CHP Lideri'nden bombardıman
Abone olCHP Lideri Deniz Baykal'dan önce Kemal Derviş ardından Mustafa Sarıgül'le ilgili açıklamalarda bulundu. Baykal'ın bu iki muhalif isimle ilgili çarpıcı görüşleri şöyle:
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, Sabah Gazetesi'nden Balçiçek
Pamir'in sorularını yanıtladı. İşte genelde Türk siyasetinde,
özelde ise CHP'de uzun süre konuşulacak röportajın tam metni: Kimse
partiyi karıştıramaz Kemal Derviş bir şeyi eleştirmek istiyorsa
buyursun gelsin partinin belirli organları var. Parti içi
tartışmalar dışarıya yansımamalı. Partili olmak ben demekten
vazgeçmektir. Bunu o arkadaşta göremiyorum. Derviş'i partiye
aldığım için pişman değilim. O dönemin koşulları içinde öyle karar
almak gerekti. Birtakım şeylerin yaşanması gerekiyordu. Unutmamak
gerekir ki insanlar ve olaylar siyasette çabuk eskir. CHP Genel
Başkanı Deniz Baykal ile CHP Genel Merkezi'nde buluştuk. Her ne
kadar Baykal çok konuşmak istemese de sorularımın çoğu Derviş'le
ilgiliydi. Baykal Derviş'in yaptıklarının kendisini şaşırtmadığını
söylüyor. Baykal'a göre her davranışın bir bedeli vardır. Konu
Mustafa Sarıgül'e gelince Baykal "Bu magazin" diye bana soru
sordurtmadı. Oysa Sarıgül hakkında da cevaplanması gereken çok şey
vardı diye düşünüyorum. Baykal ile CHP içindeki muhalefeti,
hükümeti, erken seçimi konuştuk. Geçen hafta başı yapılan bu
söyleşi gündem yoğunluğundan bugüne kaldı. CHP'NİN PROBLEMİ YOKTUR
Her fırsatta "CHP'de işler duruldu, bir problem yok" diyorsunuz.
Son günlerde pek öyle gözükmüyor ama... Ben parti içindeki
tartışmaları dışarıya yansıtmayı doğru bulmuyorum. Arkadaşlarımızın
yaptığı en önemli hata odur. Biz kendi problemlerimizi farklı
platformlarda konuştuk, hala da konuşuruz. Ayrıca tekrar söylüyorum
kendi problemlerimizi konuştuk, tartıştık, hallettik. Artık CHP'nin
bir problemi yoktur. Bu işler bizim kendi içimizde çözülmüştür.
CHP'nin muhalif kanadı öyle demiyor. Dışarıda herkes tabii öyle
söyler, böyle söyler, bir tartışma yürüyebilir, o ayrı bir olaydır
ama benim bunları ciddiye alıp size cevap vermem söz konusu
değildir. Kemal Derviş'in çıkışları hakkında ne düşünüyorsunuz? O
konuda çok önemli bir nokta var. Bir partiye üye olmak, bir
partinin sorumluluğunu üstlenmek demektir. Nihayet bir parti üyesi
ben kimseyi dinlemem, ben neyin iyi olduğunu biliyorum, bu konuda
da kimsenin söylediğine kulak vermek zorunda değilim gibi bir
yaklaşıma giremez. Hatta ya benim dediğimi dinlersiniz ya siz
yanlışsınız deme gibi bir lüks içine girilmiştir bu da yanlıştır.
