CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, CHP Grup Toplantısı'nda gündeme dair önnemli değerlendirmelerde bulundu.

Türkiye'deki ifade özgürlüğü durumuna değinen Kılıçdaroğlu, "Düşünceyi açıklama özgürlüğü evrensel bir kuraldır. Ben düşüncemi açıklayamazsam beni insan yerine koymuyorsun demektir. İnsanın en temel özelliği düşüncesini açıklamasıdır. Siz bunu yasaklarsanız 1. sınıf demokrasi gelmez. Davutoğlu derse ki bizde bundan yanayız bizim gönlümüz buna açıktır." dedi.

Kılıçdaroğlu'nun açıklamalarından satırbaşları:

Ben bu güzel ülkede hayatımı sürdürüyorum. Ekmeğimin peşinde koşmak istiyorum diyen vatandaşımız bunu dile getirmeli. Avrupa'da Amerika'da olduğu gibi birinci sınıf istiyorsanız bunu daha yüksek sesle gündeme getirin. Biz 3. sınıf demokrasi istemiyoruz demeli her vatandaşımız.

"DOĞRU TEŞHİSİ KOYAMADIK"

Doktora gidiyorsunuz eğer doktor yanlış teşhis koyarsa sizi öldürür. Biz de yeni anayasada doğru teşhisi koyamadık. Değişen anayasa maddeleriyle hukukumuz gelişmedi. Darbe hukukunu ele alıp bundan kaynaklı sorunları çözdüğümüzde hukukumuz da arınmış olur. 

"BİR TEK NEFES ALDIĞIMIZ HAVADA VERGİ YOK"

Komisyonun adı Türkiye'yi darbe hukukundan arndırma komisyonu olmalı. Eğer siz Türkiye'yi darbe hukukundan arındırmak istiyorsanız sizleri sonuna kadar destekleriz. Eğer siz samimi olarak darbeye karşıysanız bizim söylediklerimizi yaparsınız. O zaman kimin darbeci olduğu ortaya çıkacaktır. Eğer varsanız hep beraber çalışalım. Biz elinde sopa olan devlet istemiyoruz. Biz vatandaşına güleryüzlü hizmet eden hükümet istiyoruz. Şuan elinde sopa olan bir devlet var. Biz böyle bir devlet istemiyoruz. Böyle bir devşet darbe hukukunun hakim olduğu devlettir. Gelin hep beraber siyasi ahlak dosyasını çıkaralım. O zaman siyasetçi kendi cebini değil halkın debini düşünecek. Halkı düşünen devlet saydam devlet demektir. Bütün vatandaşlarımız doğduğu andan itibaren vergi öder. Bir tek nefes aldığımız havada vergi yok. Eğer vergi veriyorsak bu vergi vatandaşın hizmetleri doğrultusunda kullanılmalıdır. Siz de bunu istiyorsanız bizim kapımız sonuna kadar size açık.

"DARBE HUKUKUNDAN ARINMAZSAK DEMOKRASİ GELMEZ"

Siyasi partiler yasası ve seçim yasası değişmeli. Bunlar darbe anayasasında olan yasalar. Bunlar değişmeli. Milli iradeye neden sınır getiriyorsun kardeşim? Maddem milli irade diyorsun milletin iradesi meclise gelsin. Yüzde bir alan vatandaş sokakta konuşacağına gelsin burda görüşünü dile getirsin. Türkiye'yi darbe hukukundan arındırmadığınız sürece Türkiye'ye demokrasi gelmez. Milletin vekilini lider değil millet seçmeli. 

"BUNU TEMELDEN DEĞİŞTİRMEMİZ LAZIM"

Bugün Türkiye'de yargı bağımsız mı? AK Parti'nin belediye başkanı bile hangi hakime savcıya güveneceğiz biz de bilmiyoruz diyor. Yargıyı içinden çıkılmaz hale getirdiler. Yargının bağımsızlığı konusunda açık çek veriyoruz. İsterlerse hukuk fakültelerinden başlayarak bütün aksaklıkları kaldıralım. 4 yıllık hukuk fakültesi olmaz. 4 yılda hakim olmak kolay mı? Gelin bunu temelinden değiştirelim.

"DOĞRU HABER YAPTI DİYE GAZETECİ HAPSE ATILMAZ"

Anayasa'nın 28. maddesi basın hürdür sansür edilemez. Peki Türkiye'de basın hür mü? Peki anayasanın bu hükmüne rağmen neden basın hür değil? Biz özgürlükçü demokrasi diyoruz. Biz darbe yasalarına karşı olduğumuzu ifade ediyoruz. Asıl darbeciler darbe anayasasından yana tavır alanlardır. Doğru haber yaptı diye gazeteci hapse atılamaz. İki gazeteci arkadaşımız şuan cezaevindeler. Haberin yalan olduğunu kimse söylemiyor. Sayın davutoğluna yine çağrı. Uygar dünyadaki 4. güç medyayı anayasaya dahil edelim. Siz medyaya sınırlama getiriyorsanız vatandaşın haber alma özgürlüğünü ortadan kaldırıyorsunuz. İsteyen istediği medyayı seçme hakkına zaten sahip.

"VATANDAŞLARIMIZ VAHŞİ KAPİTALİZME EMANET EDİLEMEZ"

Vatandaşlar vahşi kapitalizme emanet edilemez. Türkiye Cumhuriyeti'nde kimse kendisini sahipsiz hissetmesin. Örgütlü toplumdur sosyal devlet. Toplumun zayıf kesimlerine devlet destek olmalı. Aile sigortasını getirelim, sosyal devlet yoksullukla mücadeledir. Eğer siz sosyal devleti güçlendirecekseniz buyrun gelin. Sosyal devlet aynı zamanda toplumun alt katmanlarını korumak demektir.