CHP'de devrim olacak!
Abone olKurultay’a giden CHP’nin iki numarası Nihat Matkap, partisi ile ilgili ilginç itiraflarda bulundu...
Nihat Matkap “CHP’de herkes, 33 ilde milletvekili
çıkaramayışımızın nedenini, bugüne dek parti olarak ‘yeterli
politika’ üretemeyişimize bağlamazsa, işin altından kalkamayız. 60
yıldır iktidar olamayan CHP, ben nerede hata yaptım
demeli.” dedi.
Matkap sözlerine şöyle devam etti;“On yıl önceyle
kıyaslayın. Türkiye daha muhafazakâr bir yapıda bugün. Ama bu
kadar! Türkiye bundan öteye gidemez! Türkiye daha
muhafazakârlaşamaz! Arap Baharı gösterdi. Türkiye’yi laiklikten
artık kimse koparamaz.”
“Kürt sorununun çözümünden kaçarak iktidar olunmaz. Bu sorunu
çözmeden Türkiye rahatlamaz. Araştırmada, halkın yüzde 67’sinin
müzakereyi doğru bulduğu söyleniyor. Toplum, sorunun, barışçı
yoldan müzakereyle çözümüne hazır.”
NEDEN NİHAT MATKAP
“Kurultaylar partisi” olarak nitelenen CHP
kendi rekorunu gene kendisi kırıyor. Tarihinde ilk kez iki gün üst
üste iki ayrı kurultay yapıyor. CHP, bu pazar ve pazartesi günü peş
peşe iki olağanüstü kurultay toplayacak. Tüzük değiştirecek.
Ardından da yeni genel başkan ve yeni yönetimini seçeceği olağan
kurultayını düzenleyecek. Sonuç olarak CHP iki olağanüstü bir
olağan olmak üzere peş peşe üç kurultay yapmış olacak. CHP’nin içi
niye birden karıştı? Niye muhalefet kurultay toplanmasını
istedi?
Neden Genel Başkan, parti içi muhalefet kurultay istedikten sonra
ayrı bir kurultay istedi? Parti içi muhalefetin ve genel merkezin
kurultay talepleri aynı nedenlere mi dayanıyor? Muhalefet Kemal
Kılıçdaroğlu’nu devirmek mi istiyor? Kılıçdaroğlu’na karşı
muhalefet yeni bir başkan adayı çıkarır mı? Baykal yeniden
göreve talip olacak mı? Kılıçdaroğlu, parti içindeki görüş
ayrılıklarının üstesinden nasıl gelmeyi düşünüyor? CHP’nin içindeki
anlaşmazlıklar niye hiç durulmuyor?
CHP neden ciddi bir iktidar adayı haline gelemiyor? AKP, kendi
tabanını genişletmeyi başarırken, CHP neden aynı şeyi başaramıyor?
CHP’nin içinde partinin değişmesine karşı çıkan tutucu bir anlayış
çok mu güçlü? CHP, neden Ergenekon’un ve devlet bürokrasinin
destekçisi bir parti görünümünden kurtulamıyor? CHP’nin Kürt
meselesinin çözümü için yeni bir önerisi var mı? Uludere olayı ve
KCK operasyonları konusunda tavrı ne? CHP, PPK’yla müzakerelerden
yanı mı? Bütün bu konuları CHP’nin Örgütlenme Ve Örgüt
Yönetimlerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Nihat Matkap’la
konuştuk. Yılların siyasetçisi Nihat Matkap, 1994-95’te SHP-DYP
koalisyonunun Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı’ydı.
NEŞE DÜZEL: Neden yeni bir kurultay toplama
ihtiyacı hissettiniz?
NİHAT MATKAP: Bu, bizden kaynaklanmadı. Partideki
362 delege arkadaşımız, tüzükten gelen haklarını kullandılar ve
parti tüzüğünün dokuz maddesinde değişiklik istediler. Gerçi Merkez
Yönetim Kurulu olarak bizim de tüzük değişikliği için bir kurultay
toplama çalışmamız vardı ama... Peki, o zaman niye siz, tüzük
kurultayı toplamak için muhaliflerden önce harekete geçmediniz?
Bizim o arkadaşlarla tüzük konusunda aramızda sadece zamanlama ve
yöntem konusunda bir fark var. Biz daha katılımcı bir anlayışla
tüzük kurultayı yapmak istedik. Yeni tüzüğün önce ilçe ve il
kongrelerinde tartışılmasını arzuladık. Tüzük kurultayını temmuz
ayında yapmayı düşünüyorduk.
