimdi 'Benim maaşım yetmiyor' diye şikayet ediyor.
Geçenlerde Alman Başbakanı'na 'Senin maaşın ne kadar?' diye sormuş.
O da söyleyince 'Vay be, biz kazık yiyiyoruz' demiş. Ben Türkiye
Cumhuriyeti Başbakanı'nın Alman Başbakanı'na maaş sormasını doğal
karşılıyorum ama Almanya'da asgari ücretin kaç para olduğunu, işçi
ve memur maaşlarının kaç para olduğunu sormasını beklerdim.
Yapmamız gereken daha çok şey var diye ders alması gerekirdi diye
düşünürdüm. Kurtulacağız dediniz bakın yeni yeni dertler çıktı
başınıza" dedi. Başbakan Erdoğan'ın CHP'ye "Kökü bereketsiz"
demesine tepkisini sürdüren Baykal, "Sayın Başbakan, şu kök lafını
ağzından kaldır. Sana benim arkadaş tavsiyem. Geçmişte sana çok
iyilikler yaptım. Anayasayı değiştirdik, milletvekili olmanın
yolunu açtık, Başbakan yaptık. Sakın ha, kök lafını ağzına alma.
'Ne olur' deme. Birisi yanında kök derse sen duymamazlıktan gel.
Çünkü kök denildiğinde senin de kökünü soruverirler, senin de
kökünü soran birileri çıkıverir ve senin bu konu açılırsa
söyleyeceğin bir şeyin yok. Cumhuriyet Halk Partisi'nin kökü Gazi
Mustafa Kemal Atatürk. Cumhuriyet halk Partisi'nin kökü, Kuva-i
Milliye, yani bu toprak bizim diyen insanlar, sırtında mermi
taşıyan kadınlardır bizim kökümüz. O yüzdün sen kök lafını bırak.
Yoksa sana kökünü soruverirler, senin için iyi olmaz. Fotoğrafta
yanında duran Taliban şeyhini, seni kimin yetiştirdiğini, kimin
önünde diz çöktüğünü ve sonra kime sırtını döndüğünü soruverirler"
diye konuştu. "BUNLARIN GÖZÜNÜ ATATÜRK'ÜN AYDINLIĞI, CUMHURİYETİN
GÜNEŞİ KAMAŞTIRDI" CHP Genel Başkanı Baykal, konuşmasını şöyle
sürdürdü: "84. yıllık karanlığa son vereceklermiş. 1923, yani
Cumhuriyetin kurulduğu tarihten buyana geçen 84 yıla karanlık
diyorlar. Çünkü bunların gözlerini Atatürk'ün aydınlığı,
cumhuriyetin güneşi kamaştırdı. Ondan karanlık görüyorlar. Bunların
gözünü Cumhuriyet aydınlığı kamaştırmış, aydınlık arıyorlar. O
aydınlığı da ellerindeki ampulle arıyorlar. Pili bitmiş o ampulün,
o ampulle neyi aydınlatacaksın? Sen başını çevir İran'a, Irak'a,
Arabistan'a, Ortadoğu'ya bakıver. Böylece Atatürk'ün 1923'te
başlattığı aydınlık Türkiye'yi gör bakalım. Türkiye ciddi terör
olayları ile yüz yüze kaldı. Bu terör olaylarından birine karışan
ve hala aranan bir numaralı isim Habib Aktaş. Bunun babası
Mardin'de AKP'nin belediye meclis üyesi adayı. Tabi babanın
oğlundan sorgusu olmaz ama bunun hiç önem taşımadığını da
düşünmeyelim mi? Hatırlarsanız o dönemde 'Bunu kim yaptı' diye
sorulduğunda Başbakan bir türlü 'Hizbullah' diyememişti. Son
zamanlarda yaşanan bir terör olayında yine Engin Vural isimli kişi
saldırıya hazırlanırken elinde bomba patlamıştı. Bu kişi de
İGDAŞ'ta çalışıyor. İGDAŞ, İstanbul Belediyesi'ne bağlı
şirketlerden birisi. Bunların hiçbir anlamı yok mu? Bir rastlantı
mı bunlar? Bunları hatırlayın." Amerika'nın Irak'a müdahalesi
öncesi, Türkiye'den asker gönderilmediğini hatırlatan Baykal, "O
dönemde tezkereye karşı çıktığımız için başta medya bize adeta
düşman kesildi. Ancak düşünün şimdi, bizim oraya askeri müdahalemiz
içerde hangi terör olaylarını karşımıza çıkarırdı? Ulusal
bütünlüğü, iç barışı nasıl tehdit ederdi? İspanya'da hükümet Irak'a
bin 200 asker göndermişti ve böylece seçimleri tekrar kazanacağını
düşünüyordu. Geçenlerde seçim yapıldı ve savaşı destekleyen parti
düşerken, savaşa karşı çıkan parti 3 gün önce iktidara geldi" dedi.
Ezan okuduğu için konuşmasına ara veren Baykal, ezan bittikten
sonra sözlerine şöyle devam etti: "Bu Irak olayına dikkatinizi
çekiyorum. CHP o tezkereyi onaylamış olsaydı Türkiye'de hangi terör
olayarı olurdu onun hesabını siz yapın. Eğer o gün bir tek CHP
milletvekili hasta olsaydı Türkiye'nin geleceğini tehdit eden
kararı önleyemeyecektik ve yangına girmiş olacaktık. Eksik olmayın
oylarınızın kıymetini bilin. CHP'nin mecliste olması işte bu
demektir. Cumhuriyet Halk Partisi orada görevini yaptı. Şimdi
Kıbrıs var. Kıbrıs'a ne oluyor? Kıbrıs da gidiyor. Sayın Denktaş
büyük gayret gösteriyor ama o da bu gidişi gördü ve bu tarihi
kararın vebalini 'Ben üstlenemem' diyerek görüşmelere katılmama
kararı aldı. Bunun uyarısını aylardır yapıyoruz. Yarın bu konuda
tarih, Kıbrıs'ı bu hükümet sattı diye yazacaktır." "Memleketin hali
bu, ekonominin durumu ortada, yolsuzluk ortada. Hükümet gelmiş
kendi suçlarını kapatmış, mecliste 40 yolsuzluk dosyası var, onları
örtbas ediyor. Vergi affı çıkarıyorlar, önce Başbakan yararlanıyor
sonra da Maliye Bakanı. Bu tabloyu doğal karşılamamız doğru olur
mu?" diyen Baykal son olarak, dış politikanın Türkiye'nin aleyhine
işlediğini, ülkedeki manzaranın cumhuriyetin temellerini tehdit
ettiğini ileri sürdü.