Partili olmak bunu söyleme hakkından vazgeçmek demektir. Partili
olmak partinin tüzüğünü, yetkili organlarının kararlarını
benimsemeyi içine sindirmek demektir. Partili partisiyle barışık
olmalıdır. Kemal Derviş partisini eleştirdiği için mi yanlış sizce
yoksa eleştiride kantarın topuzunu kaçırdı diye mi? Eleştiri olur o
başka. Partili olmak bireyselliği yenmek demektir ben bunu
göremiyorum o konuda. Egoistliği aşmak lazım. Bir kolektif kimliğin
parçası olmayı önemsemek, onun gerektirdiği alçakgönüllülüğü,
özveriyi ve uyumu sergileyebilmek gerekir. Hâlâ Derviş'ten
bahsediyoruz değil mi? Çünkü adını ağzınıza almıyorsunuz da... Ne
konuştuğumuz belli o yüzden. Partili olmak "ben" demekten vazgeçmek
demektir. Elbette önerisi düşüncesi olabilir ama bunu götüreceğin
yer senin ilkönce partili arkadaşlarındır. Onların her yüzü
bellidir, süreçler bellidir, mekanizmalar bellidir. İlkönce onlara
götüreceksin, onlarla konuşacaksın, orada anlatacaksın.
Edebiliyorsan ikna etmeyi deneyeceksin. İkna edemezsen "Demek ki
arkadaşlar böyle görüyor, doğrusu buymuş" diyeceksin. O zaman susup
kabul edeceksin ve kavgayı bırakacaksın. Ama bu ne yapıyor? Onlar
öyle söylüyor ama ben bunun böyle olmadığını bu toplantıda şu
toplantıda anlatırım, gazetelere demeç veririm, televizyonda bu
konuşmayı yaparım diyor. Bunları yapmamayı içine sindirmek lazım.
GEL ÖNCE PARTİDE GÖREVİNİ YAP Derviş'i çağırıp, eleştirilerini
bizzat dinlediniz mi? Partinin çeşitli organları vardır, belirli
yerleri vardır, oralarda konuşulur tartışılır. Öyle bir havada ki
"Hem gelirim bunlara bunu söylerim, kabul ederlerse ederler,
etmezlerse ben yapacağımı bilirim" deyip dışarıda söylemeye devam
ediyor. O zaman sen partili değilsin demektir. Anlamadığım bir
nokta var. Derviş de aklı başında bir adam, durup dururken niye
böyle çıkışlar yapsın? Belki de partide sesini duyuramadığı
içindir. Partide rekabet elbette vardır ama bunun mekanizmaları ve
kurumları da vardır. Sen çıkıp dışarıda benim parti olarak
düşünceme tamamen alakasız, benim düşünceme karşı yayın yapan bir
televizyon kurumunda kendi partine verip veriştirirsen senin
partili olduğundan kuşku duyarım. O zaman partide bunu yapmayan
insanlar rencide olurlar. Sen çık o çok parlak düşüncelerini üye
olduğun partinin kurumlarında anlat. Yok anlatmazsan "Gel de önce
partideki görevini yap" derler adama. Kemal Derviş'in AK Parti ile
flörtünü nasıl yorumluyorsunuz? Sen ilk önce git de partine sahip
çık. Sürekli partisiyle kavga eden bir insan ne demektir? Bir insan
tamamen karşı düşüncedeki bir başka partiye sempati mesajları
gönderebilir mi? Böyle bir şey olamaz. Derviş'in "Başbuğ"
benzetmesine ne diyorsunuz? Ben bu eleştiriyi duymamış olarak
tahlil yapıyorum. Neden? Böylesinin daha uygun olacağını
düşünüyorum. Yani genel süreçlere dikkat çekiyorum, partiye ya da
bana savaş açmanın partili olmakla ilgisi yok bence. CHP, parlak
fikirli bir insanın sabah kalkıp,arkadaşlarını çağırıp "Bu partiyi
böyle tanzim edelim" diye kesip biçmelerle dizayn edilecek bir
parti değildir. Eleştirilerin hiç mi haklı tarafı yok peki? Bir
parti yüzde 20 civarında oy aldıysa o demek ki Türk kültürünün,
siyasetin bir parçası haline gelmiştir. Düşününüz ki bu alanlarda
pek çok iddialı, parlak fikir sahibi insan projelerini yıllardan
beridir ortaya koymuşlardır. O projeler ve fikirler bugün yüzde bir
civarında bile ağırlık taşıyamaz hale gelmiştir. DOĞRU BİLİYORSAN
GEL SEN YAP Yani bu ne demek? -Bu gösterir ki CHP yani senin
beğenmediğin o parti Türkiye'nin bir realitesidir. Yani yüzde 20'yi
konuşuyoruz. Ah şu proje ah bu proje dediğin her iş zamanında
denenmiştir. Ortada ise bir AKP bir de CHP projesi kalmıştır. İyi
de oran bakımından düşünürsek, örneğin ben ne AKP ne de CHP
projesine inanıyorum. O zaman ne olacak? Böyle düşünenler olabilir.