Muhalefet, neden şimdi bir kurultay toplanmasını istiyor? İç
sorunların birikiminden kaynaklanan bir patlama bu. Son genel
seçimde, CHP örgütlerinin kimi talepleri karşılanmadı. 12 Haziran
genel seçimlerinin aday belirlemeleri sırasında yaşanan bu
rahatsızlıklar ve sıkıntılar hâlâ devam ediyor. Bugün, CHP’nin
birçok milletvekili, CHP’de uzun dönem siyaset yapmış olan
arkadaşlarımız değil. Rahatsızlık oradan geliyor. Tartışmalar da
zaten dönüp dönüp hep o noktaya gidiyor. Yoksa 362 delegenin
imzasının tüzük değişikliği için toplanmasına hiç gerek yoktu.
CHP’nin oyu ilk kez son genel seçimde yüzde 26,7’ye çıktı. Ayrıca
ilk defa bütün sol ve sosyal demokratlar da CHP’de buluştu. Bu
önemli bir başarı. Bunu görmezden gelemeyiz. CHP için gelişmeye
açık bir durum var ortada. Parti içi muhalefetin ve genel
merkezin kurultay talepleri aynı nedenlere mi dayanıyor
peki? Olağanüstü tüzük kurultayı için imza veren 362 delege,
tüzüğün demokratikleştirilmesi adına dokuz maddelik bir değişiklik
istiyorlar. Bu dokuz maddenin altısını biz de istiyoruz. Ama
onların değiştirmeyi istediği bir madde var ki, biz bu maddenin
değiştirilmesine karşıyız.
Tüzüğün 9. maddesi bu. Normalde, tüzük değişikliği gibi nedenlerle,
olağanüstü kurultay toplamak için kurultay delegelerin yüzde
20’sinin imzası yeterli oluyor. Ama bu olağanüstü kurultayın
gündemine seçim eklenirse, o zaman olağanüstü kurultayı toplamak
için delegelerin salt çoğunluğunun yani yüzde 51’inin imzası
gerekiyor. 670 delegenin imzası demek bu. İşte tüzüğün 9. maddesi
değiştirilerek, bu sayı 256’ya yani delegelerin yüzde 20’lik
oranına düşürülmek isteniyor.
Eğer muhaliflerin gündemiyle pazartesi günü toplanacak olan
kurultayda 9. madde değişikliği geçerse ne olur? Pazartesi
günü yeniden imza toplanır ve 256-300 delegenin imzası alındıktan
sonra bu kez seçim gündemli yeni bir olağanüstü kurultay yapılır.
Ama böyle bir ihtimal görünmüyor. Onlar, bu maddeyi değiştirerek
parti meclisi ve genel başkanlık seçimlerini kolaylaştırmak
istiyorlar.
Çünkü bu durumda, hem genel başkanı hem de parti meclisini
değiştirme şansı doğar ama... Ben örgütlerin nabzını tutuyorum.
Genel başkan değişikliğinin bu kadar kolaylaştırılmasını il ve ilçe
başkanları istemiyor. Muhalefet Kemal Kılıçdaroğlu’nu devirmek
mi istiyor? Parti içi iktidar arayışı bu... Yönetim arayışı
bu. Ben dokuzuncu madde değişikliğinden bunu anlıyorum.
Genel başkan ve parti meclisi değişiminin arayışı bu. Zaten 12
Haziran genel seçimlerinin hemen ertesi günü, gene 670 delegenin
imzası aranmıştı. Gündemi genel başkan seçimi olan bir kurultay
arayışına girilmişti. 670 imza bulunamadı. Daha sonra yeni atanan
illerin yönetim kurullarının değişmesi için iller bazında imzalar
arandı. Ankara hariç diğer illerde o imzalar da bulunamadı.
Anlayacağınız 12 hazirandan bu yana, Kılıçdaroğlu’na olan bu
muhalefet seri bir biçimde devam ediyor.
Ama artık bu son hamle! Çünkü CHP zaten iki yılda bir yapmak
zorunda olduğu seçimli olağan kurultay sürecine girdi. Parti
içi muhalefetin, Kılıçdaroğlu’nu devirmek için son hamlesi mi
bu? Öyle diyebilirsiniz. Peki, genel merkez ayrı bir
tüzük kurultayı için başvurmasaydı da, muhalefetin istediği tarihte
tek bir tüzük kurultayı yapılsaydı ne olacaktı?