CHP'de bir kumpasın hikayesi
Abone olAkşam gazetesi yazarı Kurtuluş Tayiz, Baykal'a kaset komplosunu ve CHP yönetiminin tavrını değerlendirdi.
Akşam yazarı Kurtuluş Tayiz, Kemal Kılıçdaroğlu'nun
"Gandi Kemal"in aslında "Kasetçi Kemal" olduğunu
yazdı.
Emniyet İstihbarat eski Daire Başkanı Sabri Uzun'un Baykal'a kaset komplosunun cemaatin işi olduğu iddiası gündeme bomba gibi düştü.
Emniyet İstihbarat eski Daire Başkanı Sabri Uzun'un "İn-Baykal Kasedi-Dink Cinayeti ve Diğer Komplolar" isimli kitabında, Cemaatçi polislerin kaset tuzağını nasıl hazırladıkları, kapıyı nasıl açtıkları, hangi teknolojiyle görüntü aldıkları kitapta ayrıntılı olarak yer aldı.
Kamuoyuna yankı uyandıran kitabı bugünkü yazısında değerlendiren Akşam gazetesi yazarı Kurtuluş Tayiz'in hedefinde kumpasla genel başkan olmakla eleştirdiği Kılıçdaroğlu vardı.
Kaset kumpasını CHP'de iç darbe olarak niteleyen yazar, parti
kurmaylarının komployu araştırmak yerine Baykal'ın koltuğunu
çalmayı tercih ettiğini yazdı. "Gandi Kemal ya da bir
kumpasın hikâyesi" başlıklı köşesinde yazar, ana
muhalefeti hesaplaşmaya çağırıyor:
"KASETÇİ KEMAL"
"Deniz Baykal, 10 Mayıs 2010'da istifasını açıkladığı basın
toplantısında kaset komplosunun hedefinin sadece kendisi olmadığı,
Türkiye'yi dizayn etmek isteyen derin güçlerin önce CHP'yi ele
geçirmek istediğini ve CHP'nin buna direnmesi gerektiğini
belirtmişti. Baykal o gün şöyle uyarmıştı: "Bu komplonun hedefi
sadece ben değilim, aynı zamanda CHP'dir. CHP de bu kirli tezgahlar
karşısında yolunu seçmek zorundadır. Benim istifa kararım, hem
Türkiye siyasetini hem CHP'yi yeniden tanzim etmek isteyenlere bir
imkân tanıyacak hem de CHP'ye bu komplo ile hesaplaşma fırsatı
verecektir.”
Ancak aynı basın toplantısında Baykal'ın olağan şüpheli konumundaki
Pensilvanya'ya teslim olduğunu gösteren ifadeler kullanması,
komploya karşı dik duramaması CHP içindeki darbecilerin işini
kolaylaştırdı. Cemaat'ten kasetle işareti alan Kemal Kılıçdaroğlu
adaylığını açıklayarak, Baykal'a son darbeyi indirdi.
"Gandi Kemal" hikâyesinin bir başarı hikâayesi olmadığı, bir
kumpasın hikâyesi olduğu,"Gandi Kemal"in aslında "Kasetçi Kemal"
olduğu bugün artık şüpheye yer bırakmayacak şekilde ortaya
çıktı.
KUMPASI FARKEDENLERE TASFİYE
CHP'deki ulusalcıların bu gerçekle bir süredir örtülü bir şekilde
hesaplaşmaya çalıştığını görüyoruz. Ama kumpasın farkında olan
Birgül Ayman Güler ve arkadaşları, konuşmaya başladıkları andan
itibaren partilerinden sürülmeye, tek tek tasfiye edilmeye
başlandı. Cemaat'e dokunan, sırf konuştukları için Kemal
Kılıçdaroğlu ekibi tarafından disiplin kurullarına sevk edilmekte,
susturulmaya çalışılmakta. Ancak CHP, bu iç hesaplaşmayı yaşamak
zorunda ve kimse, Cemaat bile bu hesaplaşmayı engelleyemez.
Cumhuriyet'in kurucu partisi olmakla övünen gerçek CHP'lilerin önce
partilerini Cemaat ajanlarından kurtarması gerekiyor. Bilmeliler
ki, CHP'yi yönetme becerisini göstermeden Türkiye'yi yönetme
iddiasına kavuşamazlar. Türkiye'ye sahip çıkmak istiyorlarsa önce
partilerine sahip çıksınlar. Gerisini sonra konuşuruz!"