Ama bu projeleri ciddiye almak zorundasınız. Türkiye'nin önemli bir
bölümünün desteklediği projelerdir bunlar. Ciddiye almak lazımdır.
Yani CHP'yi hiç mi eleştiremeyeceğiz? Eleştiriyorlar. "Yanlış"
diyorlar. Olabilir kusura bakma, sen doğrusu biliyorsan doğrusunu
yap da biz onu görelim. Bir başka yolumuz yoktur bizim. Siz uzun
zamandır politikanın içindesiniz. Partinin ambleminin bile
tartışılması gerektiği ya da düşünce olarak tamamen ters bir
partiye geçebilirim yoklaması yapan biriyle karşılaştığınız oldu
mu? Siyasette her şeye açık kapı bırakmak lazım. Yani Derviş'in
yaptıkları sizi hiç mi şaşırtmıyor? Yok yok. Yaptığı hiçbir şeye
şaşırmam. Yani kendimi şaşırmamaya kurguladım galiba. Haksızlıklar,
yanlışlıklar ve olmasını istemediğim şeyler oluyor ama şaşırma oyun
dışı, kural dışı bir şey gibi geliyor bana. Ama bilinmesi gereken
bir şey var ki hepimiz önce partimize bakmalıyız. "Ben doğruyu
bilirim" deme hakkı kimsede yoktur. Kemal Derviş'i partiye
aldığınız için pişman mısınız? Acaba yanlış yaptım mı diye bakmak
benim çizgim değildir. Pişman değilim. O dönemin koşulları içinde
öyle karar almak gerekti. Bir takım şeylerin yaşanması gerekiyordu.
Pişmanlık duygularıyla geçmişe bakmamak lazım. Peki bugün olsa?
Siyasi oluşumlar her zaman kendi koşulları içinde değerlendirilir.
Siyaset kesinlikle statik değildir. Çok dinamiktir ve her şey kolay
eskir. Unutmamak gerekir ki insanlar da çabuk eskir. Parçası
olduğunuz kuruma sürekli suçlama ve eleştiri içinde olursanız
harekete yabancılaşırsınız. Bir de herkes kendi uzmanlık alanına
baksın canım. Yani ekonomiyse ekonomiye baksın. Muhalefetsen
muhalefetliğini bil. PARTİMİZİ KİMSE KARIŞTIRAMAZ Yani Kemal Derviş
örneğin türban hakkında konuşamaz mı, yani sadece ekonomi mi
konuşmak zorunda? Hayır. Gel istiyorsan onu da konuş, ama parti
meclisinde konuş. Ama bil ki gerçek senin söylediklerinden ibaret
değildir. Sen ilkönce arkadaşlarını ikna et. Denedin mi?
Edemiyorsan e o zaman niye siyasetle uğraşıyorsun be kardeşim?
