CHP ve PKK aynı günlerde çatladı!
Abone olAhmet Altan'dan ilginç bir analiz: CHP ve PKK'ın, birbirine hiç benzemeyen iki örgütün aynı günlerde çatlaması tesadüf mü?
İNTERNETHABER.COM- Taraf yazarı Ahmet Altan'ın terör
örgütü PKK ile CHP gibi birbirine hiç benzemeyen iki yapının
bugünlerde benzerliğine dikkatleri çekti.
Altan bugünkü yazısında yaşanan çatlama sürecini şöyle anlattı:
CHP, AKP ve PKK Her şey parçalanıyor.
CHP, bütün teşkilatlarıyla, milletvekilleriyle, yönetimiyle,
belediye başkanlarıyla ağır sarsıntılar geçirerek bölünüyor.
Deniz Baykal'ın altından kolaylıkla kayan teşkilat bu'kez daha
zorlu bir çatlama süreci yaşıyor.
Kılıçdaroğlu, teşkilatı, halkı arkasına alarak Ecevit taktiğiyle
etkilemeye ve yanına çekmeye uğraşıyor, bunu da başarma şansının
büyük olduğu anlaşılıyor.
Ama sonuç ne olursa olsun CHP örgütü biçim değiştirecek.
Bu değişimden olumlu bir sonuç çıkar mı?
"Olumlu" sözcüğünden ne anladığınıza bağlı.
Eğer siz de benim gibi "olumlu" sözcüğünden, demokrat, hukuk
yanlısı, barışı destekleyen, dini inkâr etmeyen, Kürtlerin
eşitliğini kabullenen, yargı sultasına, ordu vesayetine karşı
çıkan, dünyaya açık, ekonomik projeleri olan bir parti
anlıyorsanız, CHP'den böyle bir yapı çıkması çok kolay
gözükmüyor.
"Ulu önder" anlayışını benimseyen bir partiden çağdaş ve demokrat
bir örgüt yaratmak öyle her babayiğidin harcı değil.
Çağdaşlığı, bir "yeme, içme ve giyinme" modeli sanan anlayışın
bütün zihinsel yapısını ) değiştirmesi, çağdaşlık dendiğinde insan
haklarını, ırklar ve mezhepler arası eşitliği, kişisel
özgürlükleri, bireyin devletten önemli olduğu gerçeğini anlaması
gerekiyor.
Ama neticede bu CHP'den ya da parçalanıp yeniden şekillenen CHP'den
ya da bambaşka bir yerden "çağdaş" bir parti çıkacak.
PKK İLE CHP'NİN BENZERLİĞİ
CHP'deki çatlamayı anlatan Altan, benzer bir parçalanmanın da terör
örgütü PKK'da yaşandığını belirterek yazasını şöyle tamamladı:
CHP'nin ve PKK'nın, birbirine hiç benzemeyen bu iki örgütün, aynı
günlerde çatlaması bir tesadüf mü sizce?
Büyüyen, değişen, gelişen bir ülkede bölünmeler, parçalanmalar
kaçınılmazdır, seksen yıllık bir rejimin dönüşmesini izliyoruz, her
şey eskiyle yeni arasında çatlıyor.
Sancılı ama umutlu bir dönem bu.
Aslında bir parçalanmayı değil, bir toplumun her unsuruyla yeniden
doğuşunu izliyoruz.