Derviş önce DSP sonra YTP'yi karıştırdı, şimdi CHP'de karmaşa
yaratıyor diye bir kanı var. Biz CHP olarak sosyal demokrat parti
haline dönüşme çabalarında çok değişim yaşadık. Düşünce
tartışmaları ve kadro değişimlerinden söz ediyorum. Çok ağırlıklı
isimler partiden istifa ettiler ama yine ayaktayız. O dönemlerde
partimiz karışmadı şimdi mi karışacak? Röportajın başından beri
Derviş'in yanlışlarını konuşuyoruz. Partiden ihraç etmeyi düşünüyor
musunuz? CHP Genel Başkanı bir kişi hakkında şöyle bir şey
yapacağız edeceğiz diyemez. Ama unutmamak lazım ki hepimizin görev
ve sorumlulukları var. Ben de dahil hiç kimse CHP'ye saygısızlık
yapamaz, partinin temel kimliğini reddedemez. Bunun bir cezası olur
tabii. Partinin yetkili organları vardır ve gereken yapılır. Nedir
gereken? Tüzükte yazılı. Partililerin CHP fikrine, somutlaşmış
organlarına ve ilkelere sahip çıkması lazımdır. Ona karşı savaş
açanlar yanlış yolda olduklarını bilmelidirler. Derviş, size karşı
muhalif olarak gösterilen ve çıkışlarda bulunan tek isim değil
kuşkusuz. Bir de Mustafa Sarıgül var. Onun çıkışları hakkında ne
düşünüyorsunuz? Balçiçekciğim, ben seninle siyaset konuşacağımı,
ciddi konular üzerinde duracağımızı zannetmiştim. Halbuki bu
soruyla olayı iyice magazine döktün. Siz magazin diyorsunuz ama
Mustafa Sarıgül meydanlara binlerce insan topluyor. Ben siyaset
sohbeti yaptığımızı düşünüyorum, sen neler soruyorsun. Lütfen
magazine girmeyelim. CHP ÜZERİNDE OYUN OYNANIYOR Siz "CHP'de
kargaşa yok" diyorsunuz ama muhalif isim çok. Bir taraftan Derviş,
Sarıgül, bir taraftan eski çalışma arkadaşlarınız... Adnan Keskin,
Ertuğrul Günay, Altan Öymen, Erol Tuncer... CHP'nin fikir temeli ve
örgütsel kimliği çok net bir şekilde ortadadır. Ve bu kimliğin
sarsılması mümkün değildir. Yani biz muhalif seslere alıştık, önemi
yok açıkcası. Önemli olan CHP'nin ülkenin temel değerlerini
sahiplenen bir parti görünümünde olmasıdır. CHP'nin çok
tartışılıyor olması aslında partiye verilen önemin bir itirafıdır.
Kabul edilmeyen, hoşlanılmayan, değiştirilmek istenen bu önemin bir
itirafıdır. Ne demek bu? Yani başka oyunlar mı oynanıyor CHP
üzerinde? Şimdi şöyle bir bakın, Türkiye'de tükettiğimiz dövizle
ürettiğimiz döviz birbirini karşılamıyor. Ekonomimiz sıcak para
gelişine endeksli hale geliyor. Yani ülkemize doğrudan yabancı
sermaye yatırımı gelmiyor. Ekonomi alarm veriyor. İşsizlik ortada.
Avrupa Birliği en önemli konumuz. Eğitim ve sağlık sorunlarımız
almış başını gitmiş. Bütün bunlar ortadayken acaba niye CHP
tartışılıyor? Onu sormak lazım. Niye? Biz CHP olarak tezkereye
hayır derken çok önemli bir şeye imza attık. Bazı çevreler,
işadamları hükümeti ikna ettikleri gibi bizi de ikna etmek
istediler ama olmadı. O gün hayır dediğimiz için bugün üzerimizde
bazı oyunlar oynanıyor. AKP'nin de katkısı oldu "Hayır" çıkmasına.
Tabii oldu ama biz bütün parti olarak tavır koyduk. Bazı güçler
anladılar ki Türkiye'de muhalefeti yönlendirmek mümkün değil.